İSO Başkanı'ndan Babacan'a mektup

Tanıl Küçük, son günlerde basında yer alan Devlet Bakanı Ali Babacan'ın söylemlerine ilişkin olarak, "Tavan İSO Yönetimi oluyorsa, taban İSO 500'mü oluyor" diye sordu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL  - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, son günlerde basında yer alan Devlet Bakanı Ali Babacan'ın söylemlerine ilişkin olarak, "Sayın Ali Babacan'ın ifadesinin içine bir latife katayım. Taban ile tavan arasında kopukluk var. Tavan İSO yönetimi oluyorsa, taban İSO 500 mü oluyor" diye sordu. Küçük, yanlış anlaşmaları giderme ihtiyacı duyduğunu belirterek, "Sanayimize kurumumuza zarar verecek bir polemik yerine, düşüncelerimizi bu sabah kapsamlı bir mektup ile doğrudan Sayın Başbakan Yardımcımıza aktardım" dedi.

Küçük, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın basında yer alan açıklamalarına ilişkin, İSO Ekonomik Durum Tespit anketi sonuçlarının açıklandığı basın toplantısında bir değerlendirmede bulundu.

İSO'nun günlük siyasetin dışında kalmaya özen gösteren, açıklamalarını objektif rakamsal veriler üzerine inşa etmeye çalışan bir geleneğe sahip olduğunu söyleyen Küçük, sanayi üretiminin 14 ay düştüğü bir ortamda dile getirilen sıkıntıların, kişisel izlenim veya yorum olmayı aşan, somut istatistiklere yansımış gerçekler olduğunu vurguladı.

İyileşme kalıcı olmalı

İSO 500 özellerde, üretim faaliyeti dışı gelirlerin yüzde 50.1 oranında artarken, ana üretim faaliyetinden elde edilen kardaki artışın yüzde 9.8 olduğuna dikkati çeken Küçük, İSO 500'de, 2009 yılında, kardaki artışta en büyük etkenin, finansman giderlerinin azalması olduğunu vurgulayarak, "Ümidimiz, iyileşmenin geçici olmayıp, kalıcı hale gelmesidir. Hükümet ve ekonomi yönetiminden beklentimiz de budur" dedi.

Diğer taraftan, İSO 500'ün ortaya koyduğu karlılık açısından olumlu sonuçların, ekonomide, dışa açılma sürecinin başlangıcından bu yana, irili ufaklı, sayısız krizle mücadele etmek zorunda kalan Türk sanayinin ve Türk ekonomi yönetiminin, krizlerle mücadelede çok önemli deneyim kazandığı ve doğru refleksleri geliştirdiğinin bir işareti olduğunu savunan Küçük, bu yönüyle ortaya çıkan ortak başarının hem sanayi, hem ekonomi yönetimine ait olduğunu kaydetti.

Yanlışları dile getirmek zorundayız

Tanıl Küçük, şu değerlendirmeyi yaptı: "Yanlış anlaşılmak pahasına da olsa, elbette ki, konumumuz ve görevimiz gereği, temsil ettiğimiz kitleyi ilgilendiren sorunları ve eksikleri dile getirmeye öncelik vermek durumundayız. Bu on yıldaki İSO 500 sonuçlarına baktığımız zaman, istikrarsız, bir iyi bir kötü ve kesitsel özellikler taşıyan sonuçlar karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, bu dönemde, bir tek yıla bakarak karar vermek bizleri doğru yargılara götürmeyebilir.

İstanbul Sanayi Odası olarak, işler iyi gider görünürken bile, orta ve uzun vadede çıkabilecek sorunlara dikkat çekme çabamız, konjonktürel iyileşmeler yerine, sanayi ve ekonomimize istikrar kazandıracak yapısal değişimi hedef almamızdan kaynaklanmaktadır. Bu yaklaşımı, ülkemize ve görevimize sorumluluğumuzun bir parçası olarak değerlendirmekteyiz.

Diğer taraftan, sadece bir tek yıla bakmak gibi, sadece İSO 500 sonuçlarına bakmak da, bizleri doğru yargılara götürmeyecektir. Zira, çalışmalarımızın sonuçları, İSO Birinci ve İkinci 500 kapsamındaki ilk 1000 sanayi kuruluşunun özellikle kriz yıllarındaki reaksiyonlarının sanayimizin kalanından önemli ölçüde ayrışabildiğini ortaya koymaktadır."

Özel çabamıza rağmen, başarılı olamamışız

İSO 500 kapsamındaki sanayi kuruluşlarının, 2008 ikinci yarıda hızla krize girdiğini, 2009 ilk yarıyı krizin etkisi altında geçirmiş olduğunu, ikinci yarıdan itibarense yine hızla toparlanma sürecine girdiklerini belirten Küçük, büyük ölçekli kuruluşların, krizden daha çabuk etkilendiğini, buna karşın, krizden çıkışları ve yaralarını sarmalarının da küçük ve orta ölçekli işletmelere göre daha çabuk olduğunu vurguladı.

Küçük, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

"İSO Birinci ve İkinci 500 dışında kalan ve bizim de tabanımızın büyük çoğunluğunu oluşturan, küçük ölçekli işletmelerde sorunlar halen devam etmektedir. Kaldı ki, her zaman söylediğim üzere, sanayici, iyimser olmak zorundadır, ümitli olmak zorundadır. Aksi takdirde üretim yapamaz. Esasen, İSO 500 sonuçlarını açıklamadan önce, bu sonuçların Hükümet ve ekonomi yönetimi tarafından yanlış anlaşılabileceğinin, rehavete kapılmaya yol açabileceğinin telaşı ve kaygısı içindeydik. O nedenle, karlılığın nedenlerini iyi irdelemek ve iyi anlatmak için özel çaba gösterdik.

Ancak, görüyorum ki, özel çabamıza rağmen, başarılı olamamışız. Yanlış anlamaları gidermek ihtiyacı duydum. Burada, bir parantez açarak şunu da ifade etmek isterim ki, öncelikli kaygım, kişisel olarak benim yanlış anlaşılmamdan çok, sanayimizin meselelerinin yanlış anlaşılmasıdır. Sanayimize, kurumumuza zarar verecek bir polemik yerine, düşüncelerimizi bu sabah kapsamlı bir mektup ile doğrudan Sayın Başbakan Yardımcımıza aktardım."

Bu konularda ilginizi çekebilir