Hep eksik diyoruz ya o bile az
KAYSERİ'DEN / Güneş DOĞDU
Üniversite - sanayi işbirliğini konuşacağız. Hep eksik olan ama aslında eksikten de az olan üniversite - sanayi işbirliğini...
Geçtiğimiz günlerde Kayseri Genç Girişimciler Kurulu'nun Melikşah Üniversitesi'ndeki üniversite- sanayi iş birliğinin konuşulacağı toplantıya davet edildik. Bu toplantı biraz farklıydı. Genelde alışkınızdır ya. Büyük kalabalıklar toplanır. "Siz bizim geleceğimizsiniz. Her türlü desteği vermeye hazırız" diye başlar büyüklerimiz konuşmalarına. Hep tek bir taraf konuşur. Öğrenciler, en arkada hocaları tarafından zorla gönderilmiş oldukları toplantıda ilgi çekici bir şey bulamadıklarından öfleyerek böfleyerek toplantının bitmesini bekler.
Bu toplantı farklıydı, çünkü en fazla 20 kişinin katıldığı bir toplantıydı. Yarısı Genç Girişimciler Kurulu'nun üyeleri, yarısı Erciyes Üniversitesi'nin öğrenci kulüpleri başkanları.
Sami Boydak başkanlığında Kurul'un 2011 programını dinliyoruz önce. Ne vardı bu yıllık programda diyecek olursanız; sektör toplantıları, üniversitede girişimcilik dersleri, Manisa ve Bursa'nın önemli şirketlerini ziyaret programları. Ayrıca sabah erken saatte başlayan yürüyüşler, yüzme programları ve diğer sosyal aktiviteler. Tüm programlara öğrencilerin katılımı düşünülerek hazırlanmış bir yıllık program. Hem kurul üyelerini hem de bizleri etkileyen öğrenci sunumlarına gelecek olursak: Öğrenciler teker teker çıkıp kendilerini rahatça ifade ettiler. Yaptıklarını anlattılar. Yapmak istediklerini ve iş dünyasından neler istediklerini... Gayet net idilerdi, hatta "Biz sizin için ne yapabiliriz" diyecek kadar da kendilerine öz güvenliydiler. Büyüklerinin cesaret edemeyecekleri programlar hazırlayıp epey yol kat ettiklerini anlattılar.
Sami Bey ile toplantı çıkışında ayak üstü sohbet ediyoruz, "Ben bu kadarını beklemiyordum" diyor. Sorunumuz gerçekten birbirimize dinlememek. Konuşmaktan çok birbirimizi gerçekten can kulağıyla dinlesek; ne sanayicimiz "Kalifiye eleman bulamıyoruz, okullar öğrenci yetiştiremiyor" diyecek ne de öğrenciler, "Tecrübeli eleman isteniyor, bize şans verilmiyor" diyecek.
Haziran 2008 tarihinde Denizli'de Cafer Sadık Abalıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Abalıoğlu ile CSA Vakfı'nın faaliyetlerini konuştuğumuz röportajda şu sözler aklımdan hiç çıkmadı: "Bütün çocuklarımızdan atalarımız adına özür diliyorum. Onlara daha refah, daha geniş bir dünya bırakmadığımız için. Tek güvencemiz gençlerimiz. Onları eğitebilirsek köşeyi döneriz. Yok eğitemezsek bu genç nüfus başımıza bela olur."
Eğitim sistemimizi kökten değiştirsek ne kaybederiz, genç fikirlere sonsuz imkanlar sunsak ne kaybederiz.
Gelişmiş ülkeler arasına girme hedefimiz var. Hem de 2023 yılına kadar. Bunun yolu belli; ithalat cenneti olmaktan kurtulmak.
İthalatı engellemek için ne yapmamız gerekiyor, iç üretimi desteklemek.
İç üretim için neye ihtiyacımız var, kaliteli insan gücüne.
Yani yapmamız gereken sadece insana yatırım.
Genç Girişimciler Kurulu'nun bu işbirliğini sağlamak adına attığı küçük adım bile bence çok anlamlı.
Atalarımız adına özür dilediğimiz çocuklarımız, kendi ataları adına özür dilemek zorunda kalmasın.