Fransa ile ilişkileri bekleyip görmemiz gerek
Bakan Ali Babacan, derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili tartışmaların gereğinden fazla uzadığını söyledi. Babacan, Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkiler için de dikkatli konuştu.
PARİS - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türk-Fransız ilişkilerinin yeni dönemde, eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy dönemine oranla bir müddet daha olumlu olabileceğini düşündüğünü söyledi.
Babacan, OECD Bakanlar Konseyi toplantıları sırasında Fransa'nın yeni Maliye ve Ekonomi Bakanı Pierre Moscovici'nin talebi üzerine ikili bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmeye ilişkin Türk gazetecilerin sorulanını yanıtlayan Babacan, Moscovici ile Meksika'da yapılacak G-20 zirvesi sırasında bir kez daha görüşme kararı aldıklarını ifade etti.
Fransa'da yeni bir hükümetini kurulduğunu hatırlatan Babacan, "Türkiye'nin AB'ye tam üyelik süreci ve 1915 olaylarına ilişkin yaklaşımları ne olacak bekleyip görmemiz gerekir" diye konuştu.
Türkiye'nin Fransa ile iyi ilişkilerini sürdürmek istediğini kaydeden Babacan, "Yeni hükümetin politikalarını görmemiz gerekiyor. Ancak, biz olumlu izlenimler edindik" değerlendirmesini yaptı.
Babacan, OECD Bakanlar Konseyi toplantıları sırasında ABD, İngiliz, Alman ve Tunuslu meslektaşlarıyla yaptığı görüşmelerde ikili ekonomik ilişkiler ve küresel ekonomik sorunlara ele aldıklarını da söyledi.
"Euro bölgesinde olmamakla hiç bir şey kaybetmedik"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin Euro bölgesinde olmamakla hiç bir şey kaybetmediğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Babacan, OECD Bakanlar Konseyi toplantısının ardından, Türk gazetecilerin sorularını cevapladı.
Babacan, "Euro bölgesindeki son kriz ve Türkiye'nin AB üyeliği" ile ilgili bir soru üzerine, Euro bölgesi ülkelerinin mevcut krizi aşabilmeleri için ortak bir mali politika geliştirmelerinin şart olduğunu söyledi.
Euro kriterlerini belirleyen Mastricht Anlaşmasına artık hiç bir Euro bölgesi üyesinin uymadığını ifade eden Babacan, bu yüzden, Euro bölgesi ülkelerinin Aralık ayında güçlendirilmiş mali disiplin konusunda yeni bir anlaşma hazırladıklarını hatırlattı.
Babacan, bu anlaşmayı ilk onaylayan Hollanda'da hükümetin düşmesi ve Fransa'da yeni iktidarın bu anlaşmayı tekrar tartışmaya açmak istemesinin, anlaşmanın uygulanması konusundaki tereddütleri de beraberinde getirdiğine dikkat çekerek,şunları kaydetti:
"Bu ülkeler, malum tek bir para birimi kullanıyorlar. Ortak tek bir para politikası var mecburen, Avrupa Merkez Bankası tarafından belirlenen. Fakat 17 ülkenin de ayrı ayrı maliye politikası var. Şimdi tek bir para politikasının 17 ayrı maliye politikasına kendisine uydurması tabii çok çok zor. Önümüzdeki dönemde bu mali anlaşmanın uygulanıp uygulanmayacağı büyük önem arz edecek. Ama şöyle ya da böyle Avrupa Birliği'nin özellikle Euro bölgesinin daha güçlü ortak bir maliye politikası çerçevesine ihtiyacı var.
Yani 17 ülkenin, üzerinde mutabık kaldığı ve tavizsiz bir şekilde uyguladığı bir mali kural silsilesine ihtiyacı var. Aslında bu mali anlaşma, (fiscal compact dedikleri, 25 ülkenin üzerinde anlaştığı) bunu önemli ölçüde sağlıyor. Fakat uygulanıp uygulanamayacağı ile ilgili endişeler var, kuşkular var. Bizim Avrupa Birliği üyeliğimizden daha sonraki aşamaları, bu Euro bölgesi üyeliği söz konusu olursa, o konuda da o gün gelinceye kadar Türkiye kararını verir. Ama şu anda Euro bölgesinde olmamakla hiçbir şey kaybetmediğimizi rahatlıkla söyleyebilirim."
Derecelendirme kuruluşları
Türkiye'deki, uluslararası derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili tartışmalara ilişkin bir soru üzerine ise Babacan, bu konunun gereğinden fazla konuşulduğunu belirterek, artık bu konuda yorum yapmayacağını söyledi.
Babacan, "Kendi kararlarıdır, yani çok şey yapmayalım bu kredi derecelendirme kuruluşlarını. Bu kadar, bizim konuştuğumuz kadar inanın kimse bakmıyor bunların yaptığına, ettiğine, söylediğine... Dolayısıyla biz bazen kendi içimizde olmaları gerektiğinden çok daha farklı bir yere konumlandırabiliyoruz. Artık onlar kararını verdi, aradan haftalar geçti, biz geleceğe bakalım."