Kırmızı et üzerindeki geliştirilen spekülasyonlar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yard.Doç.Dr.Zübeyir TURAN / Niğde Üniversitesi İİBF, İktisat bölümü Öğretim Üyesi

Türkiye ekonomisindeki en önemli sektörlerden birinin tarım olduğu, tarımın insan yaşamının devamı için kaçınılmaz olduğu hemen herkes tarafından bilinir.

Daha önce gazetelerde yazdığım makalelerde, tarımın ekonomimiz açısından ne derece önemli olduğuna, global küresel krizde Türkiye ekonomisinin tarıma, tarımsal ürünlere, hatta organik tarıma ciddi manada dört elle sarılması gerektiğine değinmiştim.

 Çünkü ekonomik kalkınmada tarımsız bir büyümenin olamayacağı ve tarımsız bir sanayiinin gelişme kaydedemeyeceği bilinir. Tarım ve tarımsal ürünler sanayiinin ham maddesini tedarik etmektedir. İşte bir ülkede tarım ve tarımsal ürünlerinde ne kadar çok artış kaydedilirse, insanlar o kadar mutlu ve refah içinde olurlar.

Tarımının içinde yer alan ve hatta tarımın önemli bir kolu olan, hayvancılık sektörüne değinmekte yarar vardır. Unutmayalım ki, bir ülke ekonomisinde ekonomik gelişme sektörler arası entegrasyondan geçer. Nasıl ki tarımı yıllardır ihmal ediyor, yeteri kadar destek vermiyorsak, o hayvancılıkta bu ihmal ve desteksizlikten o denli nasibini almaktadır. Dolayısıyla hayvansal üretimin başta kırmızı et olmak üzere piyasada azaldığını bir anlamda kıtlaştığını görmekteyiz. Kıt olan bir malın piyasa fiyatının yukarı çekileceği kaçınılmazdır.

Ülkemizde 25-26 yıldır kırsal alanda yaşanan terör, kırsaldan şehirlere göç olayını tetiklemiştir. Göç edenlerin büyük bir kısmını oluşturan hayvancılıkla uğraşanlardır. Bu göçün önlenmesi kırsal alanda yaşayan halkın uğraş verdiği hayvancılık sektörüne, meracılığa, modern hayvan yetiştiriciliğine küçükbaş hayvanların gelişi güzel kesilmesine ve büyük baş yetiştiriciliğine gereken önem verilmediği ve tedbir alınmadığı içindir ki ülkemizde hayvancılık giderek kaybolmakta ve hayvancılık sektörü küçülmektedir.

Hayvan yeticiliğindeki düşüş, hayvansal gıda ürünlerinin üretiminde de düşmelere neden olacağı da piyasadaki arz ve talep dengesizliği oluşturacak et ve et ürünlerinin kıtlığı mevcut talebin ihtiyacına yönelik arz artırılmaması kırmızı et ürünleri fiyatlarını yukarıya tırmandıracaktır.

Türkiye ekonomisinde yıllık kırmızı ete olan ihtiyaç, ortalama 1 milyon 300 bin ton civarındadır. Ancak bunun yaklaşık 600 bin tonu kayıt altında piyasaya arz edilmektedir. Yukardaki tüketim ihtiyacına bakıldığında kırmızı et açığı hemen kendini göstermektedir. Bu açığı kapatmak için çoğu işletmeler ve hayvancılıkla uğraşan sektörler hükümetten farklı alternatifler getirmesini istemektedir. Bu alternatiflerden biri kırmızı et ithalatının gerekli olduğudur. Ancak hayvan üreticileri haklı olarak ithalata karşı çıkmaktadırlar. Diğer yandan ithal etin bizim insanımızın damak tadını verip veremeyeceği şüphelidir. Ayrıca etler ne derece güvenilir olacak belli değildir.

İthalat yerine havan üretiminin (küçük-büyükbaş) arttırılması gerektiğini, bununla ilgili hükümetin acil tedbir ve destek vermesiyle sorunun kısmen çözüleceğini dile getiren üreticilerin çoğunlukta olduğu görülmektedir. Hükümetin bir an önce hayvancılık sektörünü teşvik etmesi yani uzun vadeli düşük faizli kredi ile müteşebbisleri desteklemesi gerekmektedir.

Terör olaylarından önce güneydoğu Anadolu bölgesi hayvancılıkta çok büyük bir güce sahipti. Ancak terörün etkisi ile küçükbaş hayvancılığı etkilendi. Dolayısıyla küçükbaş hayvanların fiyatındaki artış büyükbaş hayvanların fiyatlarını da etkiledi.

