Ergene Anıtı'nı hayal etmek

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TEKİRDAĞ'dan / M.Nedim ÇAĞLAR

nedim.caglar@dunya.com

Sonunda Ergene gündemde -seçim zamanı da olsa- yer alabildi. Aslında, konuyla iktidar partisi son yıllarda epey meşgul oluyordu. En son olarak, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Çerkezköy OSB'de katıldığı bir toplantıda, Ergene Havzası'nı Koruma Eylem Planı'nı açıklamıştı. Ergene nehrinde su kalitesinin 2015 yılına kadar iyileştirileceğini, Ergene Nehri'nin ıslahı için 1 milyar TL bütçe ayrıldığı söylemişti. Ergene kirliliğinin Trakya'ya yakışmadığını, belediye ve sanayicilerin katkısıyla bu sorunun çözüleceğini, her iki gruba arıtma tesisi kurmada destek vereceklerini söylemişti.

Ergene sorunu, Türkiye'deki sanayileşmenin bir fotoğrafını sunması bakımından müzelik bir konu olmalı. Sorun ciddi olunca kamplaşmalar, suçlamalar da keskin olabiliyor. Sanayici "kirleten" olmaktan rahatsız; evsel atığın da bu kirlilikte payının olduğunu söylemekte haklı olarak. Konu siyasilerin gündemine gelince de sert tartışmalara sahne oluyormuş. Geçtiğimiz günlerde iktidar ve ana muhalefet liderleri Trakya'daydı; tabii ki, Ergene'ye değinmeden olmazdı; suçlamalara verilen cevaplar konunun çok dışına kayıyor. Ama eylem için adım atılmış olması tarihi öneme sahip. Her kesimiyle çözüme ortak olunacak bir dert Ergene.

Dünyanın belini büken sorunlar, yıllarca biriken, sonra patlayan sorunlardır. Bunların içinde binlerce ihmal, binlerce yoksunluk, binlerce hırs, binlerce vurdumduymazlık, binlerce vesaire var! Bunu kim yaptı, sebebi neydi, kim düzeltecek, ne için düzeltecek, nasıl düzeltecek gibi soruları bırakıp, herkes elbirliğiyle iki değil dört elle sarılarak sorunun çözümüne ortak olmalı. İnsanın bütün gayreti, sonraki kuşağa iyi bir yaşam sunmak değil mi? Yapılan hataların birçok öznesi birçok nedeni var; makul ya da değil. Ama zaman, telafi zamanı. Kimse doğayı kirletiyorum demez; hep başka sebepler var. Şu da bir gerçek ki, doğal afetlerin, insan faaliyetlerinin her alanına etki her geçen gün artacak; üretenler bunu daha çok hissettiği zamanlardayız.

Evet, aslan yattığı yerden belli olurmuş ya; eğer bir aslan doğuracaksa Trakya, yerini tez zamanda hazırlamaya başlamalı. Islah OSB'ler için adım atıldı, Ergene için atılıyor. Trakya'da tek bir belediyenin  bile arıtması yok. Bu ne kadar da vahim bir durumdur.

Sayın Eroğlu'nun herkese çağrıda bulunarak, herkesin elbirliğiyle çözeceği; kendi ifadesiyle, bugünün Ergene Nehri için "şafak harekatının başlatıldığı gün" olması bana bir hayal fırsatı verdi: Bu bir milat, Trakya'ya bir Ergene Anıtı dikmeli. Ya da Yeşil Sanayi Anıtı'nı bütün herkes el ele dikmeli.

Hani nasıl Hacı Bektaş'ı, Mevlana'yı, Yunus Emre'yi anma törenlerinde bir araya geliriz, candan-gönülden mesajlar veririz. Dil sürçmez, kalp teklemez, yüzlerde tebessüm, hepimiz insanız, kardeşiz; bu dünyada barış ve sukûn içinde yaşayalım deriz. Bir önceki gün kavga etmişsek bile, günün nâmına sarılırız. O yıl dönümü hep bir arınma gibidir; öyle olsun isteriz. İşte, yıllarca kirleterek belini büktüğümüz Ergene için temizlenme vakti; arınma muştusu. Bu bir hatırlatıcıyı hak etmiyor mu sizce?

Niçin, doğa, adına anıtlar dikilecen "özgürlük" kadar önemli, gelecek kuşaklara bir mesaj verilecek kadar dikkate değer olmasın? Uzunköprü üzerinde o kokuları hatırlayınca (duymayanlar Haliç'i farz edebilirler), Ergene Anıtı'nı hayal edesi geliyor insanın.