‘İçeride ve dışarda risk almaya devam edeceğiz’

Çözüm sürecini başlatarak risk aldıklarını, sürecin sonunda 76 milyonun tamamının kazanacağını belirten Erdoğan, “Risk almaya devam edeceğiz. Risk almasaydık ekonomi 3 kat büyümezdi” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özüm ÖRS

ANKARA - Başbakan Tayyip Erdoğan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi’nde düzenlenen 3. Sanayi Şurası’nın açılışında yaptığı konuşmada, çözüm sürecine değinerek, sürecin tamamlanmasıyla kazananın AK Parti veya ülkenin belli bir kesiminin olmayacağını, kazananın 76 milyonun tamamı olacağını vurguladı. Erdoğan, şöyle konuştu:

“Türk de kazanacak, Kürt de Arap da Laz da Çerkez de Gürcü de Roman da kazanacak. Sunni de kazanacak, Alevi de kazanacak. Mahallenin bakkalı da kazanacak, sokacağın taksicisi de kazanacak, simitçi de kazanacak, yatırımcı, ihracatçı da kazanacak. Bu mesele 76 milyonun meselesidir. Kazanan da 76 milyonun tamamı olacak. Eskilerin yaptığı gibi çözüm meselesinde biz de idarei maslahatı tercih edebilirdik. İşi idare edebilirdik. ‘Böyle gelmiş böyle gider’ diyebilirdik. Çözümsüzlüğü, çözüm gibi yansıtabilirdik, hiç elimizi taşın altına koymayabilirdik, hiç risk almayabilirdik. Ama o zaman bu ekonomiyi 3 kat büyütemezdik. O zaman bu ihracatı 36 milyar dolardan alıp 152.5 milyar dolara çıkaramazdık. Bu faizleri yüzde 63’ten alıp, tek haneli oranlara çekemezdik. IMF’den 23.5 milyar dolar borç devralıp, bunun tamamını ödeyip, IMF’e kredi açan bir ülke konumuna gelemezdik. 27.5 milyar dolar olarak devraldığımız Merkez Bankası döviz rezervini bugün 134 milyar dolara çıkaramazdık.”

Erdoğan, içeride de dışarda da risk almaya, reform yapmaya, cesur davranmaya devam edeceklerini bildirdi. Her zaman, yolun menzilden daha önemli olduğunu söylediğini belirten Erdoğan, “Menzile ulaşmak Allah’ın takdiridir. Bize düşen menzile ulaşmak değil, o yol da kararlı şekilde sapmadan ilerlemektir. Bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edecek, Allah takdir ederse neticeye, menzile de hep birlikte ulaşacağız” değerlendirmesinde bulundu.

‘Mola verme lüksüne sahip değiliz’

Erdoğan, bazı ülkelerin bilgiye önem vererek yeni ürünler ortaya çıkardığını, bazı ülkelerin ise takip ve taklit etmeyi tercih ettiğini ifade ederek şunları söyledi:

“Takip etmek bir ayakta kalma yöntemi olsa da, rekabette öne çıkabilmenin aracı asla olamaz. Takip ve taklit edenlerin kaderi hiç şüphesiz önde değil, geride olmalarıdır. Sistemini takip ve taklit üzerine kurmuş hiçbir ekonomi önder olamaz, ilkler arasında yer alamaz. Taklidi bir yaşam tarzı olarak benimsemek tembelliğe rehavete mazeret hazırlamaktır.”

