Gribe karşı antibiyotik şart değil

Bu yılın grip virüsü H3N2. Pek çok kişi hastanelerde ya da evlerde gribi atlatmaya çalışıyor. Aşı olmak gribe karşı %70’in üzerinde koruyucu özelliğe sahip. Hastalıkta antibiyotiklerin etkisiz olduğu ifade ediliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

kezban-010.jpgÇevrenize şöyle bir bakın. Herkes ya öksürüyor ya hapşırıyor ya da boğaz ağrısı çekiyor. Herkes gripten dert yanıyor. Bu yılın gribe neden olan virüsü H3N2! H1N1 virüsü olarak adlandırılan ve ‘domuz gribi’ virüsünden sonra şimdi de H3N2 grip virüsü yüzünden pek çok kişi günlerini yatakta geçiriyor. Uzmanların ifade ettiğine göre H3N2 aslında 2011 yılından beri olan domuz kaynaklı bir grip virüs.Mevsimsel grip hastalığı olarak da biliniyor. Geçen yıl Türkiye’de  1 milyon kişiyi hasta etti. Peki ama neden herkes grip? Gripten korunmak için ne yapmak gerekiyor? Aşı gripten ne kadar koruyor? Bitkisel çaylar gribe yakalanmayı önlüyor mu?

Grip yani latince adıyla influenza insanda ‘influenza’ virüsü tarafından oluşturulan bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı. Salgın yapıyor. Ofis ortamları gibi birçok kişinin birbiriyle yakın bulunduğu kapalı ortamlarda virüs hem hava hem de temas yolu ile yayılabiliyor. Hastalığın yagın belirtileri arasında ateş veya üşüme-titreme, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, kas ağrıları, baş ağrısı, kırgınlık, halsizlik, bulantı, ishal gibi şikayetler yer alıyor. Uzmanların risk grubu olarak tanımladığı yaşlılar, gebeler, küçük çocuklar, astım, kalp hastalığı, diyabet, böbrek hastalığı ve kanser gibi kronik hastalığı olanlarda hastalık ağır ve ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Başkanlığına göre Türkiye’de her yıl 7 ile 10 milyon arasında kişi gribe yakalanıyor. Grip iş gücü kaybı, hastaneye yatış gibi nedenlerle ekonomiyi de olumsuz yönde etkiliyor. Çalışan kişilerde ortalama 2 ile 5 güne kadar iş gücü kaybına neden oluyor. Yapılan uluslararası araştırmalara göre kış mevsiminde işe gelinmeyen günlerin %31’inden, bütün yıl boyunca işe devamsızlığın ise %10-12’sinden grip sorumlu. Salgının başlama zamanı ve süresi hemen her yıl değişmekle beraber Türkiye’de grip genellikle aralık-ocak aylarında arasında görülüyor.

Liv Hospital İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzm. Dr. Zehra Çağla Karakoç ilginç bir noktaya değiniyor. Karakoç, bir virüs hastalığı olan grip için bu hastalıkta antibiyotiklerin etkisiz olduğunu söylüyor. Çoğu kişide hastalığın basit seyirli olduğunu ancak kimi zaman ölümcül sonuçlar doğurabildiğini aktaran Karakoç hastalığın tedavisi konusunda, “Grip çoğu kişide herhangi bir ilaç almadan yaklaşık bir haftada iyileşirken, risk gruplarında ağır seyredebiliyor. Tedavide ilk 48 saatte doktor kontrolünde antiviral ilaçlar kullanılıyor. Bu antiviral ilaçların tıpkı antibiyotiklerde olduğu gibi bilinçsiz kullanımının dirence yol açabileceği unutulmamalı. Hastalıktan korunmada bilinen kanıtlanmış bilimsel bir bitkisel yöntem yok ancak çeşitli bitkisel tedaviler öneriliyor” diyor. Gribe karşı aşılamanın %70 üzerinde koruyucu olduğuna da değinen Karakoç, “Aşılama dünyada 60 yıldan fazla süredir kullanımda ve riskli kişilerde örneğin ağır akciğer infeksiyonları gibi gelişebilecek komplikasyonları önleyebiliyor. Türkiye’de aşı 2004 yılından bu yana risk grubundaki kişilerde sağlık bakanlığı geri ödeme kapsamına alındı. Ancak Türkiye’de aşılama %5 dolaylarında. Aşılamanın dışında el hijyenin sağlanması, beslenme, fiziksel aktivite ve uyku düzeni gibi genel sağlık önlemlerine dikkat edilmesi, kalabalık ortamlar ve hasta kişilerden uzak durmak da hastalıktan korunmada önemli noktalar” diyor.

