"Döviz rezervi 165 milyar dolara ulaşmalı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli Üniversitesi'nde fahri doktora tevcih töreninde yaptığı konuşmada, Merkez Bankası'nın döviz rezervinin en az 150-165 milyar dolarlara ulaşması gerektiği söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası'nın döviz rezervinin eskiden 27,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın 113 milyar dolara ulaştığını, görevi bıraktığında ise bu rakamın 136 milyar dolara kadar yükseldiğini belirterek, döviz rezervinin en az 150-165 milyar dolarlara ulaşması gerektiği belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Kocaeli Üniversitesi'nde düzenlenen törenle fahri doktora unvanı verildi. Erdoğan, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Umuttepe Yerleşkesi'nde düzenlenen toplu açılış ve fahri doktora tevcih törenine katılarak konuşma yaptı.

Erdoğan, Kocaeli Üniversitesi'nde fahri doktora tevcih töreninde yaptığı konuşmada, Merkez Bankası'nın döviz rezervinin eskiden 27,5 milyar dolar olduğunu, bu rakamın 113 milyar dolara ulaştığını, görevi bıraktığında ise bu rakamın 136 milyar dolara kadar yükseldiğini belirterek, döviz rezervinin en az 150-165 milyar dolarlara ulaşması gerektiği belirtti.

Ekonomik krizlerle boğuşan, bir gün sonrasını dahi göremeyen bir ülkeden, şimdi 2023 hedeflerine ilerleyen, 2053 ve 2071 için kendine vizyon belirleyen duruma geldiğini ifade eden Erdoğan, "Büyük düşünmek budur. Yoksa 24 saatin hesabını yapıyorsanız, siz çok küçüksünüz. Onu aşmamız gerekiyordu ve aştık." diye konuştu.

Yükseköğrenim alanında hayal denilen, imkansız görülen birçok projeyi gerçekleştirdiklerini anlatan Erdoğan, 2002'de 76 olan üniversite sayısının bugün 193'e ulaştığını, birçok kişinin bunu "bunlar tabela üniversitesi" diyerek farklı şekilde yorumladığını söyledi. O "tabela üniversitesi" denilen üniversitelerin, şu anda potansiyel öğrenci yetiştirdiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu neydi biliyor musunuz? Benim Muş'taki bir gencim, İstanbul'a, Kocaeli'ye gelemeyebilirdi. Dolayısıyla devlet olarak bize düşen neydi? Eğitimi, öğretimi onların ayağına götürmekti. İşte biz bu üniversiteleri, Muş'ta kurarak onların ayağına götürdük ki orada okusun. Hakkari'ye götürdük. Oradakiler bunun kadrü kıymetini bilmeyebilir ama bizim devlet olarak görevimiz neydi? O hizmeti oraya götürmekti. Bunu başardık. 

2002 yılında 9 bin olan profesör sayımız 21 bine yaklaştı, 5 bin olan doçent sayımız 14 bini geçti. Başvuru yapan her üniversite öğrencimiz ya burs alıyor ya da kredi imkanından faydalanıyor. 2002 yılında lisans öğrencilerine verilen aylık kredi burs miktarı sadece 45 lirayken, bugün 400 liraya yükseldi. Ayrıca beslenme yardımı var. Bu beslenme yardımıyla rakam daha da yükseliyor. Ayda 270 lira beslenme yardımı var. Dolayısıyla 670 liraya çıkıyor. Bunu bursluya da veriyoruz, krediliye de. 2002 yılında 190 olan yükseköğrenim yurt sayısı, 14 yılda 424 adet ilave ile 614'e çıktı. 182 bin olan yurt yatak kapasitesi, 14 yılda 294 bin ilaveyle 476 bine ulaştı. Yurtlarımız koğuş sisteminden 1, 3 ve 4 kişilik, içerisinde banyosu, tuvaleti, buzdolabı, interneti bulunan otel konforunda odalara dönüştü."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, YÖK kanalı ile 6 bin 165 akademisyeni, Milli Eğitim Bakanlığı kanalıyla da 2 bin 646 öğrenciyi yurt dışına gönderdiklerini anlatarak, Türkiye'nin sadece yurt dışına öğrenci göndermediğini, aynı zamanda dünyanın 160 farklı ülkesinden 80 bin öğrenciyi Türkiye'de misafir ettiğini söyledi.

