Küçük ölçekli gelişen firmalar

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yrd. Doç. Dr. Afşin ŞAHİN / Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi

İnsan bulunduğu toplumu ve coğrafyayı daha ayrıntılı ve yakından tanımak ister. Hatta televizyonda ya da gazetede yaşadığı il ile ilgili görüntüler yer alıyorsa içinde bir sevinç duygusu yaşar. İstanbul'a hayranlık ve İstanbul'u tanıma istediği de Türkiye'de yaşayan pek çok kişinin hayatının belirli dönemlerinde arzusu olmuştur. Benim de çocukken İstanbul'a olan hayranlığım Gülhane Parkı ile başlamıştır. Yakınlarındaki tarihi mekanlar, insanların hareketliliği ve bir gizemli canlılık...

İstanbul cazibesiyle Anadolu nüfusu göç hareketlerinin de temel uğrak yeri olmuştur. İstanbul, imkanları ile tarihi olarak insanları kendine çekmeyi bilmiştir. İstanbul cazibesini korumaktadır, ancak son zamanlarda Anadolu'da değişen ve gelişen bir ekonomi dinamiği de oluşmaya başlamıştır. Anadolu insanı, yerel motiflerin önemini daha fazla keşfetmeye başlamış ve "nokta turizmine" bu güzellikleri katma çabasına girişmiştir. Gelişen sektörler ve beşeri sermayenin daha da güçlenmesi, her il için aynı şeyi söylemek zor olsa da, İstanbul'a göç etme eğilimini azaltmaya başlamıştır. 

Anadolu, Türkiye'nin küçük ama özerk sanayi kuruluşlarının yer aldığı gelişen bir coğrafyadır. Açıklanan son rakamlar da bunu teyit etmektedir. İstanbul Sanayi Odası verilerine göre, Türkiye'de ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu, birinci 500 büyük firmasına göre 2009 yılında karlarını ciddi olarak artırmıştır. Kağıt, orman ürünleri, tekstil, inşaat, tarım ürünleri sektörlerinde firmalar 90 milyon TL'nin üzerinde kar elde etmiştir. Ancak toplamda ikinci 500 firmanın karı 2 milyar TL'nin biraz üstünü ancak geçebilmiştir. Toplam çalışan sayısı da 200 binin altındadır. Yeterli düzeyde olmasa da, artan karlar ilk 500 firmaya yeni rakiplerin geldiğine işaret etmektedir.

Anadolu'daki şirketler finansal piyasalardan daha fazla ve etkin kredi kullanmaya başlamıştır. Özellikle 2008-2009 Küresel Finansal Krizi sonrası uygulanan gevşek para ve maliye politikaları ve devreye sokulan aktif işgücü ve KOBİ destek programları da bu artışta etkili olmuştur. KOBİ destek programları ve düşük faizli esnaf kredileri de kaynak kullanımını çeşitlendirmiş ve likiditeye ulaşma imkanlarını artırmıştır. Anadolu'da reel sektörde firma sayısı tabana yayılmaya başlamıştır. Ancak kriz sonrası Türkiye'de bankaların sayısı azalmış ve yoğunlaşma yaşanmış ve olağanüstü karlar görülmüştür. Bu doğal bir süreçtir çünkü paradan para kazanmak, mal ve hizmet satarak para kazanmaktan çok daha kolaydır. Taş attın da elin mi yoruldu misali... Az sayıda banka yapısı, banka karlarını artırırken, kredi çeşitlenmesini de azaltmıştır. Sırf bir özel bankanın 2010/06 karı iki milyar TL'ye yaklaşmıştır Üç özel banka, karlarını 2010/06'da olağanüstü bir şekilde artırmıştır. Banka karları karşısında devede kulak kalsa da, Anadolu firmalarının elde ettiği kar takdir edilmelidir. Kriz sonrası, KOBİ'ler açısından kamu bankalarının önemli imkanlar sunması ve KOBİ'ler açısından da bir şans oldukları gözden kaçmamalıdır.

Anadolu'da klasik sektörler, gıda ve tekstile, ilave olarak katma değeri yüksek sektörler de kendini göstermeye başlamıştır. Gaziantep, Kayseri, Denizli, Konya, Samsun illerinde; çimento mobilya tekstil, metal, makine alanlarında dikkat çeken ve alanlarında karlarını 2009 yılında önemli ölçüde artırmış firmalarla göz çarpmaktadır. Marmara Bölgesi'nde kümelenmiş sanayi firmalarına ilave olarak Türkiye'de Anadolu kaynaklı önemli rakip firmalar gün yüzüne çıkmaktadır. Türkiye'de demek ki sermaye tabana yayılmaya başlamış ve Anadolu'da işsizliği azaltma bakımından bu çeşitlenmenin ele alınması gerekmektedir.

Gelişen ve değişen bir Anadolu ekonomisi çerçevesinde, dikkat çeken bir kısır döngü de oluşmaktadır. Anadolu'da bir il geliştiğinde ve ekonomik olarak kalkındığında, etrafındaki iller ekonomik ve sosyal olarak daha geriye gidebilmektedir. Örneğin Erzurum gelişmiştir ancak etrafındaki Ağrı ve Muş gibi iller çok geri kalmıştır. Ya da Ankara ve Kayseri gelişmiş; Kırıkkale ve Yozgat yatırımlardan nasibini alamamıştır. Dünyada şans var mıdır, yoksa kendi şansını kendin mi yaratıyorsun tartışması her zaman süregelmiştir. Türkiye'de de ikinci 500 büyük firma hızlı balık ya da hızlı silah çeken bir silahşor gibi piyasalara dalmıştır. Rekabet yaratma anlamında da kazanma şansları hızla yükselmektedir...