Sorunun çözümünde yatırımı arttırmak şüphesiz en önemli etkendir. Ancak bu yatırımın siyasi olmaması gerekir, yani köylülere üç beş tane inek bir kaç küçükbaş hayvan vermek yerine, büyükbaş hayvancılık sektöründeki yeni kuruluşları motive etmek daha yararlı ve istihdam arttırıcı olacaktır.

Etin ülkemizde son dönemdeki fiyat artışı karşısında bazı kesimler ithalatı istemektedir. Acaba bu istek kırmızı et azlığından mı? Yoksa bazı spekülatörler mi istiyor. Ancak ülkede et arzı sıkıntısı devam ettiği sürece et ithalatı kaçınılmaz olacaktır. Çünkü bu fiyatların yüksekliği bu isteğin artışında etkili olmaktadır. ABD'de etin kilosu  4 dolar Avrupa ülkelerinde 6-7 Euro civarında seyrederken, hayvancılığıyla övünen ülkemizde ne yazık ki insanımız kırmızı eti 15-17 dolara tüketmek zorunda kalmışlardır.

Son bir yılda kırmızı etin fiyatında %70-80 arasında bir artış olmuştur. Böyle giderse bazı tedarikçilere göre etin fiyatı daha da yükselecektir.

Ülkemizde bazı sektör ve sivil toplum kuruluşları, restoran-kasap zinciri sahiplerine göre; mutlaka bir et konseyi kurulmalı ve yetkili kılınmalı, zaman kaybetmeden, içinde sivil toplum kuruluş temsilcileri ve Tarım Bakanlığı'nın bulunacağı bir kuruluş olmalı. Zorunlu olmadıkça kırmızı et ithalat yerine yerli hayvancılık teşviki için acilen tedbir alınarak destek sağlanmalıdır.

Tedbir alınmadığı taktir de ülkemizde ne yazık ki kırmızı et sadece zenginlerin sofrasının yemeği olacaktır. Geliri düşük guruplarsa kırmızı eti, kasap ve marketlerde seyir edebileceklerdir. Modern hayvancılık ıslah edilirse, modern meracılık teşvik edilir ve kuraklıklara çözüm bulunursa, güneydoğudaki hayvancılığın küçülmesi tersine dönebilir.

Kuraklık yem fiyatlarını yükseltmiştir. Şöyle ki arpanın kilosunun 700-800 liraya tırmandığı dönemler olmuştur. Şu an em fiyatları 300-350 lirada seyretmesine rağmen, yemdeki fiyat artışı hayvancılıkla uğraşanları olumsuz yönde etkilemiştir. Dolayısıyla köylü hayvanına bakamayınca büyük ve küçükbaş hayvanını kesime vermiştir. Bunun sonucun da ülkemizde 25 milyon civarında olan hayvan sayısı maalesef giderek 7-8 milyona düşmüştür.

Böyle devam ederde önlem alınmazsa, kısa vadede kırmızı et ithalatı canlı hayvan olarak yapılacak ve dana ithal etmek zorunda kalınacaktır.

İşte terörün ve kuraklığın etkisiyle ülkemizde yaklaşık 4 bin yerleşim yerinden 3.5 milyondan fazla kişinin bölgeden göç ettiği bilinmektedir. Böyle önemli bir göç olayı ülkemizdeki hükümetleri (iktidarları) düşündürmelidir. Göç dışında kalan tarla ve yaylalardaki yasaklar, yerleşim alanlarındaki şartlar ağırlaştıkça giderek hayvancılıkla uğraşanlar yok olmaya başlamıştır.

Sonuçta Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da ki bazı sivil kuruluşların araştırmalarına 1990 yılında Doğu Anadolu'da büyükbaş hayvanda %7-8, küçükbaş hayvanda ise %35-40 arasında azalma olduğunu belirtmiştir. Güneydoğu Anadolu'da ise bu gerileme %10-12 küçükbaşta ise %30-35 arasında olmuştur.

Devlet hayvancılığı yeniden yapılandırmak için, yeni tedbirler ve destek için kollarını sıvamalıdır. Hayvancılık ve et sektöründeki fiyatları geriletecek, engelleyecek yapısal kararlar alınmalıdır ki kırmızı et tüm halkın sofrasına girebilsin, aksi takdirde sadece zenginin sofrasında bulunan kırmızı ete fakir halk uzaktan bakacaktır. İnşallah böyle olumsuz bir gelişme yaşanmaz.

Biliyoruz ki en büyük anarşi ve terör, hırsızlık ve benzeri hadiselerinden, işsizlikten ve açlıktan ortaya çıktını hatırlatmakta yarar var. Dileğimiz acilen en kısa zamanda hükümetin böyle önemli bir ekonomik olaya çözüm üretmesi olsun.