Grip gözü de vuruyor

Vücudun direncini kaybetmesiyle kişiyi yatağa düşürebilen grip ve soğuk algınlığı, gözde enfeksiyonlara da neden oluyor. Uzmanlar, bu dönemde ellerin sık yıkanması gerektiğini söyleyerek, gözle temasın azaltılması konusunda uyarıda bulunuyor. Dünyagöz Etiler’den Opr. Dr. Hakan Eren, kışın sık görülen grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıkların gözde batma, yanma, çapaklanma gibi bulgulara neden olabileceğini, söz konusu şikâyetlerin geçmemesi durumda göz hekimine başvurulması gerektiğini söylüyor. Grip ve soğuk algınlığından kaynaklanan bulguların, bağışıklık sisteminin virüslere verdiği bir cevap olduğunu anlatan Opr. Dr. Eren, gözde ise bu virüslerin kızarıklık, sulanma, yanma, batma, göz kapaklarında şişlik, ışık hassasiyeti gibi belirtileri ortaya çıkaracağını vurguluyor. Çoğu zaman grip ve soğuk algınlığının vücudu terk etmesiyle birlikte gözde meydana gelen bulguların da düzeldiğini kaydeden Opr. Dr. Eren, “Bazen bu viral enfeksiyonla birlikte bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. Bu gibi durumlarda tedavi gerekebilir” şeklinde konuşuyor.

Bitki çayları tedaviye yardımcı

Adaçayı

İçerdiği uçucu farenjit ve jinjivit gibi bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında yararlı olduğu ifade ediliyor. Çay şeklinde fakat kaynatılmadan hazırlanan adaçayı gargarsı öneriliyor.

Zencefil

İçindeki gingerol ve şogaol gibi bileşenlerin kuvvetli iltihap giderici etkisi bulunuyor.

Ihlamur

Çalışmalar ıhlamurun bileşenlerden bazılarının iltihap giderici ve ağrı kesici etkisi olduğunu gösteriyor. Soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı oluyor.

Karabiber

Top ve toz formlarındaki karabiber meyveleri ile hazırlanan çayın gargara şeklinde boğaz enfeksiyonlarında yararlı olduğu biliniyor. 

Karanfil

Öjenol taşıyan Seylan tarçını kabuğu ile birlikte mikroorganizmalar üzerinde etkisi nedeniyle soğuk algınlığında çay olarak içilmesi ya da  gargara olarak uygulanması yararlı.

Grip denilince pek çok kişinin ilk olarak aklına gelen bitkilerden biri ‘ıhlamur’ dur. Grip virüsünü kapan kişiler, hastalığı atlatmak için bol sıvı tüketip C vitamini alımını artırma eğilimine giderler. Uzmanlara göre, H3N2 virüsü ile doğal yollarla mücadele etmek mümkün. Yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve baş ağrısı gibi yollarla kendisini belli eden hastalığı önlemek, belirtileri en aza indirmek için dinlenmek ve bol sıvı tüketmek öneriliyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, antibiyotik kullanmadan H3N2 virüsünü yenmek için adaçayı, ıhlamur, zencefil, karabiber ve karanfil çaylarının tüketilmesinin yararlı olacağını belirtiyor. Hastanelerin dolup taşmasına neden olan H3N2 virüsüne karşı bitkilerin gücünden faydalanılması gerektiğini belirten Yeşilada, “Doğal 5 savaşçı yardımıyla H3N2 virüsünü yenebilirsiniz” diyor.

Grip virüsü türleri

Grip virüsü her yıl değişime uğradığından aşılamanın da her yıl tekrarlanması gerekiyor.

İnfluenza A H1N1 (domuz gribi) ve H3N2, İnfluenza A’nın alt tipleri.

İnfluenza B: Alt tip yok.

İnfluenza C: Alt tip yok.

Tip C, A ve B’ye göre çok nadir görülüyor.

Mevsimsel grip aşılarına A ve B tipi virüsleri dahil ediliyor.

Gribin belirtileri nelerdir?

- Yüksek ateş

- Eklem ve kas ağrıları

- Kırıklık ve halsizlik hissi

- Boğaz ağrısı

- Burun akıntısı

- Baş ağrısı

- Kuru öksürük

- Bazen kusma ve ishal de görülür.

Bu konularda ilginizi çekebilir