Dünya ve Türkiye realiteleri ışığında yeni nesil finansman fonksiyonu…
Gence Kayacık - Kurumsal Finansman Uzmanı
Rating kuruluşları, en azından beş yıllık operasyonel tarihi ve finansal datayı, ayrıca ilerideki performansa ait öngörüleri kullanarak, kurumların borç geri ödemelerini zamanında gerçekleştirebilme kabiliyetini değişik endüstri grupları ve ülkeler sathında karşılaştırılabilecek şekilde değerlendirir.
Rating kuruluşlarının değerlendirmelerinin önemli bir kısmı her bir kurumun iş modeli ve finansal risk profili gücünün rakiplerinkilere göre karşılaştırıldığı mukayeseli analizlere dayanır. Ayrıca, kurumların iş ve yatırım ortamlarındaki değişikliklerle başa çıkma kapasitelerini değerlendirmek için çeşitli varsayım senaryoları aracılığıyla duyarlılık analizleri yaparlar.
Rating kuruluşlarının kantitatif analizleri kurumların faaliyet stratejileri, varlık satın almaları ve elden çıkarışları, borçlanma hedefleri, temettü politikalarına ve finansal amaçlarına yoğunlaşır. Bu analiz için en önemli olan; nakit akımı temelinde karlılık ve teminat düzeyini ölçen rasyolarca yansıtılan, kurumların nakit yaratma kabiliyetidir. Bu kredi koruma metriklerinin sürdürülebilirliği bir kurumun faaliyetlerinin, rekabetçi pozisyonunun ve fonlanma kabiliyetinin gücünü belirlemek için süreç içerisinde değerlendirilir.
Rating kuruluşları kurumların değerlendirilmelerine ilaveten gerçekleştirdikleri onların bireysel borçlanma işlemlerinin değerlendirilmesinde, geri ödemenin önceliği ve temerrüt halindeki olası tahsilât gibi ilave bilgileri de göz önüne alır. Bireysel bir borçlanma işleminin ratingi, teminatın miktarı-diğer taahhütlere göre önceliği ve sermaye yapısının diğer unsurlarına dayanarak ilgili borçlu kurumun ratinginden düşük, yüksek veya eşit olabilir.
Rating kuruluşlarının bu kadar talepkar olmasına rağmen ‘kredi temerrüt takasları’ (credit default swaps-CDS) ve Amerikan mortgage kredilerine dayanan menkul kıymetler gibi bazı yüksek ratinge sahip menkul kıymetlerin global ekonomik kriz esnasında gösterdiği çok kötü performansı dikkate alarak, Avrupa Birliği regülasyonları Eylül 2010’dan başlayarak rating kuruluşlarının tüm kriterlerini yıllık bazda gözden geçirme zorunluluğu getirmiştir. Rating kuruluşları da bu gelişmeye bağlı olarak, verdikleri ratinglerin uzun vadeli karşılaştırılabilirliği, geçerliliği ve performansını garanti altına almak adına düzenli olarak kriterlerini değerlendirmeye tabi tutma ve sıkılaştırmaya gitmektedir.
Dünyadaki bu gelişme, TC Merkez Bankası tarafından en son açıklanan “Özel Sektörün Yurtdışından Sağladığı Kredi Borcu” verilerine göre Aralık 2004’deki 47 milyar 39 milyon 302 bin 934 dolar seviyesinden Aralık 2013’de 197 milyar 523 milyon 156 bin 309 dolar seviyesine çıkan ve refinansmanı elzem olan kısa-uzun vadeli özel sektör yurt dışı borçlanması realitesi ışığında Türk şirketleri için önem kespetmektedir, çünkü mevzu bahis tüm yurt dışı borçlanma işlemleri, kriterlerini düzenli olarak sıkılaştıran dünyanın belli başlı rating kuruluşlarının değerlendirmesine tabidir.
Ayrıca unutulmaması gerekir ki; tüm dünyada tüm sektörlerde iş yapış biçimleri, verimliliği bir üst basamağa çıkaran, daha düne kadar hayatımızda olmayan bulut bilişim, mobil uygulamalarla ve diğer yeniliklerle tamamen yeniden şekilleniyor, çok büyük bir teknolojik dönüşüm yaşanıyor.
İşte bu yüzden, Türk şirketleri için yurt dışı borçlanmaya düzenli şekilde-uygun şartlarda ulaşmanın bu kadar önemli hale geldiği ve büyük bir teknolojik gelişimin yaşandığı bir ortamda işletmelerdeki finansman fonksiyonunun geleneksel pozisyonu radikal şekilde tamamıyla değiştirilmelidir.
Kurum içi bir hizmet sağlayıcı olarak görülerek işlem işleme, kontrol, bütçeleme ve rutin raporlama faaliyetlerini yerine getirmesi yeterli görülen finansman birimlerinin kurum stratejilerinin belirlenmesinde daha fazla rol alan, stratejik karar alma süreçlerine daha yoğun katkı sağlayan, hayati iyileştirme-değişim süreçlerine liderlik eden, operasyonel realiteler ile önemli bağlantılar sağlayan bir konumda pozisyonlandırılması elzemdir.