Devlete yapılan ‘bağış’lar nasıl işlem görmeli
Ahmet ARSLAN / SM Mali Müşavir, Denetçi
17 Aralık operasyonundan sonra yargı mercileri ve medya tarafından dile getirilen iddialar arasında bazı işadamlarının kamu idarelerinden aldıkları ihaleler dolayısıyla bağış yapmak durumunda bırakıldıklarına ilişkin hususlar bulunmaktadır.
Söz konusu iddiaların gerçekliği ile paranın devlete mi şahsa mı verildiği veya bağış olup olmadığı hususları yargı mercileri tarafından tespit edilebilecek olmakla birlikte kişiler tarafından kamu hizmetleriyle ilgili olarak bağış adı altında verilen para veya varlığın ilgili mevzuata göre nasıl bir işleme tabi tutulacağı hususunun irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
Kişilerden bağış ve yardım talep edilmesi yasal olarak mümkün mü?
Devletle ilgili parasal işlemlere ilişkin olarak esas itibariyle ülkemizde Mali Anayasa olarak bilinen 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bulunmaktadır.
Alınan bağış ve yardımlar söz konusu kanunun 3’üncü maddesinde kamu geliri tanımı içinde yer almaktadır.
Bununla birlikte, aynı kanunun “Bağış ve yardımlar” başlıklı 40’ıncı maddesinde ise;
“Herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından, kamu hizmetinin karşılığı olarak veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanamaz, benzeri adlar altında tahsilat yapılamaz. Kamu idarelerine yapılan her türlü bağış ve yardımlar gelir kaydedilir. Nakdi olmayan bağış ve yardımlar, ilgili mevzuatına göre değerlemeye tâbi tutularak kayıtlara alınır. Kamu yararına kullanılmak üzere kamu idarelerine yapılan şartlı bağış ve yardımlar, dış finansman kaynağından sağlananlarda 28.3.2002 tarihli ve 4749 sayılı Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, hizmeti yapacak idarenin üst yöneticisi tarafından uygun görülmesi halinde, bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilir. Bu ödenekten amaç dışında başka bir tertibe aktarma yapılamaz.
Bu ödeneklerden malî yılsonuna kadar harcanmamış olan tutarlar, bağış ve yardımın amacı gerçekleşinceye kadar ertesi yıl bütçesine devir olunarak ödenek kaydedilir. Ancak, bu ödeneklerden tahsis amacı gerçekleştirilmiş olanlardan kalan tutarlar, tahsis amacının gerçekleştirilmesi bakımından yetersiz olanlar ile yılı bütçesinde belirlenen tutarı aşmayan ve iki yıl devrettiği halde harcanmayan ödenekleri iptal etmeye genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde Maliye Bakanı, diğer kamu idarelerinde üst yönetici yetkilidir.
Bağış ve yardımlar, kullanılmadığı veya amaç dışı kullanıldığı için geri istenildiği takdirde, bütçeye gider kaydıyla ilgilisine geri verilir. Şartlı bağış ve yardımın zamanında kullanılmaması nedeniyle doğacak zararlar ile amaç dışı kullanım nedeniyle yapılan harcamalar sorumluluğu tespit edilenlere ödettirilir.”
Aynı kanunun “Yetkisiz tahsil ve ödeme” başlıklı 72’nci maddesinde ise; Kanunların öngördüğü şekilde yetkili kılınmamış hiçbir gerçek veya tüzel kişi, kamu adına tahsilat veya ödeme yapamaz. Yetkisiz tahsilat veya ödeme yapılması, kamu hizmeti karşılığında veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanması veya başka adlarla tahsilat veya ödeme yapılması hallerinde; söz konusu tutarlar, yetkisiz tahsilat veya ödeme yapılanlardan alınarak, ilgisine göre bütçeye gelir kaydedilir veya ilgililerine iade edilmek üzere emanet hesaplarına kaydedilir. Ayrıca, bunlar hakkında ilgili kanunları uyarınca adli ve idari yönden gerekli işlemler yapılır.” denilmektedir.
