"Türk ve Rum halklarına destek veriyoruz"
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs konusunda ortak bir perspektife yaklaştıkça eminim bu, adaya da barışın gelmesini kolaylaştıracaktır” dedi
ATİNA - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos, Atina'da ikili ve heyetler arası görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Dışişleri Bakanlığında yapılan görüşmenin ardından basının karşısına geçen iki bakan, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve Türk-Yunan ilişkilerinde yeni bir sayfanın açıldığını belirtti.
Davutoğlu, başta Kıbrıs ve Türk-Yunan ilişkilerini ele aldıklarını ifade ederek, "Yunanistan'la son yıllardaki ilişkimizi her yerde ve her uluslararası zeminde örnek bir ilişki biçimi olarak takdim ediyorum" dedi.
Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK) toplantılarıyla ikili ilişkilerde ivme kazanıldığını söyleyen Davutoğlu, "87 yılda Türkiye ile Yunanistan arasında 35 anlaşma imzalanmıştı. Son 4 yılda YDİK toplantısında bu sayı 50'ye ulaştı. Bu da iki ülke yöneticileri vizyon sahibi olduklarında, ortak bir siyasi irade sergilediklerinde daha önceleri imkansız gibi görünen birçok hususun nasıl kolaylaştırılabileceğinin güzel bir işaretidir. Ve biz bu geleneği sürdüreceğiz. İki gün önce Sayın Başbakanımız, Samaras ile telefonda görüştü. YDİK toplantısının ilk hazırlıklarını bugün yaptık ama gelecek sene iki ülke siyasi takvimine bakarak seçimler sonrasında bunun gerçekleştirilmesine önem veriyoruz" diye konuştu.
"YDİK ilişkilere yeni bir boyut kazandırdı"
YDİK ile gelen bu yeni ivmenin, dış ticaret ve insani ilişkilere de yeni boyut kattığını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Dış ticaretimiz son 10 yıl içerisinde nerdeyse 8-9 misli arttı ve şu anda 5 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz 10 milyar dolar ve bunu gerçekleştirmek için daha çok işbirliği alanının değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'deki Yunan yatırımları 7 milyar dolara yaklaştı ve en güzel göstergelerden biri de takriben bir milyon Türk bu yıl Yunanistan'ı ziyaret etti."
Kıbrıs müzakereleri
Kıbrıs'ta son haftalarda yoğunlaşan bir müzakere ivmesi olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Türkiye ve Yunanistan olarak, yani garantör ülkeleri olarak da Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halklarının güven unsurları olan iki ülke olarak da bu sürece katkı verme iradesine sahibiz. Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs konusunda ortak bir perspektife yaklaştıkça eminim bu, adaya da barışın gelmesini kolaylaştıracaktır” dedi.
Türkiye ve Yunanistan olarak Doğu Akdeniz’de barış istediklerini söyleyen Davutoğlu, Doğu Akdeniz'deki barışın en önemli kilidinin Kıbrıs’ta barış olduğunu vurguladı. Davutoğlu, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesinin iki ülkeyi Avrupa kıtası içerisinde daha güçlü kılacağını belirterek, Ege konusunda sürdürülen istikşafi görüşmeler de dahil olmak üzere barış perspektifine sahip olduklarını ifade etti.
Davutoğlu şöyle konuştu:
“Kıbrıs’ta yürütülen müzakerelerde yerleşmiş parametreler çerçevesinde iki toplumlu, iki kurucu devlete dayalı bir barış içinde bir Kıbrıs inşası konusunda bundan sonraki çabalarımızı da sürdüreceğiz. “
"Yunanistan’ın AB dönem başkanlığı Türkiye için fırsat"
KKTC'yi yarın ziyaret edeceğini ifade eden Davutoğlu, barış sürecine katkıda bulunmak için istişareleri sürdürme kararı aldıklarını aktardı. Davutoğlu, Yunanistan'ın AB dönem başkanlığını Türkiye için bir fırsat olarak telakki ettiklerini belirterek, “Son dönemde AB-Türkiye ilişkilerinde bir ivme var. Bir fasıl açtık, tabiri caizse damarlarda bir yol açtık. Önümüzdeki hafta Ankara'da imzalayacağımız vize muafiyet mutabakatıyla geri kabul anlaşmasını da imzalayarak, Yunanistan'ın AB dönem başkanlığına böyle altın tepsi ile imkan sunarak, yeni bir dönem, ivme kazandıracak yeni bir çerçeve oluşuyor “ diye konuştu.
Davutoğlu, Yunanistan’ın AB dönem başkanlığında mümkün olan en fazla faslın açılması, vize müzakerelerinin bugünkü ivmeyle sürmesinin sadece iki ülkeye değil aynı zamanda AB'ye de büyük katkı sağlayacağını vurguladı.
