"Kimlikleri çatıştırmayacağız"
Baykal, etnik kimliklere daima herkesin saygı göstereceğini belirterek, Etnik kimliği milli kimlikle çatıştırır hale getirmeyeceğiz" dedi
ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, etnik kimliklere daima herkesin saygı göstereceğini belirterek, "Ama etnik kimliği, milli kimliğin hasmı gibi, düşmanı gibi koymayı reddedeceğiz. Etnik kimliği milli kimlikle çatıştırır hale getirmeyeceğiz" dedi.
CHP Parti Meclisi, Genel Başkan Deniz Baykal'ın başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Baykal, ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey ile dün yaptığı görüşmenin sorulması üzerine, büyükelçilerle zaman zaman bir araya geldiğini, daha önce de bu yönde görüşmeleri olduğunu söyledi.
Görüşmelerde dünya ve Türkiye'nin önündeki konuları ele aldıklarını belirten Baykal, "Özel bir vurgu söz konusu değildir. Bölgenin gelişmelerini, o konulardaki Sayın Büyükelçi'nin değerlendirmelerini dinledim, ben kendi değerlendirmelerimi ifade ettim. Yararlı, güzel bir görüşme oldu. Bundan önceki görüşmelerden bir farkı yoktu" dedi.
"ABD Büyükelçisi, hükümetin demokratik açılımına destek veriyor mu, açılımla ilgili ayrıntılı bilgisi var mı?" sorusuna karşılık Baykal, böyle bir izlenim edinmediğini ifade etti. Baykal, "Hükümetin kafasının arkasında nasıl bir düşüncenin yer aldığıyla ilgili ek bilgi niteliğinde bir açıklama dile getirilmedi" diye konuştu.
ABD'nin bu konudaki tutumunun çok belli, açık olduğunu vurgulayan Baykal, Irak'tan askerleri çekme kararı alındıktan sonra, Irak ve bölgedeki istikrarın güven verici bir noktaya taşınmasının ABD'yi yakından ilgilendirdiğini, bu çerçevede Türkiye'deki gelişmelerin de ABD tarafından yakından izlendiğini söyledi.
Sincan Belediyesi'ndeki soruşturması
Adalet Bakanlığının Sincan Adliyesinde başlattığı inceleme ve soruşturmayla ilgili bir soruya karşılık da Baykal, hükümetin yargı mercileriyle ilişkisinin çok yanlış gelişmekte olduğunu daha önce de ifade ettiğini belirtti.
Baykal, şöyle devam etti:
"Maalesef bu konudaki problem alanlarından biri de Sincan hakimi ve mahkemesi olarak gözüküyor. Bir süre önce Sincan hakiminin aldığı karar sonrasında olağanüstü bir anlayışla Sincan hakimine yönelik kanunsuz dinlemelerin yapıldığı, müfettişlerin kanunsuz dinlemeleri temel alarak ilgili ilgisiz herkesi bu konuda bilgilendirip yönlendirerek ifadeler aldığı bir soruşturma yapmaya yönlendiği biliniyor. Bunun bir baskı niteliğinde olduğu çok açıktır, tartışma götürmez bir gerçektir. Bu baskının temelinde de hiç kuşku yok iktidarın, savcıları ve hakimleri yıldırma, denetim altına alma, AKP'nin kendi hegemonyasını yargı üzerine tesis etme çabası vardır. Sincan Ağır Ceza Hakimi, bunun hedeflerinden birisidir."
"Bizim de talebimiz yok"
Hükümetin demokratik açılımı çerçevesinde iktidar partisinin CHP'den randevu talebi olup olmadığının sorulması üzerine Baykal, "Böyle bir girişim söz konusu değil, bizim de böyle bir talebimiz yok. Artık bu konunun kapalı kapılar arkasında, kulaklara fısıldanarak konuşulabilir olmaktan çıktığını düşünüyorum. Hükümet, bu konuda ne düşünüyorsa açıkça ifade etmelidir" dedi.