Dolayısıyla söz konusu kanun hükümlerine göre; kamu hizmetleriyle ilgili olarak herhangi bir kimseden bağış veya yardım talep edilmesi veya benzeri adlar altında tahsilat yapılması mümkün değildir. Eğer kamu hizmetleriyle ilgili olarak kişilerden bir bedel talep edilecekse bunun muhakkak bir yasal dayanağının olması örneğin bir vergi kanununa veya başka bir kanuna dayanması gerekmektedir. Böyle bir talep olmaksızın kişiler tarafından verilen paranın ise “devlete bağış” olarak değerlendirilmesi icap etmektedir. Kamu görevlisinin hizmetinden “memnun” olmuş olsa dahi kamu hizmetiyle ilgili kişilerin ona herhangi bir menfaat sağlaması yasal olarak mümkün değildir. Diğer bir deyişle, kamu görevlisinin kişilerden bahşiş veya hediye alması hem ceza hukuku hem de disiplin yönünden yasaklanmıştır. Kamu görevlisi sunduğu hizmet karşılığında sadece devletten maaş ve benzeri özlük ödemeleri alma hakkına sahiptir. Bu durum hem devletin itibari hem de kamu düzeni açısından büyük bir önem taşımaktadır.
Kamu görevlisi tarafından şahsen alınan paralar ise el konularak ya devlete gelir kaydedilir ya da ilgili şahsa iade edilir.
Kamu görevlisinin menfaat sağlanmasının yaptırımı
Türk Ceza Kanunu’na göre; Kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi zorlaması “İrtikap”; kamu görevlisinin görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, kendisine veya başka bir kişiye menfaat sağlaması ise rüşvet suçunu oluşturmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Hediye alma, menfaat sağlama yasağı” başlıklı 29’uncu maddesine göre; Devlet memurlarının doğrudan doğruya veya aracı eliyle hediye istemeleri ve görevleri sırasında olmasa dahi menfaat sağlama amacı ile hediye kabul etmeleri veya iş sahiplerinden borç para istemeleri ve almaları yasaktır.
Aynı kanunun 125’inci maddesine göre ise; kamu görevlisinin görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlaması disiplin cezasını (kademe ilerlemesinin durdurulması) gerektirmektedir.
Diğer taraftan, ulusal ve uluslararası literatüre göre kamu görevlisinin görevi dolayısıyla haksız (yasal dayanağı olmayan) menfaat sağlaması yolsuzluk (corruption) olarak tanımlanmaktadır.
Bağış ve yardımlar nasıl kaydedilmeli?
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerine göre; kişilerce kendi rızalarıyla devlete yapılan bağış ve yardımların mutlaka devletin hesaplarına intikal ettirilmesi, yani devletin vezne ve banka hesabına konulması, bağışlar hangi amaçla yapılmışsa o amaç için harcanması, taşınır ve taşınmaz malların ise Taşınır Mal Yönetmeliği’ne göre devletin envanterine kaydedilerek mutlaka kamu hizmetlerinde kullanılması gerekmektedir. Örneğin, bir okul yapımı için hayırseverlerden alınan paranın devletin veznesine veya bankasına makbuz karşılığı alınması, bu paranın kamu geliri olarak devletin bütçesine kaydedilmesi ve ödenek kullanılmak suretiyle harcanması gerekmektedir.
Sonuç
Yukarıda ilgili mevzuat hükümlerine göre yaptığımız değerlendirmeler sonucunda özetle şu hususları vurgulamakta fayda bulunmaktadır:
- Kamu hizmetleriyle ilgili olarak yasal dayanağı olmadan kişilerden herhangi bir yardım veya bağış talep edilmesi ve alınması yasal değildir.
- Kişiler tarafından kamu hizmetinden memnun olma veya başka herhangi bir nedenle kendi rızalarıyla verilen paranın ise kamu görevlisinin hesabına değil devletin hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Kamu görevlisine bahşiş veya lütuf şeklinde menfaat sağlanması yasal olarak mümkün değildir.
- Verilen para veya taşınır ve taşınmaz mallar devletin resmi makbuzu karşılığında alınmalı ve kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır.
- Kamu görevlisinin görevi dolayısıyla para kabul etmesi veya alması hem ceza hukuku hem de disiplin hükümleri yönünden mümkün olmadığı gibi hakkında ağır yaptırımları da gerektirmektedir.