“Kıbrıs sorunu süre tanımakla çözülemez”
Kıbrıs müzakerelerinde son birkaç haftadır üzerine yoğunlaşılan açıklama metni konusunda Türkiye’nin yapıcı katkı sağlamaya gayret ettiğine değinen Davutoğlu, KKTC tarafının da birçok konuda esneklik gösterdiğine işaret etti. Davutoğlu, müzakerelerde yeni tartışmalar oluşturmaya ihtiyaç olmadığını belirterek, var olan anlaşılmış zeminde hareket ederek bir an önce müzakerelere geçilmesi gerektiğini söyledi.
Davutoğlu şöyle devam etti:
“Ama artık Kıbrıs sorununun süre tanımakla çözülemeyeceğini herkes biliyor. Kıbrıs sorunu bundan sonra siyasi iradeyle çözülür. Her şey tartışıldı, ortak bir zemin var. Biz bu iradeyi görmek istiyoruz. Ve bunun için de ben dün BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'la görüştüm, ilgili taraflarla görüşüyoruz. Yunanistan'la çok yapıcı istişareler içerisindeyiz. Önemli olan burada artık bir çözüm noktasında güçlü ve sağlam bir irade sergilemektir. Eksik olan budur. Ortada güzel bir metin vardır. Bu metin üzerinden doğrudan müzakerelere geçmenin vakti gelmiştir."
[PAGE]
Davutoğlu, "Bu anlamda da evrensel hukuku uygulayageldik, uygulayagidiyoruz. Bunu uygularken bir taraftan eğer şu dile getiriliyorsa yani 'her Müslüman azınlığın kendi müftüsünü seçme hakkı vardır deniyorsa' bu bir karşılıklık ilişkisinden değil sadece evrensel bir prensibi hatırlatmak içindir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye'de nasıl Rum Ortodoks Patrikhanesi'nde bizim vatandaşlarımız olan ve yurt dışında da tabileri olan Rum Ortodoks dostlarımızın kendi patriklerini seçme hakkı, bunu kendi kurumları içinde seçme hakkı evrensel bir değer ise Yunanistan'daki veya başka bir yerdeki Müslümanların da kendi müftülerini seçme hakkı da evrensel bir değerdir. Bunu karşılıklık esası üzerinden düşünmüş olsaydık San Sinod meclisinde gerekli düzenlemeleri yapıp çok önemli bir talebi yerine getirip bunu yapmazdık. Karşılıklık esası gözetmedik. Yine eğer karşılıklık esası gözetilmiş olsaydı vakıflara bu mal transferi konusunda adım atılmasını beklerdik. Hayır geçmişte yapılan, hukuk olarak da doğru bulmadığımız adımları telafi edecek şekilde bugün Yunanistan'ın İstanbul başkonsolosluğunun içinde bulunduğu mülkü de Aya Yorgi vakfına iade ettik. Tüm bunları yaparken bir karşılık beklemedik. Tabii ki Yunanistan ve Türkiye ortak bir tarihi, ortak bir kimliği paylaşıyor. Birçok konuda içerde konuşurken bir tarihçi olarak dikkat ettim, biz Bizans ve Osmanlı geleneklerini birlikte miras edinmiş iki ülkeyiz. Bunlar bizim ortak miraslarımız. Birçok Osmanlı kurumu Bizans'tan etkilendiği gibi birçok Yunan ve Türk kurumu da Osmanlı'dan etkilenmiştir. Bu tarihi bir vakadır. Burada yapılması gereken bu kültürel ortak geçmişi bir karşıtlık meselesi olarak değil, aksine büyük bir ortak miras olarak değerlendirmek ve örnek bir tavır sergilemektir."
Bu tavır içinde Türkiye'nin hiçbir zaman terk etmeyeceği prensibin, kendi vatandaşlarına hangi etnik ve mezhebi kökenden olursa olsun bütün özgürlük alanlarını genişletmek olduğunu belirten Davutoğlu, "Bunu yapıyoruz, dünya buna şahittir, Avrupa Birliği raporları buna şahittir" dedi.
Ortak kültürel mirası her zaman korumanın ve dini konular söz konusu olduğunda kurumlara saygıyı ele almanın gerekliliğine de işaret eden Davutoğlu, bazı karşılıklı açıklama ve uygulamaların doğurduğu tartışmaların bilindiğini, dini kurumlara saygı söz konusu olduğunda Selanik'teki İmaret Camisi'nde dini mekanlara yakışmayacak şekilde erotik sergi açılmasının veya daha önce Selanik'te uzun yıllar önce şimdi durdurulan pornografik film oynatılmasının da Türk kamuoyunu rahatsız ettiğini vurguladı.
