Post-kriz yapılanması ve kriz algısı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DR. Ali GÜVEN

Sistemler uygulandıkça değişim ihtiyacını var ederler ancak bu ihtiyacın oluşması ile eş zamanlı olarak atalete yönelik bir direnci de yaratmış olurlar. Direncin ilerlemeye karşı bir ağırlık kazandığı durumlarda ise krizler "tasarlanır" ve uygulanırlar. Söz konusu krizlerin uygulayıcıları lehine üstünlük veya rekabet avantajı sağlamaları gibi dışsal boyutlarının yanında, yeni konjonktüre uygun olmayan bir takım mevcut kadroları tasfiye etmek gibi içsel boyutları da vardır. Birçok güç aksında ilerleyen bir yapının yönetilmesi mevzu bahis olduğunda içsel revizyonlarn, dışsal operasyonlardan daha da hayati olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden de krizden ders almanın en iyi yolunun yeni yapının kendi içsel düzeni adına yönetim standartlarında şart koştuğu başkalaşmalara odaklanmaktan geçtiğini iddia ediyorum. Krizden somut ve faydacı dersler almak isteyenler kendi mevcut işleyişlerinde yapacakları revizyonların nitelik ve niceliklerini krizi organize eden yapıların talep ettikleri yeni uygulamalar ve modellere bakarak benimsemelidirler.

G-20 zirvesi liderler deklarasyonlarının da işaret ettiği üzere; yaşadığımız krizin ardından güç odaklarının, yönetimi devralacak yeni lider organizasyonlardan en somut beklentisinin "risk" yönetimi konusunda olduğunu gösteren gelişmelere tanık oluyoruz. Önde gelen kredi ve yatırımcı değerlendirme kuruluşlarının artık risk yönetme becerisini temel artikellerden biri olarak kabul etmeleri ve değerlendirme kriterlerinde bu husustan detaylı bir biçimde bahsetmeleri risk oryantasyonunun çok yakında belirleyici olacağını işaret eden en somut gelişme olarak görülebilir.

Riski yeni yönetim metodolojilerinin merkezine yerleştirmeye çalışan düşüncenin talepleri haklı ve yerindedir. Dünya giderek daha çok parametrenin belirleyici olduğu yeni bir "kaotik düzen" konumuna doğru çevrilirken nitelik belki de insanlık tarihinde daha önce olmadığı kadar niceliğe üstün gelme potansiyelini iyiden iyiye hissettirmektedir. Üçüncü nesle ulaşan organizasyon hatta ülkelerin sayılarının azlığı ve ülkelerin güvenlik bütçelerindeki artışlar düşünülecek olduğunda deterministik kaosun kurgusal rasyonel düzenlere karşı üstünlüğü de bir kere daha müşahede edilmiş olunur.

Bu gelişmelerin farkında olan ve artık kaderlerinin bir kelebeğin kanat hareketine bağlı olduğunu idrak eden güçlerin yaşadığımız küresel kriz üzerinden vermeyi amaçladıkları en önemli mesaj kanımca risk ve risk yönetiminin önemi ve belirleyiciliğidir.

Kriz ile somut kurgusu başlayan sistemin artık organizasyonlardan yeni beklentileri şu şekilde sıralanabilir:

Sistemde tıkanmaya veya ciddi duraksamalara sebep olabilecek tehdit alanlarını tanımlayarak öncelikle problemlerin oluşmasını önlemek. Eğer sorunlar öngörülememişse sorunların asıl nedenlerini teşhise yönelik bir analiz disiplinine sahip olmak.

Tehdit alanları hakkında organizasyondaki her unsuru bilgilendirmek ve bilgi iletimini kolaylaştıran uygulama ve kanalları geliştirmek.

Risk kavrayış protokollerini operasyonel bağlamlara indirgenebilecek düzeyde standartlaştırmak.

Risk bilincini organizasyona yayarak günlük işlerin rutini içerisindeki küçük ama doğru tercih ve uygulamalarla masif bir problem alanına mahal vermemek.

Mevcut iletişim yordamlarını risk kavrayışı üzerinden mümkün olduğunca bütünleşik kılmak.

Riski iyi yönetmenin bilincinde olmak ve paydaşların bu bilinçten haberdar olmalarını sağlamak.

Risk yönetimini, organizasyonu muhafazakâr bir yok oluşa iten bir yasaklar metodolojisinden ziyade, gelişme ve ilerleme fırsatlarını kucaklama disiplini olarak değerlendirmek.

Geçen yirmi yılın düşünen organizasyonlarını, geleceğin refleks sahibi yapılarına terfi ettirmek.

Tepkiyi pro-aktif olarak belirleyebilen organizasyonel ve liderlik zekasını geliştirmek.

Kurumlardaki "kahramanlar"ın sayısını azaltmak. Kurumları mümkün olduğunca kahramanların oluşmalarına imkan tanıyacak tehditlerden uzak tutmak.

Son olarak şunu paylaşmak isterim ki; risk kavramının dilbilimsel kökeni Arapça "rızk" kelimesine dayanmaktadır ve yeni çağ "rızk yönetimi"  konusunda yol kat edenlerin çağı olacaktır.