OECD sıkı maliye politikası önerdi

Gurria, Türkiye'nin krizde notu artan tek OECD ülkesi olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

PARİS- OECD Türkiye’ye sıkı maliye politikası önerirken, mali kuralın süratle yürürlüğe konulmasını da istedi. OECD Türkiye raporunda, Orta Vadeli Plan ve mali kuralın memnuniyetle karşılanan çok yıllı bir disiplin getirdiği belirtilirken, “Bununla birlikte tasarı 2010 haziranında planlandığı gibi yasalaşmadı ve maalesef görüşmeleri ertelendi. Daha önce kabul edildiği gibi hükümet yürürlüğü süratle sağlamalıdır. Mali kuralın uygulanmasıyla başlangıçtaki deneyimden sonra bir ihtiyaç ortaya çıkarsa, otoriteler, çok yıllı bir harcama tavanı dönemi ve açık tavanlarından birikmiş sapmaları izleyen rezerv hesabına hazırlıklı olmalı” denildi.

OECD Türkiye ekonomik raporu “OECD Economic Surveys, Turkey” yayınlandı. 147 sayfalık raporun özet bölümünde “mali kural” tasarısının son derece memnuniyetle karşılandığı belirtilirken bu hazırlığın zaman içinde, mali politikada şimdi de süren dönemsel sapmaları ortadan kaldırma ve mali performansı önemli ölçüde iyileştirme potansiyeli bulunduğu belirtildi. Raporda, “Daha önce Haziran ayında parlamentoda yapılması planlanan görüşme ertelendi. Kural ile uyumun etkin bir biçimde izlenmesine olanak sağlamak için Sayıştay yasa tasarısının da geçmesi önemli olacak. Türkiye’nin uluslararası derecelendirmelerdeki pozisyonu reformlar sonrası ve güçlü temellerini tümüyle yansıtmıyor. Mali saydamlıkta daha fazla ilerleme kaydetmek, enflasyon hedefleme çerçevesini güçlendirmek ve mali istikrarı korumak, bu nedenle önemli olacak” denildi. Raporun ilerleyen sayfalarında mali kural hakkında şu ifade de yer aldı:

"Çok yıllı harcama tavanına hazılıklı olun"

“Orta Vadeli Plan ve mali kural büyük memnuniyetle karşılanan çok yıllı disiplin sağlayacak. Bununla birlikte tasarı 2010 haziranında planlandığı gibi yasalaşmadı ve maalesef görüşmeleri ertelendi. Daha önce kabul edildiği gibi hükümet yürürlüğü süratle sağlamalıdır. Mali kuralın uygulanmasıyla başlangıçtaki deneyimden sonra bir ihtiyaç ortaya çıkarsa, otoriteler, çok yıllı bir harcama tavanı dönemi ve açık tavanlarından birikmiş sapmaları izleyen bir rezerv hesabına hazırlıklı olmalıdır.”

OECD, Türkiye raporunun ilk cümlesinde “Türkiye küresel krizden doğrudan etkilendi, ancak 2001 krizinden sonra gerçekleştirilen önemli reformlara bağlı olarak önemli bir direnç gösterdi” saptaması yaptı. Finansal piyasa çalkantılarından kaynaklanan ve dünya ticaretindeki ani çöküş nedeniyle yaygınlaşan karşı dış şokların içteki güvenin etkileriyle büyüdüğü belirtilen raporda, “Güçlü makroekonomik politika çerçevesi ekonomi için destek oluşturdu. Ancak güven inşası ve güvenilirlik, olası kısa dönemli mali teşviklerden daha önemli görülüyordu” denildi.

