"Özel sektör kur riski altında bu, Türkiye için büyük risk"

CHP İstanbul Milletvekili ve Meclis Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Müslim Sarı, özel sektörün kur riski altında olduğunu, önlem alınmazsa ciddi sıkıntılar yaşanacağını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Canan SAKARYA

 
ANKARA - CHP İstanbul Milletvekili Müslim Sarı, özel sektörün dış borcunun son 10 yılda 5 kat artarak 220 milyar dolara ulaştığına dikkat çekerek, bu durumun Türkiye için önemli bir risk alanı oluşturduğunu belirtti.  Sarı, şirket borçlarının izlenmesi ve kontrol edilmesinin önemine dikkat çekerek, Türkiye'nin önümüzdeki dönem yol haritasının bu riski bertaraf etmeye yönelik olması gerektiğini kaydetti. 
Geçtiğimiz hafta yapılan IMF-Dünya Bankası Yıllık Bahar Toplantılarını izleyen CHP'nin ekonomi kurmaylarından Müslim Sarı, ekonomide 2013 yılına dönük tespitlerde bulundu. Sarı, "Bu toplantılardan sonra uluslararası konjonktürü de dikkate alarak şunu görüyorum; Türkiye'nin 2013 büyümesi en iyi ihtimalle 2012'deki büyüme kadar olacak. Enflasyon, işsizlik ve büyüme hedefleri tutmayacak" dedi.  IMF-Dünya Bankası toplantılarındaki genel havanın "2013, 2012 yılından çok daha iyi bir yıl olmayacak" şeklinde olduğunu dile getiren Sarı, IMF World Economic Outlook Raporu'nun ekonomik riskler üzerine odaklanmış bir rapor olduğunu kaydetti. Dünya ekonomisinin, gelişme hızı açısından iyi yolda olan ülkeler, yolun başında olan ülkeler ve henüz yola dahi çıkamamış ülkeler olarak üçe ayrıldığını belirten Sarı, gelişmekte olan ekonomiler için iki büyük riske dikkat çekildiğini söyledi. 
 
Sıcak para risk biriktiriyor 
 
Bu risklerin Türkiye ile de yakından ilişkili olduğunu vurgulayan Sarı, "Risklerden birincisi iyileşen makro ekonomik dengeler nedeniyle bu ülkelere çok ciddi mali kaynaklar aktı ve akmaya devam ediyor, sıcak para ve sıcak para ile yapılan finansman bu ekonomilerde risk biriktiriyor, işler tersine dönerse buradaki yüksek büyümeler sert küçülmeleri peşi sıra getirebilir. Bu üstü kapalı olarak Türkiye'nin riski, özellikle not artışları ile birlikte çok ciddi bir finansman girişi var. IMF'in işaret ettiği bu risk Türkiye için çok daha gerçek. İkinci risk Türkiye'nin hiç konuşmadığı ve tartışmadığı ama Türkiye için önemli olan şirket borçları. IMF ve Dünya Bankası 'gelişmekte olan ülkelerde şirketler çok borçlandılar, şirketlerin  borçlarının izlenmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor' diyor. Son 5 yılda şirket borçları gelişmekte olan ülkelerde yüzde 50 artmış. Türkiye'de özel sektörün borçları 2002'de 43 milyar dolar iken şimdi 220 milyar dolar. IMF gelişmekte olan ülkelerde yüzde 50 artış için riskli diyor oysa Türkiye'de son 10 yılda 5 kat artmış. Şirket borçları üzerinden döviz pozisyon açıkları geliyor. Özel sektör firmaları kur riski altındalar bu Türkiye için büyük bir risk ve bunun için hiçbir adım atılmıyor. IMF, bu konuda mutlaka önlem alınması konusunda uyarıyor." 
 
Yüzde 3.4'lük büyüme hedefi gerçekçi değil 
 
ABD, İsveç, İsviçre gibi bazı gelişmiş ülkelerin iyi yolda olan ikinci grupta yer aldığını ancak ABD'nin orta ve uzun vadede kamu borçlarının milli gelire oranını aşağıya indirecek inandırıcı bir planı mutlaka açıklamak zorunda olduğunu kaydeden Sarı, hiçbir şekilde iyileşme belirtisi olmayan ülkeleri ise Japonya ve AB ülkelerinin oluşturduğunu belirtti. Sarı, AB'nin finansal yapılandırma sorununu çözmedikçe  krizden çıkamayacağını vurgulayarak, IMF'in 2013 yılı büyüme öngörülerini de değerlendirerek Türkiye için öngörülen yüzde 3.4'lük büyümenin gerçeği yansıtmadığını dile getirdi. Sarı, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye için 3.4 büyüme öngörülmüş. Dünyada hiç bir değişiklik yokken dünya konjonktürü buna uygun değilken ne olacak da Türkiye'nin büyümesi 2.2'den 3.4'e çıkacak. Türkiye'nin büyümesi en iyi ihtimalle 2012'deki büyüme kadar olacak. Uluslararası konjonktür ortada. Türkiye'nin yurtiçi talebi var, buradan bir büyüme gerçekleştirebilir şeklinde düşünülebilir ama bunun da iki koşul var. Birincisi gelirler artsın ki yurtiçi talep artsın, reel olarak gelir artmıyor. İkincisi, kredilerde yüzde 15 sınır var. Yirtiçi kredi hacminin yüzde 15 ile sınırlı olduğu, gelirler politikasında enfllasyon hedefinin olduğu yerde yurtiçi talep canlanmaz. Yurtiçi talebin canlanması konusunda bir işarette yok. Yüzde 4 büyümenin tutturulması bu konjonktürde imkansız. Türkiye'ye yüzde 4 büyüme düşmez. Düşük büyüme ise işsizlik demek. İşsizlikte bu yılı çift haneli rakamlarla tamamlayacağız. Cari işlemler açığı yani kırılganlık devam edecek. Yeni zamlar kapıda çünkü büyüme tutmayacağı için bütçe hedefleri tutmayacak bütçe hedefleri tutmayınca zam yapılacak. Enflasyon, işsizilik ve büyüme hedeflerinin tutmayacağı bir konjonktürdeyiz."