Son 11 yılda her alanda büyük reformlar gerçekleştirildiğini ifade eden Erdoğan, ekonominin 3 kattan fazla büyüdüğünü, son 10 yılda yıllık ortalama yüzde 5 büyüme kaydedildiğini dile getirdi. Erdoğan, “Kimileri bunu kafi görebilir, ancak hedefleri olan ve büyük düşünen bir devlet bununla yetinemez, kafi göremez. Türkiye olarak biz, duraklamak, mola vermek gibi bir lükse sahip değiliz” dedi. İstikrarı muhafaza etmenin tek başına devletin vazifesi olmadığını dile getiren Erdoğan, çözüm sürecinde sivil toplum, iş dünyası ve üniversitelerin yeteri kadar yanlarında bulunmadığını aktararak “Çözüm süreci ile yeni bir dönemi yaşıyoruz. Bu mesele daha erken çözülebilseydi ekonomi 3 kat değil 5 kat büyüyecekti. 11 yıldayatırımlar 5 kat değil 10 kat artacaktı. Mesele çözüldüğünde kazanan 76 milyon olacaktır” diye konuştu.

Türkiye’de yatırım üretim ve ihracatın arttığını, ancak bu artışın nicelik sahasına olduğu kadar nitelik sahasına da yansıması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Daha katma değerli üretim yapmalıyız. Bizim artık sanayide temel meselemiz Ar-Ge, inovasyon, tasarım, markalaşma, üniversite- sanayi işbirliği gibi konulardır” dedi.

‘Helikopter bile yapıyoruz yerli otoyu artık üretelim’

SANTEZ ve Tekno Girişim Sermayesi Desteği Programı ile önemli projelerin gerçekleştirildiğini kaydeden Erdoğan, bu projelere; dikey iniş ve kakış yapabilen İHA, yangın söndürme sistemleri için İHA, yeni nesil zırhlı araçlar, yerli navigasyon gibi araçları örnek olarak gösterdi. Erdoğan, “Bilim ve teknolojide bol bol meyve toplayacağımız bir dönemin eşiğindeyiz” dedi.

2023 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3, yüksek teknolojili ürünlerin üretim içindeki payını yüzde 20 seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden Erdoğan, ayrıca en az 10 küresel marka oluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Buna ek olarak, yerli otomobil vurgusunu yineleyen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Yerli otomobili unutmuyorum, tekrar hatırlatıyorum. Sanayicilerimiz bu konuda kararını vermelidir. Nasıl kendi insansız hava araçlarımızı üretmeye başladık, ATAK helikopterimizi üretir hale geldik, bunlardan çok daha rahat olanyerli otomobili artık kendimiz üretmeliyiz.”

Bakan Ergün: Sanayi Şurası artık 5 yılda bir toplanacak

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise sanayi şurasının bundan sonra her 5 yılda bir toplanacağını ve sanayi politikalarının gözden geçirileceğini ifade ederek, sanayicilerin son 11 yılda yatırım, milli gelir, istihdam ve ihracat artışında başrolde olduğuna dikkat çekti. Bakanlığın son çalışmaları hakkında bilgi veren Ergün, Girişimci Bilgi Sistemi’ni tamamladıklarını ifade ederek şöyle dedi: “Girişimci Bilgi Sistemi’yle, en küçük mahalle esnafından holdinge kadar girişimlerin ölçek, sektör ve il düzeyinde görebilmemizi sağlayacak. Karlılık, ciro, üretim bilgileri gibi yüzlerce bilgiyi görebilecek ve politika üretebileceğiz.” Ergün, yurt genelinde illerdeki sanayi sayımını ise yıl sonuna kadartamamlayacaklarını ifade etti. En yakın zamanda İlaç Sektörü Strateji Belgesi’nin uygulamaya geçeceğini kaydeden Ergün, “Eylemlerden yüzde 85 gibi bir gerçekleşme oranı yakaladığımız sanayi stratejimizi ise gelecek yılın sonunda yenileyeceğiz” dedi. Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “Eğer Türkiye’de bir şey üretilmiyorsa bu bizim bilinçli tercihimiz sonucu olmalıdır, yoksa onun bilgisine, yeteneğine sahip olmadığımız için değil. Böyle bir Türkiye inşa etmek istiyoruz.”

Bu konularda ilginizi çekebilir