Altın fırsat

Raporun özet bölümünde, “Şimdi, toparlanma sürerken, reel faiz oranlarındaki sert düşüş, Türkiye’nin sağlam temellerinin bilincinde olan yabancı yatırımcıların ardından yapısal reformlar için altın bir fırsat ortaya çıkardı. Hükümet bu fırsatı yakalamalı, yapısal reformlara girişmeli ve bu pozitif şoktan azami derecede faydalanmalı. Makroekonomik politika ortamının daha da güçlendirilmesi, ani yükseliş ve düşüş senaryoları riskini en aza indirmek için zorunlu olacak” denildi.

Raporda Türkiye’de yetersiz istihdamın emek piyasasındaki aşırı düzenlemelerle açık bağlantısı bulunduğu, firmaların kayıt dışına kaydığı, insana daha az yatırıma teşvik ettiği belirtildi. Ürün piyasasındaki düzenlemelerin piyasaya girişi teşvik edici yönde olmadığı, ürünlerin dağıtımındaki tekelleşmenin fiyatların belirlenmesinde fazla güç sahibi olduğu da kaydedildi.

Mali politika çerçevesinin 2001 krizinden sonra kamu borcunun aşağı çekmede başarılı olduğu, çerçevenin kriz dahil ekonomik konjonktür çerçevesinde değiştiği belirtilen raporda, “Mali hesaplar henüz tam saydam değil. Para politikası enflasyonu tek haneli düzeylere getirmede başarılı oldu ancak hala, sürdürülebilir temelde bir düşük enflasyon ortamına ulaşmada zorluklarla karşı karşıya” denildi. Raporda şu ifadeler yer aldı:

“-Hükümetin makroekonomik politika çerçevesini güçlendirmeye yönelik son girişimleri ve yapısal reformlarda ilerleme memnuniyetle karşılandı ve Türkiye’nin hızlı nüfus artışının ortaya koyduğu zorlukları istihdam ile birlikte karşılamak ve OECD ortalamasını yakalamayı çabuklaştırmak için, yaygınlaştırılmalı ve hızlandırılmalı.

-Emek piyasasında acil reform gereksinimi iyi biliniyor. Türkiye bunun için gönüllü bazda yeni kurallarla birlikte daha yeni deneyimlere izin vermelidir.

-Üretim piyasası düzenlemeleri, üretim ve rekabette artışlar sağlamak için OECD’deki en iyi uygulamalarla ile uyumlu hale getirilmelidir.

-Meslek ediniminde yaygın yanlış eşleştirmenin ortadan kaldırılması için eğitim politikası reformları zorunludur.”

Sıkı mali politika

Türkiye’de bu yıl GSYİH’da büyümenin yüksek olmasının beklendiği belirtilen raporda, ekonomi politikasını oluşturanlar için şimdiki zorluğun uzun dönemli ve sürdürülebilir bir büyüme tarafından izlenecek, dönemsel toparlanmayı sağlamak olduğu kaydedildi. Bunun koşulları ise özetle şöyle sayıldı:

“-İlk olarak maliye politikası, ekonomi toparlanırken, isteğe bağlı teşviklerin kaldırılması ve borcu düşüren ekonomik stabilizerlere izin vermek yoluyla tedrici olarak sıkılaştırılmalıdır. Mali konsolidasyon kamu borcunun stabilize edilmesi ve mali sürdürülebilirlik için zorunlu olacaktır. Mali saydamlığın artırılması için mali kurumların güçlendirilmesi, 2010 yazında yayınlanan, 2010-2012 Orta Vadeli Program da başlangıçta bulunan ve 2011-2013 OVP’de de yer alması beklenen konsolidasyon planının tam olarak uygulanması için zorunludur. Mali politikanın güvenilirliği ve saydamlığı o zaman, yükselen uluslararası ve iç güven aracılığıyla konsolidasyonun iç talep üzerindeki potansiyel negatif etkilerini hafifletecektir.

