İstanbul Valisi Davut Gül: Tarihimizin en büyük destanlarından birini yazdık
İstanbul Valisi Davut Gül, 15 Temmuz darbe girişimini en ahlaksız, en sinsi ve en tehlikeli bir kalkışma olarak niteledi. O gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde milletçe meydanları doldurduklarını anımsatan Vali Gül, “Kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla tarihimizin en büyük direniş destanlarından birini yazdık” diye konuştu.
İstanbul Valiliği, ‘15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nü bir gün değil, bir haftaya yayılan programla anacak. İstanbul Valisi Davut Gül, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını, halkın bu hain darbe girişimi karşısındaki dik duruşunu, yabancıların Türkiye üzerine oyunlarını DÜNYA’ya anlattı.
15 Temmuz günü yaşanan hain darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerinizi paylaşabilir misiniz?
Ülkemizin yakın tarihinde büyük önem arz eden ‘15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ anısına hazırladığınız bu ek çalışma vesilesiyle emek veren herkesi tebrik ediyorum. Ekonomiyi politikayla buluşturan gazetenize hayırlı ve uzun bir yayın hayatı diliyorum.
15 Temmuz; demokrasimizi, milli irademizi hedef alan hain bir girişimdir. Ülkemizin yaşadığı en ahlaksız, en sinsi ve en tehlikeli kalkışmadır. Hamdolsun, milletçe o gece meydanları doldurduk, canımız pahasına irademize ve devletimize sahip çıktık. Kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla tarihimizin en büyük direniş destanlarından birini yazdık.
Darbe girişimine yeltenenler hangi amaçla ve kimlerden cesaret alarak bu girişimde bulundular?
Bütün darbelerin ülkemizin ilerlemesine, refahına ve geleceğine yönelik yabancı kaynaklı saldırılar olduğunu düşünüyorum. Ülkemize diz çöktürmek, milletimizi esir etmek isteyen bu odaklar, 15 Temmuz gecesi 40 yıldır besleyip büyüttükleri FETÖ ihanet çetesini ileri sürdüler.
Demokratik bir ülkede böylesi bir darbe girişimi karşısında devletin ve milletin milli duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devlet-millet kaynaşması olmadan varlığımızı geleceğe taşımaktan bahsedemeyiz. O gece Meclisimizde ve 81 ilimizde ortaya konan irade, bu ihanete karşı devletimizin ve milletimizin yekvücut olduğunun en güzel örneğidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, liderliğiyle tarihin akışını değiştirmiştir. Böylelikle ülkemizle ilgili kirli senaryolar yırtılıp atılmış, mandaya boyun eğmeyeceğimiz, devletimizi parçalatmayacağımız işgalcilere ve piyonlarına çok net bir şekilde bir kez daha gösterilmiştir.
“Milletimiz canı pahasına hainlere ‘Dur’ dedi”
Darbe girişiminin başarısız olması sizce neye dayanıyor?
O gece, milletimiz nasıl birlik olunacağını, nasıl tek yürek haline gelineceğini tüm dünyaya gösterdi 7’den 70’e herkes, bir gecede nasıl kenetlenebileceğini ortaya koydu. Canı pahasına hainlere “Dur” dedi. Kurdukları tuzakları boşa çıkardı. Yani, milletimizin kararlılığı ve Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliğiyle hainlerin hesabı tutmadı, bu alçak teşebbüs hezimetle sonuçlandı.
Canını siper eden halkımız, şehitlerimiz ve gazilerimiz için neler söylemek istersiniz?
İmanıyla, cesaretiyle, çıplak elleriyle tarihin en büyük destanlarından birini yazan, vatan sevgisini imanının parçası sayan böyle bir milletin mensubu olmakla iftihar ediyorum. Bugünümüzü, varlığımızı; bu toprakları vatan kılmak için bin yıldır ölüme koşan şehit ve gazilerimize borçluyuz. Onları, yaşadığımız, var olduğumuz müddetçe daima minnetle, şükranla yâd edeceğiz. Bu vesileyle tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize sağlık ve afiyet temenni ediyorum.
Böyle hainlere karşı bir daha fırsat vermemek için neler yapmalı?
Bir daha aynı yerden sokulmamak, benzer ihanetlere uğramamak, FETÖ başta olmak üzere bütün terör örgütlerine, her türlü fitne-fesat odaklarına karşı uyanık olmalıyız. Varlığımıza ve birliğimize kasteden tüm tehditlere karşı tedbiri asla elden bırakmamalıyız.
Darbe girişimine dur diyen Türkiye’yi demokrasi adına nasıl bir gelecek bekliyor?
Hukukun, demokrasinin dışına çıkılarak devlete hizmet edilemez. Geçmişte ülkemiz, kendini hukukun ve yasaların üstünde gören odaklardan çok çekti. Devletin güvenliği ile vatandaşların özgürlüğü arasındaki hassas dengeyi korumak çok önemli. Bu noktada, devletimiz son yıllarda birçok reformu hayata geçirdi. Çok şükür, anayasanın askıya alındığı, milletini iradesinin yok sayıldığı günler geride kaldı. Toplumda demokrasi bilincinin yerleşmesinde önemli rolü olan sivil toplum kuruluşları daha da güçlendi. Bütün bu kazanımların Türkiye Yüzyılı’nda büyük ve güçlü Türkiye hedefine vesile olacağına inanıyorum.
“Ölmek var, dönmek yok!”
Siz o geceyi nasıl yaşadınız? Nerede, nasıl bir duruş sergilediniz, neler hissettiniz?
15 Temmuz FETÖ işgal girişimi olduğunda Sivas Valiliği görevine atanmamın 36. günüydü.
Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine Sivas’ımız da ülkemizdeki darbe kalkışmasına karşı birlik ve beraberlik içinde meydanları doldurmuştu. Jandarma komutanımızı, albayımızı yanıma alarak Valiliğimiz balkonundan Sivaslı hemşehrilerime; “Şu anda demokrasimize, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisindeki bir cunta tarafından müdahale edilmek isteniyor. Fakat burada bir emir komuta zinciri yok.
Başsavcımız, belediye başkanımız, emniyet müdürümüz, milletvekillerimiz, biz görevimizin başındayız. Hükümet görevinin başında… Tek şey istiyorum sizden… Burada sabaha kadar duracaksınız. Allah’ın izniyle bu bela bertaraf edilecek. Ama bertaraf edilmezse dediğiniz gibi ölmek var, dönmek yok!” diye seslendim.
“Bir gün değil, bir haftaya yayılan programla 15 Temmuz’u idrak edeceğiz”
Sadece bir güne özel değil haftaya yayılmış çeşitli programlarla 15 Temmuz’u tarihteki yerine uygun bir şekilde idrak ediyoruz. Direnişin sembollerinden 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne bayrağımızı astık. Haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz şehitlerimizin aileleri ve gazilerimizle bir araya geldik.
İnşallah, 15 Temmuz akşamında da 13 vatandaşımızın şehit edildiği, darbe girişiminin simge meydanlarından Saraçhane’de hemşehrilerimizle buluşacağız. Milli iradenin zaferi, milletin zaferi diyeceğiz. 7’den 70’e bütün vatandaşlarımızı ellerinde bayraklarla buluşmamıza, o geceyi anmaya bekliyoruz.