”Müzakereleri laf olsun diye yapmıyoruz”

Devlet Bakanı Bağış "Türkiye AB ile müzakereleri laf olsun diye yapmıyor. Katılım için yapıyor."dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "imtiyazlı ortaklık" sözünü ağzına almadığını belirterek, "Türkiye, AB ile müzakereleri laf olsun beri gelsin diye yapmıyor. Biz katılım için müzakereleri yapıyoruz" dedi.

Bağış, AB üyelik sürecine ilişkin temaslarda bulunmak üzere İstanbul'dan Polonya'nın başkenti Varşova'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanında yaptığı açıklamada, AB üyesi ülkelere düzenli ziyaretler yaptıklarını kaydederek, Polonya'nın, ziyaret edeceği 19. AB ülkesi olacağını belirtti.

Polonya'nın AB içinde önemli bir yeri olduğuna, son genişleme dalgası içinde AB üyesi ülkeler içinde hem coğrafi hem de nüfus olarak önemli ülkeler arasında yer aldığına işaret eden Bağış, Türkiye ve Polonya'nın tarihten gelen bir ilişkisinin de bulunduğunu kaydetti.

Bağış, 18. yüzyılda Polonya'nın istilası ve bölünmesiyle ilgili süreçte Osmanlı İmparatorluğu'nun çok net bir süreç ortaya koyduğunu, 90 yıla yakın bir süreçte Osmanlı saraylarında Polonyalıların sefirleri çağrıldığında "yolda sultanım" denildiğini, böylece o ülkenin başka bir ülkenin kontrolü altına girdiğinin kabul edilmeyerek sunum yapıldığını, işgal edildiğinin kabul edilmediğini belirtti.

Türkiye'nin, Polonya'nın NATO üyeliğine büyük destek verdiğini, Polonya'nın da Türkiye'nin AB üyeliğine destek veren ülkeler arasında yer aldığını söyleyen Bağış, "AB ile müzakereleri yürütürken her faslın açılışında oy birliğiyle alınan bir karara ihtiyaç duymaktayız. Çevre faslı açılırken Polonya da dahil olmak üzere 27 ülkenin desteğini aldık. Bu ülkeleri ziyaret ederek, hem Türkiye'nin AB müzakere sürecine verdikleri destek için teşekkür etmek istiyoruz hem de ilerisi için bu tür ziyaretleri önemsiyoruz" diye konuştu.

Polonya'nın, AB'nin genişleyerek daha başarılı olacağına inanan ülkeler arasında yer aldığını aktaran Bağış, 2011'in ikinci yarısında Polonya'nın AB dönem başkanlığını üstleneceğini, bu ziyaretin dönem başkanlığı öncesindeki çalışmalar için hazırlık olacağını kaydetti.

Bağış, Polonya'nın bir özelliğini de sendikalaşmanın tarihinin yazıldığı bir ülke olmasının oluşturduğuna dikkati çekerek, "Bu ziyaret sırasında Sayın Valessa ile de bir görüşmemiz olacak. Bizim de işçi ve işveren sendikalarıyla uzlaşma olanağı yakalama şansı bulduğumuz ve Türkiye'ye yakışır bir sendikalaşma kanunu çıkarmak için tüm ilgili tarafların ortak çalışmasını beklediğimiz bir dönemde, Polonya'daki sendikalaşma hareketinin demokrasi ve ekonominin güçlenmesine yaptığı katkıları incelemek ve görüş alışverişinde bulunmayı ben çok önemsiyorum. Polonya'da oldukça kapsamlı görüşmelerde bulunacağız" dedi.

Türkiye - AB ilişkileri

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bağış, "Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Türkiye ve AB ilişkileri konusunda 'imtiyazlı ortaklık, AB ve oyunun kuralları değişti' yolundaki açıklamaları konusunda sizin değerlendirmeniz nedir?" sorusu üzerine, Merkel'in "imtiyazlı ortaklık" sözünü ağzına almadığını kaydetti.

 Bağış, şöyle devam etti:

"Kendisine basın mensupları sorunca da 'Ben bunu geçmişte dile getirdiğim zaman iyi niyetle, Türkiye'ye bir ayrıcalık ve diğer aday ülkelerden farklı olmalıdır, Türkiye güçlü, dinamik, büyük bir ülke olduğu için iyi niyetle ortaya sürmüştüm. Ama eğer bu rahatsızlık yaratıyorsa, bu konuda farklı birtakım alternatifleri düşünebiliriz' cümlesini kurdu. Ve müzakerelerin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Zaten kurduğu koalisyon hükümetinin programında, 'Türkiye'nin AB ile müzakereleri devam etmelidir' cümlesi yer almaktadır. Türkiye ile Almanya arasında zaten ayrıcalıklı ve stratejik bir ortaklık vardır. İki ülke arasında 3 milyon soydaşımızdan oluşan çok güçlü bir köprü vardır. Almanya, Türkiye'nin en önemli ticari ortaklarından birisidir. Karşılıklı yatırımlar son derece fazladır. Türkiye'de 3 binin üzerinde Alman firması iş yapmaktadır. NATO kapsamında çok önemli projelerimiz var. Kültürel bağlamda önemli ilişkilerimiz var. Türkiye ile Almanya arasındaki ayrıcalıklı, stratejik ve yüksek noktaya gelmiş ilişkilerin diğer ülkeler tarafından da imrenilerek takip edildiğini görüyoruz. Almanya'nın dönem başkanlığı zamanında biz üç fasıl açtık, bugüne kadar hiçbir ülkenin dönem başkanlığında üç fasıl açabilmiş değiliz. Yani rekor hala Almanya'dadır. Bu süreçte bizim sabırlı bir şekilde reformları sürdürmemiz gerekir. Türkiye reformlar, demokratikleşme, AB standartlarında bir Anayasaya kavuşma, bağımsız ve tarafsız bir yargıya kavuşma konusunda görevini yerine getirdiği zaman AB üyeliği konusunda hiçbir engel kalmayacaktır."

Egemen Bağış, bir gazetecinin, "Sayın Merkel, neden Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini hiç telaffuz etmiyor ve ucu açık bir süreç olarak telaffuz ediyor?" sorusu üzerine de şunları söyledi:

"Her türlü müzakerenin ucu açıktır. Bugün üye olan ülkelerin üyeliğinin bile ucu açıktır. Bir ülke kendi kararıyla üyelikten de vazgeçebilir. Herhalde bugüne kadar daha önce kullandığı sözlerin çok zıttına düşmek istemeyebilir. O zaman içerisinde gelecektir. Müzakereler tam üyelik dışında bir amaçla yapılmıyor. Türkiye, AB ile müzakereleri laf olsun beri gelsin diye yapmıyor. Biz katılım için müzakereleri yapıyoruz. Bütün bu sürecin tek bir hedefi vardır; AB'ye üyeliktir. Bizden önce bu süreçten geçen ülkeler hangi süreçlerden geçtilerse aynı dönemleri yaşıyoruz. Biz diğer ülkelerden farklı bir avantaj da istemiyoruz. Ama hiçbir şekilde dezavantajı da kabul etmeyeceğimizi her zaman vurguluyoruz. Biz diklenmiyoruz, ama dimdik duruyoruz, bundan da kimsenin şüphesi olmasın."

Bağış ve beraberindeki heyet, daha sonra Lot Havayolları uçağıyla Varşova'ya gitti.