Sayıştay'ın bağımsızlığı zedelenmesin

'Bütçe Hakkı'nın parlamentoların temelini oluşturduğuna dikkat çeken Sayıştay Denetçileri, 18 Nisan'da TBMM'ye sunulan, Sayıştay' yeniden biçimlendirecek kanun teklifinin Meclis'i yürütmenin kontrolüne terk edeceğini ileri sürüyor ve denetçilik mesleğini

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Canan SAKARYA
Özüm ÖRS

ANKARA - AKP Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz tarafından 18 Nisan'da TBMM'ye sunulan 'Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi' hızla sevk edildiği Plan ve Bütçe Komisyonu'nun görüşme gündeminde bekletiliyor. Teklifin genel gerekçesinde, öngörülen düzenlemelerin Sayıştay'ın TBMM adına yürüttüğü denetim görevini daha etkin yerine getirmesini amaçladığı belirtiliyor.
Bu çerçevede; kurumun denetim yargı ve idari mekanizmaları yeniden yapılandırılıyor. AKP'li Poyraz'ın teklifinin ardından, CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin imzasını taşıyan 'Sayıştay Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi' de TBMM Başkanlığı'nca 29 Nisan'da Plan ve Bütçe Komisyonu'na sevk edilerek gündem kaydına girdi. AKP'nin teklifi, TBMM Başkanlığı'na sunulduğu hızla komisyon gündemine alınmasına rağmen, görüşmeler kamu denetim çevrelerinden gelen eleştiri ve tepkiler üzerine, "soğumaya" alındı. Bu teklif müzakereye açılırsa, CHP'li Hamzaçebi'nin teklifiyle birleştirilme olasılığı bulunuyor. AKP teklifi, başta Sayıştay denetçileri ve ilgilileri olmak üzere denetim uzmanları çevresinde ve basında yoğun eleştiri ve tepkilere yol açtı. Eleştiriler, öngörülen düzenlemelerin Sayıştay'ın bağımsızlığını kaldıracağı; genel raporlama sistemini sınırlandıracağı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bütçe hakkını engelleyeceği, kamunun hesap verme sorumluluğunu ve saydamlığı ortadan kaldıracağı noktasına odaklandı. Ayrıca, temel raporların dışında, TBMM'den gelecek denetim taleplerinin karşılanamayacağı, Sayıştay üyelerinin meslek dışından seçilmesini sağlayacağı gibi eleştiriler sıralandı.
AKP'nin teklifi TBMM'nin bütçe hakkını nasıl etkiliyor? Meclis'in temel varlık nedenini oluşturan bu hakkın ortadan kaldırılması veya sınırlandırılması 'anayasal düzen' bakımından mümkün mü? Sayıştay, başta merkezi yönetim bütçesi olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının harcama ve uygulamalarını denetleyen mali yargı kurumu olarak işlevlerini yerine getirirken ne gibi sorunlar yaşıyor?
DÜNYA Mikro Politika, her iki kanun teklifiyle ilgili olarak TBMM'de ilgili milletvekillerinin,
"sahada" ise Sayıştay denetçilerinin görüşlerine başvurdu. Değerlendirmelere göre, iktidar da muhalefet de, denetçiler de Meclis'in bütçe hakkını, Sayıştay'ın bağımsızlık ve tarafsızlığını savunuyor; ama, nedense anlaşamıyor!

Kurumun tarafsızlığı sağlanamadı

Mehmet AKİF HAMZAÇEBİ

CHP İstanbul Milletvekili (TBMM Grup Başkanvekili)

Hamzaçebi'nin TBMM'ye sunduğu Sayıştay Kanunu  Teklifinin  gerekçesi: Parlementolar, savurgan ve keyfi harcamalarda bulunan yürütme organına karşı halkın temsilcileri olarak doğmuş ve bu işlevini kabul ettirerek var olabilmişlerdir. Vergilerin nasıl toplandığı ile nerelere, nasıl harcandığını denetleme hakkı, demokratik yönetimlerin temel taşlarından biridir. Tüm demokrasilerde olduğu gibi, Türkiye'de de bu denetimin yurttaşlar adına onlar tarafından seçilmiş parl‚mento üyeleri tarafından gerçekleştirilmesi gerekir. 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, TBMM'nin 'bütçe hakkı'nın gereği olan denetim yetkisinin kullanılmasına denetim veri ve bulgusu üretmek ve Sayıştay'ın anayasal görevlerini daha iyi yapmasına olanak sağlamak amacıyla yürürlüğe konulmasına rağmen; Sayıştay'ın 1996 yılından bu yana INTOSAI Denetim Standartlarına göre yürüttüğü performans denetimi yetkisi, performans ölçümüne indirgenerek elinden alınmış, denetim metodolojisinde meydana gelen çağdaş gelişmeler Sayıştay denetimine geçirilememiş, denetçinin ve Sayıştay'ın tarafsızlığı ve  bağımsızlığına güvence oluşturacak mekanizmalar kurulamamış, Sayıştay denetçiliğine girişte bilgi ve beceri yerinehiçbir nesnelliği olmayan , kayırmacılığa açık mül‚kat sistemi geliştirilmiş; Sayıştay Genel Kurulu'nun kurumsal yetkileri alt kurullara devredilerek, Sayıştay siyasi tartışmaların içine çekilmiştir. Öte yandan, 6353 sayılı Kanunun 45 inci maddesiyle, 6085 sayılı kanunun 35 inci maddesine eklenen 2 numaralı fıkradaki bir çok kuralı, Anayasa Mahkemesi 27 Aralık 2012 tarihli kararı ile iptal etmiştir. Bu bağlamda, 6085 sayılı kanunda Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı doğrultusunda değişiklik yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Lütfi ELVAN
AKP Karaman Milletvekili (TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı)

[PAGE]

 

Lütfi ELVAN
AKP Karaman Milletvekili (TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı)

Yasa teklifi ile ilgili olarak muhalefet partileri tarafından kamu kurum ve kuruluşlarının denetimden kaçırılmak istendiğine ilişkin açıklamalar yapılıyor; bu kesinlikle doğru değil. Biz denetimin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini, sağlıklı şekilde Meclisin değerlendirebileceği bir yapıda olmasını istiyoruz. Denetim raporlarını dikkate aldığınızda, 200 ün üzerinden kurum var. Her bir kurumun 300 sayfalık rapor sunması, ortalama 60 bin sayfanın üzerinde rapor demek. Bu raporların bir bütün olarak Mecliste değerlendirilmesi neredeyse imk‚nsız; dolayısıyla bir filtre sistemi oluşturulması l‚zım. Benim düşüncem bu. Ancak Sayıştay'ın da aksayan yönleri var, bunların giderilmesi gerekiyor. 6, 7 yıl süren davalar var; bu süreler çok uzun, mutlaka daha kısa sürede
sonuçlandırılması gerekiyor ki bürokrat kendi çalışmalarını daha sağlıklı bir şekilde yürütsün. Davası süren bir bürokratın kamuda verimli çalışmasını veya iş yapmasını bekleyemezsin. Elbet, yanlış bir iş yaptıysa cezasını çekmeli, bu ayrı bir konu; ama herhangi bir şekilde kamu zararı tespit edilip, daha sonra zarar oluşmadığı ortaya çıktığı anda, 6, 7 yıl bu bürokratı suç işlemiş gibi mahk˚m ediyorsunuz. Bu, doğru bir yaklaşım değil. Yine, elimde sağlıklı bir veri yok; ama süren davaların önemli bir kısmının beraatle sonuçlandığı ifade ediliyor. Genel hatlarıyla ifade etmek istersem, kesinlikle denetimden kaçmak diye bir yaklaşım söz konusu olamaz. Bil‚kis, sistemin daha iyi iyileşmesine ne şekilde katkı sağlayabiliriz, bunun arayışı içindeyiz.

Teklif, Meclis'i yürütmenin kontrolüne terkediyor, temel sorunlar çözülmeli

Şeref EFE
Sayıştay Denetçileri Derneği (SAYDER) Başkanı

Bütçe hakkı parlamentoların temelini oluşturur. Türkiye'de Meclis'in bütçe hakkının güçlendirilmesi yönündeki çalışmalar sonucunda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu ile denetimin kapsamı genişletildi; hesap verme sorumluluğu ve şeffaflığı artıracak düzenlemeler yapıldı. Bu çerçevede, kamu kurumlarının  stratejik hedef ve performans göstergeleri belirleyerek  faaliyetlerini bu doğrultuda yürütmeleri, faaliyetlerini Meclis'e raporlamaları; Sayıştay'ın da tarafsız ve bağımsız düzenlilik ve performans denetimi yoluyla kamu kurumlarının mali bilgilerinin ve performans bilgilerinin doğruluğunu Meclis'e raporlaması öngörüldü. Gündemdeki teklif, denetim raporlarının Meclis'e gelmemesine, yasama organının sağlıklı bilgi edinmemesine yol açıyor; Meclis'i yürütmenin kontrolüne terk ediyor.

Tarafsızlık tartışılır

Diğer yandan, Meclis'e gelecek 4 genel raporu kararlaştıracak merci olan Rapor Değerlendirme Kurulu'nun (RDK) üyeleri ve fonksiyonu değiştirilerek yine yürütmenin kontrolü artırılıyor. Mevcut durumda RDK üyeleri Sayıştay üyeleri arasından seçilmekte iken teklifle idarede görev yapan yönetici ve denetim elemanları arasından 5 yıl için seçilmesi öngörülüyor. Yürütmenin, Sayıştay raporları üzerindeki kontrolünü artırmaya yönelik düzenlemelerin diğer unsuru, denetçilerin atanma usulünde yapılan değişiklik. Bu durumun, denetçilik mesleğini zayıflatacağı, bağımsızlık ve tarafsızlık niteliğini zedeleyeceği, tartışılır hale getireceği düşünülmektedir.

Ciddi arızalar var

[PAGE]

 

Ciddi arızalar var

Sayıştay'ın bazı temel sorunları var. Bu sorunların çözülmesi gerekiyor. Yargı ve denetim fonksiyonları ne yazık ki birbiriyle çatışır vaziyette düzenlenmiş. Bu durum her iki fonksiyonda ciddi arızalara sebebiyet veriyor. Yüksek yargıçlardan kurulu Sayıştay daireleri ilk elde alt düzeydeki memurların küçük rakamlı hatalarını yargılıyor. Bunun yersizliği ve yanlışlığı ortada. Öyle ki, bu dairelerin kararından sonra, bir de çok sayıda yüksek yargıçtan oluşan Temyiz Kurulu'nda temyiz edilerek kesinleşen kararlar üzerine ilgililer 3 kişilik yargıç heyetinden oluşan bir idare mahkemesine başvurarak Sayıştay'ın kararını geçersiz hale getirebiliyorlar.

Tam bir ihsas-ı rey durumu

Tespit edilen konuların bir yandan yargıya taşınırken diğer yandan Meclis'e gönderilmesi çok ciddi sorunlara yol açıyor: Denetim raporu Meclis'e gönderilmeden önce yargılama dairesinden görüş alınması öngörülmüş. Oysa, aynı raporda yer alan bulgular, yargılanmak üzere daha sonra yine bu daireye gelecek. Dolayısıyla tam bir ihsas-ı rey durumu söz konusu.

İyileştirmeye odaklanılmalı

Denetimin, hataları düzeltmeye ve uygulamaları iyileştirmeye odaklanması gerekir. Oysa, yargılama, sorumlu kamu görevlilerini savunma yapmaya, hatalı görülen uygulamaları savunmaya itiyor. Çünkü, yapılan düzeltmeler sorumlu aleyhine delil olarak yorumlanıyor. Bu durum denetim raporlarında ihtilafları artırıyor ve düzeltilmesi mümkün çok sayıda hatanın gereksiz yere Meclis'e raporlanmasına yol açıyor. Yargılanan konuların Meclis'e raporlanmasıayrı bir muamma: Meclis yargıda derdest o an bir konu hakkında ne diyebilir ki? Bu konuların Meclis'te görüşülmemesi gerekir. Denetim ve raporlama ise yargı gölgesi olmaksızın tamamen hata ve eksiklikleri düzelttirerek kamu hizmetlerinin iyileştirilmesine, hesap ve tabloların düzgün ve gerçekçi olarak yayınlanmasını sağlamaya odaklanmalı. Sistemi bu yönde işletmek için şu kuralı hayata geçirecek bazı değişiklikler gerekiyor: Denetimde tespit edilen hatalar düzeltilmezse kurumsal sorumluluk olarak Meclis'e raporlanır, yine düzeltilmezse kişisel sorumluluk olarak Sayıştay yargısına gider.

'Denetçilerin bulgu ve tespitlerine müdahale edilemeyecek'

Mehmet Akif Hamzaçebi'nin sunduğu teklife göre denetçi ve denetim ekibinin tespit ve bulgularına müdahale edilemeyecek. Denetim grup başkanları farklı düşüncedeyseler, denetim raporlarında bu görüşlerini belirtecekler. Hamzaçebi'nin teklifinde şunlar yer alıyor:
Sayıştay, kamu idarelerinin ve denetimine tabi diğer kuruluşların hesap ve işlemleriyle  faaliyetlerini denetleyecek. Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerinin, giderlerinin, mal ve kıymetlerinin mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirilmesi, alınması, harcanması, verilmesi, saklanması ya da idare edilmesinde görevli olan sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlayacak. Sayıştay, raporlarını ve genel uygunluk bildirimini TBMM'ye sunacak. Sayıştay, kuruluşuna dahil yargı ve karar organları daireler ile Genel Kurul, Temyiz Kurulu, Daireler Kurulu, Başkanlar Kurulu, Denetim Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu, Meslek Mensupları Yükseltme ve Disiplin Kurulu'ndan oluşacak.

12 yıllığına seçilecek

Sayıştay Başkanlığı için; Sayıştay, Danıştay ve Yargıtay üyeliği, müsteşarlık, müsteşar yardımcılığı, başbakanlık ve bakanlıklar ile bağlı kuruluşların genel müdürlük, başkanlık, rektörlük veya dekanlık, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı, Hazine Kontrolörleri Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulunma şartı da aranacak.

Sayıştay üyelerinin üçte ikisi meslek mensuplarından, üçte biri diğer adaylar meslek kontenjanından olmak üzere 12 yıllığına seçilecek. Sayıştay Başkanlığı, boşalan üyelik sayısının 6 yı bulduğu tarihten itibaren 7 gün içinde Resmi Gazete ve diğer basın yayın organları aracılığıyla seçim duyurusu yapacak. Başvurular Sayıştay'a yapılacak ve başvuru dilekçesinde hangi siyasi parti kontenjanından aday olunduğu belirtilecek.
Üye adaylığı için başvuru süresi, ilk duyuru tarihinden itibaren 30 gün olacak. Sayıştay üyelerinin yüzde 50'si iktidar partisi ve parti gruplarına, yüzde 50'si muhalefet partisi ve parti gruplarına, siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında kontenjan olarak ayrılacak. Diğer adaylar meslek grubu kontenjanı iktidar partisi veya partilerinden üye sayısı fazla olan tarafından kullanılacak. Plan ve Bütçe Komisyonu salt çoğunluk ile toplanacak. Gizli oyla yapılan aday seçiminde siyasi parti grupları, gruplarına ayrılan kontenjanın iki katı aday belirleyecek. Sayıştay üyeleri bu adaylar arasından her siyasi parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak ve siyasi parti ve diğer adaylar meslek grubu kontenjanlarına uyulmak suretiyle TBMM Genel Kurulu'nca gizli oyla seçilecek. Siyasi parti gruplarında, TBMM'de yapılacak seçimlerde kime oy kullanılacağına dair görüşme yapılamayacak ve karar alınamayacak.
Sayıştay savcıları için bazı 4 yıllık yüksekokul ve üniversitelerdeki bölümleri bitirmiş olmak ve yüksek öğrenimden sonra mali, iktisadi, hukuki konularla ilgili kamu hizmetinde en az 16 yıl çalışmışlık şartı aranacak.