Konuyla ilgili düşüncelerini daha önce ifade ettiklerini dile getiren Baykal, şunları kaydetti:
"Ama artık bu konu bir siyasi yönlendirme konusu olmaktan çıkmalıdır. Önemli, ciddi bir konudur. Bu konuda hükümet ne yapmayı düşünüyorsa bunu artık uygun gördüğü muhataplarla doğrudan paylaşmalıdır. Şu ana kadar pek çok çevreyle konuştu ama hiçbir çevreye bu konuda ne düşündüğüyle ilgili somut açıklama yapmadı. Artık bunun zamanı gelmiştir. İçerik ifade etmeden, sadece umut ve iyi niyet temennilerini dile getirerek bir süreden beri götürülmekte olan bu çalışmalar toplumumuzda yüksek bir bekleyiş yaratmıştır. Bu bekleyişin bir temele dayanıp dayanmadığını bilmiyoruz. Eğer ciddi bir temele, haklı bir zemine dayanmıyorsa, böyle bir bekleyiş yükseltme, umut ve heyecan yaratma çabası toplumu ciddi sıkıntılarla karşı karşıya bırakır. Biz kendisini ve milleti aldatmaya hazır siyasetçiler bakımından oldukça zengin bir ülkeyiz. Bu ilk kez başımıza gelmiyor."
"Toplumsal umut yaratılıyor"
Baykal, 2004 yılında "Türkiye, Avrupa Birliğine girdi" diye Kızılay meydanında kutlamalar yapıldığını, büyük coşku, heyecan yaşandığını anlattı. O dönemde CHP'nin, bu havaya katılmadığını belirten Baykal, "Şimdi 2009 yılındayız. 4.5 yıl geçti, durum ortada. Türkiye'nin artık AB'ye tam üye olacağı konusunda o zaman bayram yapan insanların bir kısmı bile umudunu kaybetmiştir" diye konuştu. Şimdi de yeni bir toplumsal umut ve bekleyiş yaratılmak istendiğini savunan Baykal, şunları söyledi:
"Bunun zeminini, temelini bilmiyoruz. Türkiye'yi çok meşgul eden bir konudur. Bu konudaki çözümün Türkiye'nin ulusal bütünlüğüne, anayasal konumuna ve Türkiye'yi bu günlere taşıyan temel bazı ilkelerin belki değiştirilmesine, sarsılmasına yol açabilecek sonuçlar doğurması olasılığı vardır. Böyle bir durum var mıdır, yok mudur bilmiyoruz. Böyle bir durum olmadan bu ortadan kalkacak ise ne mutlu. Bunu sağlamak için herkesin yapabileceği bir şey varsa yapmaya hazır olduğundan kuşku duymuyorum ama böyle bir durumun olduğunu görebilmek, emin olmak isteriz. Bunun işaretini şu ana kadar almadık. Hükümette böyle bir işaretin olup olmadığını bilmiyoruz. Hükümetin bu konuda gayretini sürdürüyor olması, 'kafasında bir çözüm olduğu' izlenimi veriyor. Yapmak istediği bir hedefin, gerçekleştirmek istediği bir amacın olduğunu düşünüyoruz. Eğer böyle bir amaç varsa bunu paylaşması lazım. Bunu kimseyle paylaşmış değil."
Herkesin, "anaların göz yaşı dinsin, kanlar akmasın, barış gelsin" amacını taşıdığını ifade eden Baykal, "Ama böyle bir amacı herkesin paylaşması, o durumun yaşanması sonucunu doğurmuyor. Herkesin bir beklediği var, istediği, talebi var. Hangi talep, hangi istem, hangi bekleyiş gerçekleşecektir ve onun gerçekleşmesinin ne gibi olumlu ya da olumsuz sonuçları olacaktır? Hangi sıkıntılar, sakıncalar bizleri beklemektedir?" dedi.
