Teknoloji düzeyine göre Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücü
B. Ali EŞİYOKTürkiye Kalkınma Bankası / Uzman İktisatçı
Ülkeler arasındaki dış ticaretin teknolojik düzeyine göre sınıflandırılarak çözümlenmesi, dış ticaretin yapısal özellikleri hakkında önemli bulgular içereceğinden son derece önemlidir. Başka bir ifadeyle, herhangi bir kavramsallaştırmaya dayanmadan, yalın sektörlere dayalı bir analiz dış ticaretin yapısal özelliklerini ortaya koymadığı ölçüde politika çıkarımları konusunda da önemli sakıncalar içerebilmektedir. Bu bağlamda bu yazının konusunu teknoloji düzeyine göre Türkiye ile AB arasındaki dış ticaretin yapısı oluşturmakta, Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücünün ve dış ticaret dengesinin çözümlenmesi hedeflenmektedir.
Türkiye-AB dış ticaret dengesi
Teknolojik düzeyine göre Türkiye ile AB arasında dış ticaret dengesini gösteren tablo 1 incelendiğinde, Türkiye’nin AB karşısında sadece düşük teknoloji içerikli sektör kategorisinde dış ticaret fazlası verdiği (net ihracatçı olduğu), “yüksek”, “düşük-orta” ve “orta-yüksek” teknoloji kategorilerinde ise dış ticaret açıkları verdiği (net ithalatçı olduğu) görülmektedir. Türkiye 2008 yılında AB-27 karşısında düşük teknoloji içerikli sektör kategorisinde 13.2 milyar net ihracatçı (dış ticaret fazlası verirken) iken, 2012 yılına gelindiğinde net ihracat değeri 12.1 milyar dolara düşmüştür. Türkiye’nin AB karşısında net ithalatçı olduğu sektör kategorilerinin başında ise “orta-ileri teknoloji” grubu gelmekte, söz konusu sektör grubunun 2008 yılında 15.2 milyar dolar olan net ithalat değerinin zamanla artarak 2012 yılında 22.8 milyar dolara yükseldiği izlenmektedir.
Tablo 1: Teknolojik düzeyine göre Türkiye AB arasında dış ticaret dengesi (Milyar $)
2008 2009 2010 2011 2012
Orta-yüksek teknoloji -15.2 -12.9 -18.9 -25.9 -22.8
Düşük teknoloji 13.2 11.5 11.8 12.6 12.1
Yüksek teknoloji -6.0 -5.2 -6.4 -7.2 -5.8
Düşük-orta teknoloji -0.7 -1.9 -3.5 -4.8 -7.8
Kaynak: TÜİK veri tabanından ve OECD teknoloji sınıflandırmasından hareketle kendi hesaplamamız.
Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücü
XXI. yüzyıl koşulları göz önüne alındığında uluslararası rekabet gücünü belirleyen en temel parametrelerin başında teknoloji gelmektedir. Başka bir ifadeyle, sadece göreli fiyatlara (ücretler ve kur hareketlerine) dayalı bir ihracat başarımı (rekabet gücü) kalıcı olmamakta, orta ve uzun dönemde rekabet gücünün temel bileşeni olarak teknolojide (verimlilikte) meydana gelen gelişmeler etkili olmaktadır.
Teknoloji düzeyine göre Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücünü1 gösteren tablo 2 incelendiğinde, Türkiye’nin sadece düşük teknoloji içerikli sektör kategorisinde rekabet gücünün yüksek gerçekleştiği görülmektedir. Bununla birlikte, düşük teknoloji kategorisinde yer alan sektörlerden tütün ürünleri imalatı, ağaç ve mantar ürünleri, kağıt ve kağıt ürünleri sektörlerinde rekabet gücü düşük tespit edilmiştir.
Türkiye’nin AB karşısında, yüksek teknoloji içerikli sektör kategorisinde sadece radyo, TV, haberleşme teçhizatı ve cihazları sektöründe rekabet gücü sınırda tespit edilirken, bu grupta yer alan diğer tüm sektörlerin rekabet gücü düşük tespit edilmiştir. Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin teknoloji içeriği yüksek hiçbir sektörde AB karşısında rekabet gücü yüksek bulunmamaktadır. Orta-yüksek teknoloji grubunda ise rekabet gücü sınırda bulunan iki sektör tespit edilirken (başka yerde sınıflandırılmamış ulaşım araçları, motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork üretimi), diğer dokuz sektörde düşük tespit edilmiştir. Düşük-orta teknoloji içerikli sektörlerde ise sadece deniz taşıtlarının yapımı ve onarımı sektöründe rekabet gücü yüksek bulunmuştur.
Sonuç olarak, Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücü yüksek sektörlerin başında teknoloji içeriği düşük geleneksel sektörler gelmekte olup, yüksek ve orta teknoloji içerikli sektörlerde ise rekabet gücünün düşük kaldığı tespit edilmiştir.
ISIC. Rev.3 teknoloji sınıflamasına göre, Türkiye’nin AB karşısında rekabet gücü yüksek sektör sayısı 5 adet tespit edilirken, rekabet gücü sınırda sektör sayısı 9 ve rekabet gücü düşük sektör sayısı da 19 adet olarak tespit edilmiştir. Başka bir ifadeyle, OECD’nin ISIC Rev.3 teknoloji sınıflandırması kapsamında yer alan 33 sektörden %15’inde rekabet gücü yüksek tespit edilirken, %27’sinde rekabet gücünün sınırda olduğu ve %58’inde ise rekabet gücünün düşük gerçekleştiği tespit edilmiştir. Bu bulgular göz önüne alındığında, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda imalat sanayinin üretim yapısını katma değeri yüksek sektörler temelinde yeniden yapılandırarak dönüştürmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Bu dönüşümün sağlanması ise birçok öge yanında temel olarak hazırlanacak bir yeni sanayileşme stratejisine ve bu stratejinin temel bileşeni olarak bilim ve teknoloji politikalarına bağlıdır.