Trabzon'u kucaklayan ortak akıl oluşturulmalı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Nusret ONUR / Trabzon Sanayici ve İşadamları Derneği (TSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi

Küreselleşme olgusu  ekonomi alanında katlanarak artıyor. Küresel dünyanın bir parçası olan

Türkiye'de ekonominin temel eğilimleri, küresel ekonomideki temel eğilimlerden çok farklı olamaz. Türkiye'deki ekonomik gelişmeler sadece bize Türkiye'ye özgü değildir. Her ülkedeki ekonomik yönelimde küresel ekonominin payı bulunmaktadır. Küresel ekonomideki olumsuz gelişmeler ülkemiz ekonomisi için de risk oluşturabilmekte. Ticari ilişkide olduğumuz ülkelerin ekonomilerinde oluşan olumsuzlar, bir süre sonra Türkiye'ye de yansıtmakta. Bu kaçınılmaz durum küreselleşmenin getirdiği bir sonuçtur. Yansıma derecesi ise, bu ülkelerle ticari ilişkilerin derecesine bağlıdır. Bu günlerde ekonomik oynaklığın boyutları bir hayli yükseldi. Dünya ekonomisinin izleyeceği yönle ilgili olarak yatırımcının veya bizlerin kafası karışık. Risk alma iştahımız 2008 yılının ilk yarısında panik durumunu yansıtan seviyeye kadar geldi. Risk algılamalarında olumsuz seyir devam etmekte.

Ülke ekonomisinin temel direği üretim. Ekonomik değer yaratan, mal ve hizmet üreten her kuruluş, ülke için taş üstüne taş koyan kuruluştur. Boş laf üretenler de bu süreci  engelleyenlerdir. Küresel krizden sonra en büyük tehdit yaşlanan nüfus olacak. Ekonomik kriz ve finans sektörüne yönelik kurtarma paketleri bir çok ülke için büyük bütçe açıkları anlamına geliyor. Önümüzdeki on yıl nüfus yapısı açısından büyük bir dönüşüm sürecine girerken ülkeler için oldukça zor geçecek. Ekonomik durgunluğun sona ermesinin ardından, ülkelerin bütçe açıkları ile yüzleşmeleri gerekecek. IMF tarafından yapılan tüm öngörüler doğrultusunda G20 üyeleri arasında bulunan sanayileşmiş ülkelerde 2007 yılında GSMH'nin yüzde 79'una denk gelen bütçe açıkları, 2014'de GSMH'nin yüzde 104'üne ulaşacak. Bu oran 7 sene içinde yüzde 25'lik bir artış anlamına geliyor. 2050 yılında ise bu ülkelerde krizin yol açmış olduğu maliyet, yaşlı nüfusun yol açacağı maliyetin yüzde 5'ine denk gelecek.

Bu süreçte bizim gibi STK'ların  en önemli görevi, kentteki tüm paydaşları bir araya getirerek, tüm kenti kucaklayan bir ortak akıl oluşturulmasını sağlamaktır. Trabzon ekonomisine ilişkin temel stratejiler ve eylem planlarının belirlenmesi için tüm kenti kucaklayan, katılımcılığı en üst noktaya taşıyan disiplinler arası bir yaklaşımla yüksek kaliteli, objektif stratejik analizler yapmalı, teknik kadroların gerçekçi analizler ve etkili çözümler üretmesini sağlamalıyız. Türkiye ve Trabzon'daki siyasal ve ekonomik karar alıcılara somut ve gerçekçi bilgiye dayalı değişik karar seçenekleri sunmak için merkezi - yerel yönetimi ve sivil toplumu bir araya getirmeliyiz.