”Grizu patlamasında ihmal var”

Bakan Dinçer, "İki işçimize ise halen ulaşamadık. Çok yoğun bir çalışma var" dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ZONGULDAK - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, "Orada (Zonguldak'taki grizu patlaması) çok büyük ihtimalle ihmalden bahsetmemiz mümkün. Ama o idari mi, orada çalışan işçilerimizin ortaya çıkardığı ihmal mi emin değiliz" dedi.
Bakan Dinçer, Zonguldak'ın Çatalağzı beldesindeki Çatalağzı Termik Santrali tesislerinde yaptığı açıklamada, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında, 17 Mayıs'ta yaşanan grizu faciasının kendilerini derinden üzdüğünü ve yaraladığını söyledi.
Yaşanan olaya beşeri açıdan bakıldığında 30 insanın kaybedildiğini, bunun kendileri açısından önemli bir iç acısı olduğunu anlatan Dinçer, şöyle konuştu:
"Olay nasıl oldu? 17 Mayısta saat 12.59'da aşağıda arkadaşlar galeri açarken dinamit patlattılar. Dinamit patlattıktan sonra metan gazı açığa çıktı. Ocakta saat 13.03'te çok büyük oranda metan gazı vardı, arkadaşlar kendilerini muhafaza altına aldılar, bir yere oturarak metan gazının dağılmasını ve gaz değerlerinin normale inmesini beklediler. Saat 13.24'de elimizde ölçümler var, gaz değerlerinin giderek normalleştiğini gösteriyor. Normal şartlarda zaman uzadıkça, gaz değerlerinin normalleşmesi ve arkadaşlarımızın çalışmaya dönmesi beklenir. Ama aradan 4 dakika geçiyor, 13.28'de patlama meydana geliyor."
"Ölçüm cihazları var"
Bakan Dinçer, ocakta bütün otomatik ölçüm cihazlarının olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Cihazlar çalışmış, gerekli ölçümler yapıldıktan sonra riskli bir noktaya gelindiğini görür görmez otomatik olarak elektrikler kesilmiş, diğer çalışan aletler durdurulmuş. Sadece havalandırma fanları çalışmış. Böyle bir ortamda içeride gaz olsa bile, gaz miktarının yüksek olması söz konusu olsa bile, onu harekete geçirecek kıvılcıma ihtiyaç var. Bunun niçin ortaya çıktığının tespitini henüz yapamadık. Çünkü, aşağıya inilemedi ama orada çok büyük ihtimalle ihmalden bahsetmemiz mümkün. Ama o ihmal idari mi, orada çalışan işçilerimizin ortaya çıkardığı ihmal miydi emin değiliz. Göçükler kaldırıldıktan sonra bakanlığımız ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının uzmanları ile savcılığın bilirkişileri inecekler, gerçek nedeni görme imkanına sahip olacağız. Ne olursa olsun, orada 30 insanımızı kaybettik, bu bizim için derin bir yara oldu."
"Tahribat çok fazla"
Grizu faciasının ardından geçen zamanda kurtarma ekibinin inanılmaz fedakarlıkla çok büyük riskleri üstlenip Karadon kuyusuna inerek, 28 kişinin cenazesini çıkardığını belirten Dinçer, şöyle dedi:
"İki işçimize ise halen ulaşamadık. Çok yoğun bir çalışma var, günde 3 vardiya çalışılan ocakta şimdi 4 vardiya çalışıyoruz. 6'şar saatte bir insanlar aşağıya iniyorlar, vardiyalar aşağıda yer değiştiriyor. Çok yoğun şekilde ulaşmaya çalışıyoruz ama göçük gerçekten çok büyük ve aşağıdaki tahribat oldukça fazla, bunu aşmakta zorlanıyoruz."
İş kazaları
Bakan Dinçer, kaza miktarına sayı itibariyle bakıldığında diğer ülkelere göre oranın çok yüksek olmadığını, ancak ölüm oranının Türkiye'de fazla yaşandığını kaydetti.
Yapılan değerlendirmenin maden sektörüne yönelik olmadığını vurgulayan Dinçer, şunları söyledi:
"Bu ülke çapındaki iş kazalarına yönelik değerlendirmedir. Özellikle inşaat sektöründe çok fazla ölümlü iş kazası meydana geliyor. İşçilerimiz maalesef baret takma konusunda ya da iskeleye çıktığında kendisini güven altına alma konusunda ihmallerde bulunuyorlar. Alışkanlıklarımız bizim kendi sağlığımızı ve can güvenliğimize öncelik veren nitelik taşımıyor."
Bakan Dinçer, yaşanan iş kazalarında özel sektör ve kamu kurumları arasında çok anlamlı fark olmadığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Özel sektörü ikiye ayırmak lazım. Rödevans (kiralama) yönetimiyle çalışanlar veya kendisi ruhsat alarak çalışanlar ile bütünüyle kayıt dışı ve kaçak çalışanları ayırt etmek lazım. Normal şartlarda kamu kurumlarıyla özel sektör açısından bakıldığında iş kazalarının miktarı ve ölüm oranlarının her iki sektör açısından anlamlı farkı yok. (Buralarda taşeronlaşma yapıldı, onun için iş kazaları arttı) denilmesini gerektirecek hiçbir veri yok. Bu konular da daha çok tartışılırken saptırıldığı kanaatindeyim."
Taşeronlaşma tartışmaları
Bakan Ömer Dinçer, bazı kesimlerin özelleştirmeye karşı olduğunu, herkesin özelleştirme taraftarı olmasını beklemenin ise çok isabetli yaklaşım olmayacağına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bazı kişiler ideolojik olarak ekonominin özelleştirilmesini uygun görmeyebilir, o onların düşüncesidir, anlayışla karşılarız. Ama "ben ideolojik olarak özelleştirmeyi ve kamu hizmetlerinin taşerona verilmesini doğru görmüyorum, karşıyım' diyebilir. Bunu söylediği zaman kendi içinde tutarlı ve ahlaki bir davranış içerisinde olur. Mesela sendikalar özelleştirmeye ya da taşerona işlerin devredilmesine karşılar. Çünkü örgütlenemiyorlar. 'Ben alt işverene hizmetlerin devredilmesine karşıyım, çünkü orada sendikaya saygı duyulmuyor, orada ben çalışanları sendikama üye yapamıyorum' demiyor gerekçe olarak. Aslına böyle söylese, bunun üzerinde tartışma yürütse, kendi içinde tutarlı ve ahlaki bir davranış içinde olur ama bunu iş güvenliğine yansıttığında doğrusu çok ahlaki olmuyor. Soruna da yanlış teşhis konulmuş olur."
Bu konularda ilginizi çekebilir