Gül: Müzakere sürecinde gölge etmesinler
Cumhurbaşkanı Gül, Avrupa'nın hiçbir ülkesinden AB üyelik sürecinde ayrıcalık beklemediğini söyledi
ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB üyelik sürecinde ayrıcalık beklemediğini, müzakere sürecini başarıyla tamamlaması için "gölge edilmemesini" istediğini belirterek, "Durduk yerde gölge etmenin, durduk yerde problem çıkarmanın hukuki temeli olmadığını herkese hatırlatmak istiyorum. Berlin Duvarı'nı yıkan Avrupa, Avrupa'nın farklı coğrafyalarına yeni Berlin duvarları mı inşa edecek? Bu açıkçası vizyonsuzluktur" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano ile Çankaya Köşkü'nde düzenlediği ortak basın toplantısında, iki ülke ilişkileri ve Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan Gül, İtalyan bir gazetecinin, bazı Avrupalı devlet adamlarının Türkiye'nin Avrupa ile aynı kültürü paylaşmadığına dair söylemleri çerçevesinde Türkiye-AB ilişkilerini nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin AB süreci hukuki temelleri olan bir süreçtir. AB Zirvesi, 2004 yılında karar verirken bir şaka yapmadı ya da geçici bir şekilde 'bugünü atlatalım' diye bir şey söylemedi. Çok uzun çalışmalardan, tartışmalardan, stratejik bir çok belgenin tekrar okunmasından, artılar, eksiler yan yana konup neticede 'Türkiye'nin AB'ye üyeliği Avrupa Birliği'ne çok büyük katkılar sağlayacaktır' kanaatine varıldıktan sonra herkes oy birliğiyle müzakerelere başlama kararı verdi ve herkes imzasını attı. Ahde vefa uluslararası ilişkilerin, uluslararası hukukun temel ilkesidir. Bu herkesi bağlayıcı bir şeydir.
Ekonomik olarak ve nüfus olarak büyük ülkelerin AB ile bütünleşmesi hep sancılı olur. Geçmişe baktığımızda İngiltere için de İspanya için de aynı şeyleri görürsünüz. Türkiye için de aynı süreçten geçildiği kanaatindeyiz.
Burada önemli olan şey şu, Türkiye üzerine düşenleri yapacaktır. Müzakere sürecini başarıyla tamamlayacaktır ve kendi standartlarını Avrupa Birliği'nin standartlarına taşıyacaktır. Avrupa'nın hiçbir ülkesinden bize karşı bir ayrıcalık beklemiyoruz. Bu müzakere sürecini başarıyla tamamlamamız için açıkçası gölge etmemelerini istiyoruz. Yani seyretsin herkes bizi. Biz başaramazsak, o zaman haklı olarak, 'Hayır siz başaramadınız' diyecektir. Durduk yerde gölge etmenin, durduk yerde problem çıkarmanın hukuki temeli olmadığını herkese hatırlatmak istiyorum.
Siyaset açısından da baktığımızda Avrupa daha 20 yıl önce Berlin Duvarı'nı yıktı. Bunu geçen hafta kutladık. Berlin Duvarı'nı yıkan Avrupa, Avrupa'nın farklı coğrafyalarına yeni Berlin Duvarları mı inşa edecek? Bu açıkçası vizyonsuzluktur.
Biz, bunları çok fazla tartışma konusu yapmayıp kendi işimize bakmaktan yanayız. Biz kendi işimizi yapacağız, müzakere sürecini başarıyla bitireceğiz. O zaman Avrupa Birliği bir araya gelecek, 'Türkiye evet başarıyla müzakereleri tamamladı. Beraber olabiliriz' diyecek. Bazı ülkeler referandum kararı aldılar. Bunların halkları Türkiye ile beraber olmak istemeyebilirler. Biz de onu saygıyla karşılarız. Bilmiyorum, belki o zaman Türk halkı ne diyecek? O günün meselelerini bugün konuşmanın çok yanlış olduğu kanaatindeyiz. Bu, attığımız imzaları yeteri kadar şereflendirmemek şeklinde neticelenir ki bu büyük bir güven bunalımı doğurur, Avrupa'ya yakışmaz. Dünyanın en önemli aktörlerinden birisidir bugün. İleride daha da önemli olması gerekir. Böyle davranışlar, güvensizlik yaratmak Avrupa Birliği'ne yakışmaz."
"Türkiye'nin AB'ye girmesi, AB için katma değerdir"
Konuşmasında Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerine de değinen Napolitano, bu konuda "basit ifadeler" kullanacağını söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İtalya bir vaatte bulundu ve bu ahdine vefalı olacaktır. Aralık 2004'te sadece İtalya atmadı bu imzayı, bütün üye ülkeler attılar ve 1999'da verilen bir karar zaten bazı noktaları açmıştı, artık Türkiye Kopenhag kriterlerine uymuş olarak zaten tam üyelik müzakerelerini açabilecekti ve bu 2004'te de hükme bağlandı, imzalandı, müzakereler açıldı. Geçmişte birçok kişi birçok konuda evet veya hayır diye görüşlerini beyan ettiler. Bunca yıldır artık tartışıldığına göre, 2004'te verilen kararın hak edilmiş bir karar olduğunu kabullenmemiz gerekir. Böyle birden bire, gönülden geçmiş, yüzeysel bir karar olarak algılayamayız. Artık ahde vefa kavramını algılamalı ve bunu takip etmeliyiz. Bu karar da zaten belli kriterlerle, uzun uzun düşünüldükten sonra verilmiş bir karardır."
Napolitano, yarın vereceği konferansta bu konuyu daha derinliğine ele alacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dünya şu anda değişmekte, Avrupa'nın değişen bu dünyada önemli bir rol oynaması ancak tam anlamıyla bir birlik oluşturmasıyla mümkün olacaktır. Bir yandan da bu birlik, farklı bakış açılarını bir araya getirebiliyorsa olur. Dolayısıyla Türkiye'nin AB'ye girmesi, AB için katma değerdir, çok önemli bir imkandır ve bu sayede AB yeni dünyanın yeni sahnesinde daha önemli bir rol oynayabilecektir. Bu hem benim şahsi görüşüm, hem de İtalya'nın tutumu. Bunun başka dost Avrupa ülkelerinde de kavranmasını ve takdir edilmesini, farklı görüşleri değiştirmesini umuyorum."