"Madenlerimizin milli ekonomimize kazandırılmasına devam edilmelidir"
Adil ÖZDEMİR / Jeoloji ve Jeofizik Mühendisleri Derneği Başkanı
Başbakanlık tarafından 16.06.2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2012/15 sayılı genelge yeniden değerlendirilmelidir. Madencilik faaliyetleri için gerekli ruhsat alımı ve devletin hüküm ve tasarrufundaki yerlerde yapılacak madencilik faaliyetleri ile ilgili mülkiyet izinlerinin genelge kapsamı dışına alınması ülkemizin ve sektörün yararına olacaktır."
Sayın Başbakanın 28 Eylül 2012'de bazı televizyon kanallarına verdiği röportajda "... Ben bir süreç daha başlattım kamudan kamuya gayrimenkul satışları serbesttir ama kamudan özele satışları bizzat kurduğum bir ekiple kontrol altına aldım. Örneğin özele madenler veriliyor filan baktım rakamlar çok ucuz basit. Buralarda önce ekspertizi bu ekip çıkaracak ondan sonrada buradan olması gereken rakam şu olmalı. Eğer böyle bir rakamı verebiliyorlarsa girsinler ihaleye alsınlar ama veremiyorsa kusura bakmasınlar. Bunlar bir defa bizim cari açık denilen olayımızda da bize çok ciddi olumlu artı değerler katacak. İncelemeler biraz zaman alıyor ama bu ekip belki artacak bunları yakın takibe almak suretiyle buralardan çok ciddi imkanların geleceğini görüyoruz. Bunun içinde altın, bakır, manganez var. Maalesef geçmişte buralar çok rahat verilmiş ve hakikatten çok farklı imkanları ülkemizdeki farklı bildiğiniz yerlerde şu anda kullanıyor. İsim vermeye gerek yok ama işin üzerine ciddi kararlı bir şekilde gideceğiz..." şeklinde ifade edilmiştir.
Bu iki önemli gelişme, madencilik sektörünü ve meslektaşlarımızı doğrudan ilgilendirmektedir. Anayasamızın 168'inci maddesi gereği "Tabiî servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir." Bu doğrultuda, "madenlerin aranması, işletilmesi, üzerinde hak sahibi olunması ve terk edilmesi ile ilgili esas ve usuller" özel olarak düzenlenen Maden Kanunu çerçevesinde yürütülmektedir.
Ancak, son yıllarda ortak değerlerimiz olan madenlerin arama ve işletme hakkının özel sermayeye verilmesi yasal anlamda usulüne uygun olarak yapılsa da ciddi tartışmaları beraberinde getirmiştir. Değerinin çok altında yerli veya yabancı sermayeye verilen uzun süreli ruhsatlar bu tartışmaların merkezini oluşturmuştur. Bunun sonucunda, tükenen ve yerine yenisi konulamayan doğal kaynaklarımız beklenilen önceliklere uygun olarak kullanılmamaktadır. Oysa madenlerimiz; ülkemiz kalkınmasının en önemli unsurlarından olup, sanayimize girdi olarak kullanıldığı ölçüde değer kazanmaktadır. Bu doğrultuda politikalar oluşturmak ve uygulamak ülkemizin bugünü ve geleceği için hayati önem taşımaktadır.
Madencilik sektörü, konumu ve özel çalışma koşulları gereği diğer sektörlerden ayrılır. Aranması ve bulunması bir süreç ve ciddi yatırım gerektiren, risk sermayesi yüksek, çalışma şartları oldukça ağır bir sektördür.
Sayın Başbakan tarafından röportajda belirtilen ekspertiz raporu hazırlanması konusu, oldukça ciddi ve üzerinde detaylı düşünülmesi gereken bir konudur. Çünkü sonuçları hem devletimizi hem de sektörümüzü ilgilendirmektedir. Hangi uzman grubu bu çalışmayı yapacaktır. Hangi uzman veya uzman grubu, daha arama sondajları tamamlanmamış bir cevhere, işletilebilir rezervi hakkında "devlet adına" değer biçebilecektir. O an için rezerv belli olsa bile, cevherin birim ederini hangi geçerli rayiç üzerinden hesaplayacaktır. İşletme öncesi harcamalar, tesis tasarımı, çevresel giderler vb. parametreler nasıl hesaplanacaktır. Dünya pazarlarındaki fiyat değişimleri nasıl değerlendirilecektir. Bu ve benzeri soruların yanıtlanması düşünülen çalışmanın sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.
İzinlerin alınamaması, ruhsat müracaatlarının Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından sonuçlandırılamaması, sektörde ciddi bir belirsizliğe neden olmuştur. Bu durum, gelirini madencilik sektöründe çalışarak edinen üyelerimizi de mağdur etmektedir. Bu nedenlerle, madencilik alanında yapılması planlanan çalışmaların sektör bileşenleriyle paylaşılması ve görüşlerinin alınması sorunların çözümünde önemli olacaktır.