"Bazı üniversiteler bölücü terör örgütünün eğitim kampına dönüştü"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kimi üniversitelerin zaman zaman varlık nedenlerinin, var olma hedeflerinin tam tersi bir konuma savrulabildiğini kaydederek, "Farklı fikirlere tahammülün, ilmin, bilgi üretmenin zemini olması gereken üniversiteler ülkemizde uzun yıllar yasaklarla, çatışmalarla, kılık kıyafeti dolayısıyla kapı önlerine konulan gözü yaşlı öğrencilerle anıldı. Biz 14 yıl boyunca attığımız adımlarla, gerçekleştirdiğimiz reformlarla üniversitelerin asli görevlerine dönmeleri için gerekli zemini hazırladık. Hamdolsun bu konuda sizlerin de desteğiyle önemli mesafe kaydettik. Artık kılık kıyafetinden, başörtüsünden, sakalından, inançlarından dolayı hiçbir öğrencimiz ötekileştirilmiyor. Bitti o iş. Üniversite kapılarına ikna odaları kurulmuyor. O da bitti. İkna odası kuranların halini gördünüz. Millet nasıl dışlıyor. Millet doğruyu her zaman takdir eder." ifadelerini kullandı. 

Son dönemde bazı üniversitelerden yansıyan eski Türkiye manzaralarından duyduğu rahatsızlığı da ifade etmek istediğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Maalesef kimi yöneticilerin de göz yummasıyla bazı üniversiteler adeta marjinal grupların, bölücü terör örgütünün eğitim kampına dönüşmüş durumda. Bu da hoş değil. Şiddetle, tehditle kendilerine alan açmaya çalışan, diğer öğrencileri baskıyla sindiren bu çetelere asla müsamaha gösterilmemelidir. Eski Türkiye'nin jakobenlerinin elinden kurtarılan üniversiteler, terör örgütleriyle bağlantılı çetelere teslim edilemez. Bu konuda en ufak bir tolerans gösterilmesi zafiyet yaşanması öncelikle üniversitenin varlık sebebine terstir. Ben bu yıl kimi üniversitelerde şahit olduğumuz vandallıkların gelecek sene yaşanmaması için rektörlerimiz başta olmak üzere tüm yetkililerin gerekli tedbirleri şimdiden almasını temenni ediyorum."

'Biz kanı teröre karşı veririz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli'de toplu açılış töreninde konuştu.

Erdoğan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlık sistemiyle ilgili sözlerine ilişkin,  "Ben bu zatın ismini ağzıma almam. Ve biz kan veririz, kanı biz nerede veririz? Vatanımızın kurtuluşunda veririz. Kanı biz nerede veririz? Teröre karşı veririz. Şu anda tek millet diyenler, tek bayrak diyenler, tek vatan diyenler, tek devlet diyenler bu işin mücadelesini veriyor. Biz inanarak, dimdik ayakta durarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz ve bu ay çok ilginç bir aydır. Bunlar, bu ana muhalefet geçmişi itibarıyla doğru, bunlar hep kan döktüler. Bunlar, işte bu ayın içerisinde iki gün var ki çok önemlidir. Bunlardan birisi yarın(bugün) vasıl olacağımız 14 Mayıs, diğeri de iki hafta sonra ulaşacağımız 27 Mayıs. Bu tarihlerden biri demokrasimiz için ak bir gündür, 14 Mayıs. Diğeri tam tersine kara bir gündür" dedi.

'Bu kararı millet verir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kounşmasını şöyle sürdürdü:

"Ana muhalefetin başındaki, Türkiye'de başkanlık sistemiyle ilgili 'kan dökülür' diyor. Bunlar, siyasi sapkınlık içinde. Bunlar, siyaseti bilmiyor. Bunlar, siyaset cahili. Siyasi literatür cahili. Yani Amerika başkanlık sistemine geçerken kan mı döktü, Güney Amerika'da başkanlık sistemine geçenler kan mı döktü? Bunların hiçbiri yok. Bu kararı kim verir? Millet, millet. Senin öyle bir yetkin yok, öyle bir gücün de yok. Eğer benim milletim bu ülkede kalkıp da 'Evet biz başkanlık sistemine geçiyoruz' derse, sen de kuzu kuzu takip edersin." 

"Dikili ağacınız yok bu memlekette"

Kocaeli genelinde 2 milyon ağacın toprakla buluşturulduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ey Geziciler; 12 tane ağaçtan bahsetmiyoruz ha, dikkat et, dikili ağacınız yok bu memlekette. Ama bizim belediyelerimiz, çevre, şehircilik, orman, su işleri... Elhamdülillah, biz bu işlerde yarıştayız ve attığımız adımlarla ülkemizi yeşille donatıyoruz"