Dış borca dikkat

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dr. Mustafa TURHAN / Okan Ünv. Finansal Riskleri Arş. ve Uygulama Merkezi (OKFRAM)

Osmanlı Devletinin para alış-verişi ile tanışması, yani ilk borçlanması Kırım Savaşında başlayan kriz sebebiyle olmuş, Mısır Eyaletinin vergi gelirlerine karşılık alınarak başlatılmış sonunda da Ekim 1876'da "Ramazan kararnamesi ile maliyenim iflasını ve ödemelerin durdurulduğunun ilanı ile gelişmiştir. Devamında "1881 Murarrem Kararnamesi" ile "Duyun-u Umumiye" yani Borçlar İdaresi kurularak Osmanlı Maliyesi resmen yabancılara bırakılmıştır. "Duyun-u Umumiye İdaresi", İngiliz, Alman,İtalyan, Fransız, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı temsilcileri ile 7 kişilik heyet olarak 5 yıllığına seçilmişti. 1881 kararnamesi çıktığında Osmanlının 131 milyon sterlin olan dış borçu (1.) 142 sterlinin üzerine çıkmıştır. 1914 yılında Osmanlının toplam dış borcunun 359 milyon Osmanlı lirası olduğu (2.) gerçeğinden hareketle ekonomik bağımlılık resmen başlamıştır.

TBMM, Haziran 1923'de Duyun-u Umumiye İdaresi'nin para toplama işine son verdiğini ilan etmiş, Lozan Görüşmeleri sırasında Osmanlının borçları ile ilgili faizler, ödeme planı ve para cinsi gibi bir çok konuda anlaşmazlık çıkmışsa da Lozan Anlaşmasının imzası ile fiilen Duyun-u Umumiye kaldırılmıştır. Çok partili döneme gelinceye kadar bilhassa askeri harcamalar ve kurulacak fabrikalar ve yol, su, kanalizasyon gibi sosyal hedef taşıyan yatırımlar için 581 milyon dolar dış borç alınmıştır. 1950-1961 arasında alınan dış borç tutarı 1.1 milyar dolar olmuştur. 1980 yılına gelindiğinde bu rakamın 16.3 milyar dolara ulaştığı bunu %85ini de orta-uzun vadeli borçların oluşturduğunu görmekteyiz. 1992 yılında orta-uzun vadeli dış borçlarımızın 42.9 milyar dolar, kısa vadeli borçlarımızın ise 12.7 milyar dolar ile toplam 55.6 milyar dolar olmuştur. 2002 yılına gelindiğinde 130.4 milyar dolar olan dış borçlarımız 2003 yılında ise 145.8 milyon dolara ulaşmıştır. Bu borç'un % 65'i kamu kurum ve kuruluşlarına, % 35'i ise özel sektöre aittir. 2007 yılında kamu kesiminin dış borcu 73.5 milyar dolar, özel kesimin dış borcu ise 160.1 milyar dolar olmak üzere toplam 249.4 milyar doları bulmuştur. 2009 sonu itibariyle 272 milyar dolar dış borç, 2010 sonu itibariyle 320 milyar civarına gelecektir.

Dış borç stokunun GSYH ya oranı 2004'de %35'lerden 2009 sonunda %44'lere çıkmıştır. Esas büyüme ise GSYH içersindeki %17 oranındaki özel kesim dış borç payının %28'lerin üzerine gelmesidir. 2003-2009 döneminin en önemli dış borç göstergesi borçlanma maliyetinin yüzde 10'lardan yüzde 7'lere düşmesidir.

Bu gelişmelerin ışığında ekonomimizin hangi yöne iteleyeceğini, Devleti ve Milleti nereye taşıyacağını kestirmek zorlaşmaktadır. Çünkü Ana Para+Faiz Ödemelerinden oluşan dış borçlarının ihracata oranı olarak alınan "dış borç servis oranı" 2005'de yüzde 231'den 2009 sonunda yüzde 270'lere çıkmıştır. Özel sektörde bu oran ise yüzde 114'den yüzde 170'lere yükselmiştir. Demek ki ülkemizin ihracat gelirleri, dış borçları karşılayamaz hale gelmektedir. Bu durum borç yükümlülüğümüzün çözümlenmesinde önemli bir sorundur. Zaten dış ticaret açığının 2003'den 2009'a büyümesi dış borçlanma yapısının göstergesidir. Kısaca dış ticaret borçlanma ile yürütülmektedir.

Dış borçlanmanın cari açıkla ilişkisinden daha önemlisi sermaye malları ithalatının toplam ithalat içersindeki payının düşmesi ile sanayileşme politikasının da yavaşlayacağıdır. Son yıllarda tüketim malı ithalatının arttığı gerçeğinden hareketle dış borç yönetiminde iç talep, enflasyon gibi iç faktörler mi yoksa dış kredi şartlarımı etkilidir diye durup yeni tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır. Kanaatımız odur ki, "Ödemeler dengesindeki negatiflikler", "yetersiz bilgi ve teknoloji ile inovasyon yetersizliği", "yurt içi tasarrufların istenilen seviyelerde tutulamaması" ve "politik tercihler" gibi önemli nedenlerle dış borçların ekonomik büyümeye etkisi beklenildiği kadar olumlu olamamaktadır.

Eğer dış borçlar, ekonomik büyümenin yapısına katkı sağlayamıyorsa, dış kaynaklara yöneltici modellerden vazgeçilip, yurtiçi tasarruflara yönelen ve ihracat destekli politikalara yönelmeliyiz.

(1.) Hüseyin Şahin, Türkiye Ekonomisi, Ezgi Kitabevi., Bursa 2000 VI. Baskı.

(2.) S. Yahya Tezel Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi, Yurt Yayınevi., Ankara 1982.

Bu konularda ilginizi çekebilir