Türkiye'de her zaman 500 yıllık gelenek içerisinde bütün kiliselerin, ortak camilerin, sinagogların aynı ölçüde saygı gördüğüne dikkati çeken Davutoğlu, bundan sonra da bu ibadethanelerin saygı görmeye devam edeceğini kaydetti.
Davutoğlu, bu konuda Yunanistan hükümetiyle çok yakın temasın olduğunu, bazı rahatsız verici hususların iki ülke arasında aktarıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bazı camilerdeki bu dini mekanlara uygun olmayan uygulamalar konusunda sıkıntılarımızı dile getirdiğimizde son derece olumlu tepkiler aldık ve gerekli adımları karşılıklı olarak atıyoruz. Hiç merak etmeyin. Türkiye’de de Yunanistan’da da tüm bu konuları açık yüreklilikle konuşabilecek hükümetler var ve biz her zaman bu kültürel mirası koruduk ve o mirasın bugüne kadar intikalinde Ayasofya'yı, 1600 yılında Mimar Sinan'ın yaptığı ekleme ve korunması da dahil olmak üzere nasıl koruduğumuzu nasıl gözümüzün bebeği gibi bu mirasa sahip çıktığımız herkes bilir. Bu çerçevede atılan adımların dini özgürlükler ve dini mekanlara saygı ölçüsünde değerlendirilmesi büyük önem taşır."
"Atina hayranıyım"
Doktora çalışmalarını Yunan felsefesi ve Atina üzerine yapmış akademisyen olarak bir Atina hayranı olduğunu söyleyen Davutoğlu, Atina’daki köklü medeniyet birikiminin hem iyi bir izleyicisi hem de hayranı olarak her Atina’ya gelişinde o köklü medeniyet izlerini görmekten büyük mutluluk duyduğunu vurguladı.
Aslında şehirlerin ne kadar köklü bir geçmişe sahip olduklarının şehir siluetine yansıyan farklı siluetlerle ortaya çıktığını ifade eden Davutoğlu, "Belki medeniyet bakımından en zayıf şehirler tek tip olan şehirlerdir. Tek tip mabedi, tek tip kültürel kimliği olan şehirlerdir. Oysa köklü geçmişe sahip olan şehirlerin hepsinde camiler, kiliseler, sinagoglar, farklı dini etnik unsurlar kozmopolit bir şekilde yaşarlar. Bu Atina için bir zenginliktir" diye konuştu.
Davutoğlu, "Bizim İstanbul’da en gurur duyduğumuz şey belli sokaklara gittiğinizde caminin, kilisenin ve sinagogun yan yana olmasıdır. Türkiye’de de bu ihtiyacı hisseden Hristiyan veya Musevi kalmadı. Ama o mimarinin orada duruyor olması, çan kulesinin cami minaresinin yan yana olması başlı başına bir onur veriyor. Bu nedenle bunları açık tutmak hem ibadet etme özgürlüğünü sağlamak adına önemlidir hem de o şehrin ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğunu görmek bakımından önemlidir" dedi.
"Fethiye Camisi'nin restorasyonu her şeyden önce Atina'ya katkıdır"
İlk defa Atina'ya 2001 yılında geldiğinde Atina sokaklarını ve Akropolis'i büyük bir hayranlıkla gezdiğini ancak tesadüfen yolunun düştüğü Fethiye Camisi’nin yıkılmak üzere olduğunu görünce içini hüzün kapladığını belirten Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yıkılmak üzereydi, içinden otlar çıkmış, önünde bir restoran vardır. Akropolis'i ne kadar hayranlıkla seyretmişsem Fethiye Camisi'ni bir o kadar hüzünlü seyretmiştim. Atina'ya çok kültürlülük yakışır. Atina'ya ne kadar çok farklı dinden kişiler gelirse kendisine ait mekanları görmüş olmak, dolayısıyla Atina'nın o köklü geçmişini hatırlamak yakışır. O nedenle Yunanistan hükümetinin Fethiye Camisi restorasyonu konusunda aldığı karar her şeyden önce Atina'ya büyük katkıdır. Yunanistan hükümetinin bu konuda ne kadar hoş ve açık görüşlü olduğunu ortaya koyan bir katkıdır."
Atina'ya cami yapılmasıyla ilgili Davutoğlu, "Zaten şu anda öylesine küreselleşen bir dünya içindeyiz ki hiçbir şehir tek dinli değil. Aslında her şehirde her dini topluluk var ve o toplulukların dini ihtiyacını karşılamak da modern, çağdaş, evrensel devletin bir görevidir. O bakımdan son dönemde Yunanistan hükümetinin Sayın Samaras'ın Sayın Venizelos'un attığı adımları hem takdir ediyoruz hem de bu konuda Türkiye olarak birlikte ne yapabileceksek güzel örnekler teşkil etmek adına işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum" diye konuştu.