-İkinci olarak Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, şimdiden ilk belirtilerini gösterdiği şekilde, olağanüstü büyük parasal teşviklerin kaldırılması yoluyla para politikasının zor elde edilen güvenilirliğini korumalıdır. Parasal duruştaki normalleşme enflasyon hedeflerinde, 2012 sonunda yüzde 5’e doğru tedrici düşüşü, bu suretle daha düşük ve istikrarlı enflasyon beklentilerini sağlam bir elde etmeyi öngörmelidir. Bu hedefi başarmak mali ve yapısal politika önlemlerinin eşlik etmesini gerektirir.

-Üçüncü olarak, iş sektörünün uluslararası rekabet gücünün, büyüme güçlendiğinde ticaret dengesinde aşırı kötüleşmeden sakınmayı sağlamak için güçlendirilmesi gerekmektedir.

Daha düşük asgari ücret

-Dördüncü olarak kayıtlı sektördeki yüksek verimlilikli iyi korunan işler ve kayıtdışı sektördeki düşük verimlilikli korumasız işler arasındaki kökleşmiş ikiliğin üstesinden gelmek için, yüksek istihdamın önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Daha esnek istihdam biçimleri, daha düşük asgari ücretler ve daha düşük vergileri içeren, iyi tanımlanmış bir emek piyasası reform ajandasının yasalaşması önemlidir.

-Güçlü büyüme, yüksek gelir ve tasarruf, sosyal ve siyasi istikrar kadar bu gibi büyük ölçüde geniş tabanlı reformlara bağlıdır.

-Süren toparlanmanın gücü, orta vadeli ekonomik beklentilere layık olduğu güven için zemin sağlamaktadır, fakat ekonominin yapısal zayıflığında ısrar etmek güçlü uzun vadeli performansın sürdürülebilirliğine tehdit oluşturuyor. Toparlanmaya yönelik riskler ağırlıklı olarak dışarıda.”

Toparlanma beklenenden güçlü

OECD raporunda Türkiye’nin küresel krizden özellikle dış talep şoku nedeniyle “önemli ölçüde” etkilendiği, ancak geri toparlanmanın beklenenden güçlü olduğu kaydedilerek, GSYİH’sının yüzde 14 düştüğü, bunun OECD ülkeleri içindeki en yüksek rakam olduğu belirtildi.

Türkiye’deki güçlü makroekonomik politika çerçevesi ve sağlıklı finansal denetimin uluslararası sermaye piyasaları için ayrı bir kazanç anlamına geldiği kaydedilen raporda, mali performansın, gelecekte önünde yatan ciddi mali zorluklar karşısında konsolidasyona ihtiyacı olduğu kaydedildi.

Genel yönetimde mali saydamlığın iyileştirilmesine yönelik girişimlerin “yaşamsal” olduğu vurgulanan raporda “Türkiye hala uluslararası standartlara uygun, konsolide edilmiş genel yönetim hesaplarını yayınlamayan ülkelerden biridir. Yetkililer yayınların yakında yayınlanacağını yinelediler ancak 2010 yazı itibarıyla yayınlanmadı da denildi.

"Türkiye krizde notu artan tek OECD ülkesi"

OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ise, "Türkiye, 2001 reformlarının büyük katkısını gördü. Türkiye için asıl konu sürdürülebilir büyümeyi sağlamak. Türkiye işini, kredibilitesini pekiştirecek mali mimariyi tamamlayarak bitirmeli" diye konuştu.

Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa'nın kırılgan olmaya devam ettiğine dikkat çeken Gurria, Türkiye'nin güçlü, sürdürülebilir büyümesinin ekonomik kırılganlıkların azaltılmasına ve işçi verimliliğinin canlandırılmasına bağlı olacağını ifade etti.

Gurria, Türkiye'nin krizde notu artan tek OECD ülkesi olduğunu söyledi. 2010'da OECD ülkeleri arasında en güçlüsünün Türkiye olduğuna dikkat çeken Gurria ayrıca, "Türkiye'nin notu yatırım yapılabilir düzeyi hakediyor. Kayıtdışılığın azaltılması için işgücü vergileri düşürülmeli." açıklaması yaptı.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir