Tarımda fiyat oluşumunun ekonomi politiği ve fındık

Prof. Dr. Havva TUNC / İÜ. İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Ü[email protected]

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Tarımsal fiyatlar sanayi kesimindeki fiyatlardan farklı bir yapı göstermektedir. Sanayide marjinal maliyet ve marjinal gelir eşitliği ile belirlenen fiyat ve üretim düzeyi, tarım sektöründe tam olarak geçerli olmayıp farklılık arz eder. Tarımda piyasa ekonomisi yerine geçimlik ekonominin geçerli olduğu özel durumlarda fark daha artar. "Tarımda fiyat oluşumun ekonomi politiği ve fındık" konulu bu çalışmada, kuramsal olarak, tarımda fiyatın nasıl belirlendiği açıklandı. Tarımsal ürünler tam rekabete yakın piyasalarda (serbest piyasa ekonomisi) satılmalarına karşılık üretimin temel girdileri monopol piyasalardan sağlanması sektörün çift taraflı sömürüye açık olduğu anlamına geldiğinden sektörde izlenmesi gereken politikalar, fındık ürünü eşliğinde analiz edilmeye çalışıldı.

Piyasada fiyatın oluşumu

Tarımsal ürünün arzı, talebi ve pazarlanması sanayi ürününe göre farklı bir yapı gösterir. Genellikle sanayi malının fiyatı maliyetlerin itişi ile yukardan aşağıya bir baskı ile belirlenirken tarımsal malın fiyatı aşağıdan yukarıya doğru, tüketici piyasasından başlamak üzere perakendeci toptancı ve aracı kanalı ile tarım üreticisi için veri olarak oluşur. Başka bir deyişle, tarımsal ürün fiyatı oluşurken üreticilerin ve dolayısıyla maliyetlerin rolü genellikle kısıtlıdır. Çünkü bir döneme ait herhangi bir ürünün fiyatı o dönemin maliyeti değil o ürünün toplam arzı belirler.

Tarım ürün fiyatının önemli özelliklerinden biri de konjonktürel dalgalanmalara karşı duyarlı olmasıdır. Konjonktürün yüksek olduğu dönemde tarım ürününün fiyatı daha erken daha şiddetli yükselmektedir. Buna karşılık konjonktürün düşük olduğu dönemlerde ise en erken düşmektedir. Özellikle konjonktürün alçalma safhası tarım ürünü üreticisinin olumsuz yönden fazlaca etkilendiği dönemdir.

Tarım ürün arzı, kısa dönemde hemen hemen hiç değiştirilemez. Diğer bir deyişle kısa dönem tarım ürününün arz elastikiyeti yaklaşık sıfıra eşittir. Tarım ürünü talebi ise gerek gıda maddeleri gerekse tarımsal hammaddeler için düşük bir elastikiliğe sahiptir.

Tarım ürününün bir kısmı yıllıktır ve bekletilebilir, stok edilebilir niteliktedir. Ürün yılın bir mevsiminde elde edilir. Ertesi yılın aynı dönemine kadar piyasaya arz, eldeki stoktan yapılır. O zaman elde edilen ürün, stok hareketleri + ithalat-ihracat toplamından ibarettir.

Bilindiği üzere arz eğrisi sol aşağıdan sağ yukarı doğru çıkan pozitif eğimli bir doğrudur. Ama ürün elde edildikten sonra arz eğrisi yatay eksene dik bir doğru olarak gösterilir. Bunun anlamı ürün miktarı belirlenmiş değişmez demektir. Ürünün bol olduğu dönemlerde arz eğrisi sağa kıt olduğu dönemde sola dikey hareket eder. Yıl boyunca kullanım oranında stok azalır. Yeni ürünün elde edildiği dönemde ertesi yıla devredilecek stok dışında, eski yılın ürünü tüketilmiş olur. Tarım ürünlerinin bir kısmı çabuk bozulur, bekletilemez. Üretildiği dönemde birkaç gün veya birkaç hafta içinde tüketilir satılır (taze sebze veya meyve gibi). Mevcut ürün piyasa döneminde serbest pazar koşullarına göre talebe uyum gösterecek fiyattan satılacaktır, satılamayan ziyan olacaktır ya da işlem görerek nitelik değişimine uğrayacaktır(konserve, toz, kurutma, kavurma, fırınlama gibi işlem sonucu tarım ürünü olmaktan çıkıp sanayi ürününe dönüşecektir).


Serbest piyasa ekonomisi koşullarının mevcut olduğu bir piyasanın varlığı varsayımı altında, tarım ürününün fiyatının oluşumu diğer mal ve hizmetlerin fiyatının belirlenmesinden farklıdır. Diğer bir deyişle, ürün elde edildikten sonra o yılın fiyatı, var olan ürün miktarı (arz + stok) ve talep ve/veya talep tahminleri tarafından belirlenir. Ürün ne kadar çabuk bozuluyorsa, üreticinin seçenekleri ne kadar az ise arz eğrisinin yatay eksene dik bir doğru olma olasılığı o kadar fazladır ve talep eğrisinin fiyatı oluşturmakta etkisi o kadar fazladır. Diğer bir deyişle oluşan fiyat hem ürünün elde edilme maliyeti ile hem de ürünün piyasaya arz edilen miktarı ile ilişkili değildir. Mevcut ürün miktarını talebe eşit kılacak herhangi bir fiyat ürünün fiyatı olarak piyasada olaşacaktır. Ancak, bu dönemde bu şekilde oluşan fiyat gelecek yılın arz edilecek miktarı (ekim-bakım-üretim anlamında) üzerinde belirleyici olacaktır. Bu oluşan fiyat ürünü elde tutmanın maliyetine göre mevsimlik farklılık gösterir. Oluşan bu fiyat değişemez olmayıp hava koşullarındaki değişmenin yaratacağı etkinin olumlu ya da olumsuzluk özelliklerine göre artma ya da azalma eğilimi içinde olabileceği de unutulmaması gereken tarıma has, özel bir durumdur.


Ürün elde edildikten sonra üreticilerin ürünü arz edip etmeme veya ürünün ne miktarda arz edeceği hususunda elinde seçenekleri olabileceği gibi olmayabilir de.Bu durum üreticinin gelir düzeyi ve gelişmişliği ile ilintilidir.
 

Fiyatın ekonomi politiği
 

Olağanüstü hava koşullarında, tarımsal fiyatların belirlenmesinde piyasa dinamiklerinin zamansal gecikmeli etkisi ile birlilikte dalgalanma kaçınılmaz olur. Tarım dışı sektörde her türlü faaliyeti belirleyen denge durumu, karın maksimizasyonu gibi faktörler tarımda geçerli olup önemi yoktur.
Tarımsal üretim hava koşullarının doğrudan etkisi altında olduğundan tarımda korumacı ve destekleyici politikalar uygulanmalıdır. Tam tersine sektör piyasa koşullarına terk edilirse, özellikle olağanüstü hava koşularında, gerek üreticiler gerekse tüketiciler olumsuz etkilenir.
Olağanüstü hava koşuları mevcudiyetinde tarımda izlenecek veya izlenmekte olan serbest piyasa koşulları, uzun dönemde tarımsal ürün arzında dışa bağımlılığa yol açar. Hammadde ve temel girdi sağlayan bir sektör olarak sanayi sektörünü olumsuz etkiler. Diğer bir deyişle temel girdi bağlamında, dışa bağımlı bir sanayi sektörünün büyümesi, makro anlamda, kalkınmanın gerçekleşememesi demektir.
Üretici için tarımsal ürünün gerçek değerini bulabilmesi, serbest piyasa koşulları içinde mümkün değildir. Yani, üretici, geçerli piyasa fiyatından gerek ulusal gerekse uluslararası piyasada malını satarak karını maksimize edemez. Üretici tarımsal ürünün değerini bulabilmesi ya devletin doğrudan sektörü koruyucu-müdahale edici politikalar izlemesi ya da üreticilerin birlik ya da kooperatif eşliğinde örgütlenmeleri ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, fındık, tütün, şeker pancarı, pamuk gibi tarımsal ürünler için kooperatifleşme ve örgütlenme tarımda büyüme ve gelişmenin sağlanabilmesi için gerekli ve zorunludur.

Türk tarımında, fındıkta durum nedir?

Tarım ürünlerinin yapısal özellikleri ve Türk tarım sektöründe izlenen politikalar nedeniyle,"Türk üreticisinin yetiştirdiği ürününü, gerçek değerinden daha düşük fiyatta ve zamanından önce satmasına, suiistimal edilmesine ve/veya zarar etmesine engel olmak amacıyla, Türk tarımında yasal düzenlemeler" yapılmıştır."Tarım Satış Kooperatifleri" bu düzenlemelerden biridir. Fındık üretimi, Karadeniz Bölgesi'nin tamamında, Marmara Bölgesi'nin bir kısmında piyasa için, bazı bölgelerimizde de geçimlik amaçla yapılmaktadır. Türkiye toplam dünya fındık talebinin yaklaşık %80'ini karşılamaktadır. Türk tarımında, fındık üretiminde 8 milyon kişi çalışmaktadır. Türkiye ekonomisi yıllık fındık ihracatından yaklaşık 2-2.5 milyar dolar gelir elde etmektedir. Fındık üretiminde %8 arz fazlası bulunmaktadır. Buna rağmen Türkiye uluslararası fındık fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmayıp, fındığın birim fiyatı Hamburg Borsası'nda (Türkiye'nin dışında) belirlenmektedir. Toplam fındık ihracatının %70'i, Avrupa çikolata-şekerleme-bisküvi sanayinin temel hammaddesi olarak Türkiye tarafından karşılanmaktadır.

Fındık ürünü için Tarım Satış Kooperatifi nitelikli kuruluş Fiskobirlik'tir. Fiskobirlik, belirlenen taban fiyattan üreticiden satın aldığı fındığı, uygun fiyat ve koşullarda piyasaya satmaktaydı. 2003 yılından itibaren tarımda yeniden yapılanma sonucu "Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri" özerkleştirildi. "Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri" piyasa koşullarına uyması, kaynaklarını daha rasyonel kullanması, özel bir ticari işletme gibi faaliyetini sürdürmesi için yeniden yapılanması sağlandı. Olağanüstü durumlarda kooperatif ve birliklerin "Devlet Fiyat ve İstikrar Fonu'ndan" kredi alabilmelerine imkân verecek düzenlemeler yanı sıra 2012 yılından itibaren geçerli olmak üzere fındıkta taban fiyat uygulamasına son verilerek fındık fiyatının piyasa içi dinamikler tarafından belirleneceği açıklandı. Ancak, fındık taban fiyatının devlet tarafından belirlenmeyeceği kararına üreticiden gelen tepkiler ve sosyal huzursuzluk, daha da önemlisi gelecek yılın seçim yılı olması nedeniyle devlet, taban fiyat uygulamasını kaldırmaktan vazgeçti.

Fındık üreticisi bir taraftan siyasetçilerin fındık taban fiyat uygulamasını bir politika aracı olarak kullanmasından diğer taraftan kendi aralarında "Üretici Kooperatifi" şeklinde örgütlenemediklerinden çift taraflı sömürüye açıktır. Bunun yanı sıra, fındık arzının bol (az) olduğu dönemde fiyat maliyetin altın (üstünde) oluşacaktır. Diğer bir deyişle devlet, taban fiyatı belirlemediği sürece, fındığın birim fiyatı serbest piyasa koşullarında oluşacaktır.

Sonuç olarak, pamuktan fındığa, fındıktan çaya kadar tarım ürünlerinin hemen hemen hepsinde, taze sebze ve meyve dahil, iç piyasa üretimi dış dünyanın rekabetine açılırsa, tarımsal ürünlerin rekabet edilebilirliğini sağlayacak destek ve koruma sağlanamaz ve sektör piyasa içi dinamiklere terk edilirse, tarımda gelir ve üretim kaybı yaşanır.

Fındıkta bu yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak için yapılması gerekenler
1. Hükümet ya da tarımdan sorumlu bakanlık taban fiyat açıklamasını sürdürmeli,
2. Belirlenen fiyattan ürünün alınacağı üreticiye açıklanmalı,
3. Fiskobirlik'i fındık üreticilerin haklarını koruyacak şekilde yapılanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı,
4. Fiskobirlik'in işleyişini rasyonelize edecek yönetim ve denetim mekanizması kurulmalıdır. Bu tür yapılanma kısa dönemde üreticileri rahatlatacak uzun dönmede ise sektörü rasyonelize edecektir.
5. Fındık üretiminde üretim planlaması yapılmalı, olması gereken arz fazlası tespit edilmeli ve daha fazla olması olası arz fazlasını elimine edecek yapısal ve sosyal politikaların uygulamasına acilen geçilmelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde her hasat sonunda aynı öykülerin yaşanması kaçınılmazdır. Daha da önemlisi uluslararası fındık ticaretinde kazanılan avantaj uzun dönemde kaybolabilir. Kaybolmasa bile gelişmişlik seviyesinde sıçrama yapabilme şansı yok olabilir.

Bu konularda ilginizi çekebilir