Etnik kimlik, milli kimlik
Türkiye'nin bugün, dünyada etkisini, ağırlığını giderek artıran, saygın, etkin, modernleşen bir ülke haline geldiğini ifade eden Baykal, bunun altında yatan çok ciddi temel anayasal ilkeler, anlayışlar bulunduğunu kaydetti. Türkiye'nin bir ulus devlet olarak bunu gerçekleştirdiğini dile getiren Baykal, şöyle devam etti:
"Etnik kimliklere daima herkes saygı gösterecektir ama etnik kimliği milli kimliğin hasmı gibi, düşmanı gibi koymayı reddedeceğiz. Etnik kimliği milli kimlikle çatıştırır hale getirmeyeceğiz. Etnik kimlik, herkesin sosyolojik, insani, hukuki bir temel konumudur ve buna herkes saygı gösterir ama bunu bir anayasal statüye kazandırmak, bir ayrışmanın çıkış noktası haline getirmek, bütünden bir etnik kimliği ayrıştırmaya doğru birtakım gayretlerle müzakereler yapmak, anlaşmalar gerçekleştirmek bizi bu günlere getiren, ülkemizin, toplumumuzun, Anayasamızın, devletimizin temel siyasi ilkelerini sarsmasına yol açmamalıdır. Bu konuda ciddi bir özen gösterilmesine ihtiyaç vardır. Bu olacak mıdır, olmayacak mıdır bilmiyoruz. Bu, yapay, temelsiz ve gerçekleştirilmesi olanaksız bekleyişler yaratan bu siyasi sürecin dışında birilerinin kalmasında ülkenin yararı vardır."
Hükümete, "kafanızda ne var söyleyin, yapmaya çalıştığınızın ne olduğunu anlayalım bundan sonra ne yapacağınızı görelim" dediklerini ifade eden Baykal, "Çünkü bu öyle bir süreçtir ki bir aşamada bir sonuç aldığınızı söylersiniz aslında o sonuç sizi yeni bir müzakere sürecine zorlayan bir kararı ortaya koyar. Yeni yeni toplantılar zincirinin, yeni yeni buluşmalar, ödünleşmeler zincirinin içine girersiniz. Böyle bir tehlikenin de bulunduğunu görüyorum" dedi.
"MEB'e etnik kimlik sorulacak mı?"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün dün yaptığı görüşmeyle ilgili yansıyan haberlere göre, "bazı konularda talepler farklılaşınca, 'onu sonra hallederiz, sonra ele alırız' anlayışının ortaya çıktığının söylendiğini" ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
"Neler konuşulmuştur? Milli eğitim sistemine etnik kimlik sokulacak mıdır, hangi biçimde sokulacaktır? 'Şimdi bu biçimde sokalım, sonra başka biçimde bu işi geliştiririz' mi denilmektedir? Bunlar çok önemli olaylar, bunları bilmemiz lazım. Bunlar çünkü yarın bizim bir millet olarak devam edip etmeyeceğimizi belirleyecek olan unsurlar. Türkiye'nin yarınki istikrarı, yarınki barışı, yarınki huzuru bugün atılacak bu adımlara büyük ölçüde bağlıdır. O nedenle bu konularda herkesin o temelsiz iyimserliği ve coşkuyu paylaşmamasında büyük yarar vardır."
Türkiye'nin bugününü de yarınını da düşünerek, ülkenin yarınki sorunlarını da dikkate alarak doğru tavırlar takınacaklarını söyleyen Baykal, şöyle konuştu:
"Türkiye'yi ayrıştırmamak lazım. Asıl mesele bu. Elbette ayrı etnik kimliklerimiz var, olacak. O etnik kimliklerin ötesinde hepimiz aynı milletin parçasıyız, Türk milletinin parçasıyız. Türk milletinin parçası Arnavut'tur, Arap'tır, Çerkez'dir, Kürt'tür. Bunda hiçbir sakınca yok. Bir insanın Kürt olması, onun Türk milletinin parçası olmasına engel değil. Şimdi biz bir insanın etnik kimliğinden yola çıkarak onu gelecekte Türk milletinin parçası olmaktan çıkaracak bir istikamete yönlendirmeye başlarsak yanlış yaparız. Şu anda böyle bir yanlış ihtimali söz konusu olabilir diye düşündüğümüz için bu konuya daha dikkatli bir şekilde yaklaşıyoruz. (Hayır aldırmayan, etnik kimliklere hukuki anayasal statüler kazandıracak, devleti etnik kimlikleri temel alan bir anlayışla çalışır hale dönüştürecek adımlar atılıversin, bu demokrasinin gereğidir. Şimdi talep bu, bu olmazsa kan akıyor. Kan akmasını önlemek için bunu şimdi yapalım...) Bunun sonu iyi değildir. Bunu anlatmaya çalışıyoruz."