Zor bir yıl daha geçireceğiz...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Serhan Yenigün / Finansinvest

Krizler, değer kayıpları, kredi bunalımları, bozulma gösteren makro dengeler ve yatırımcı güveninin derinden sarsıldığı zor bir yılı geride bıraktık. 2008'den 2009'a miras kalan gündem ve gelişmelere baktığımızda, gelecek senenin de çetin bir yıl olacağını şimdiden öngörebiliyoruz. En önemli sıkıntı, ekonomilerde yaşanan daralmanın ve etkilerinin 2009'un ilk yarısında da büyük olasılıkla hissedilecek olması. Ancak, küresel ekonomi sisteminde söz sahibi devletlerin ve merkez bankalarının son birkaç ay içerisinde attığı adımlar, meyvelerini 2009'da vermeye başlayacaktır. Toplam büyüklüğü yaklaşık 4,5 trilyon doları bulan bu paketlerin benzerlerine ilişkin çalışmaların 2009 yılında da devam edeceğini görüyoruz. Genel beklentiler, ekonomik faaliyetlerin gelecek yılın 2. yarısından itibaren toparlanma eğilimine gireceği yönünde.

Gelecek senenin yatırım teması, güven unsuru ve likidite sıkışıklığının aşılması üzerine kurulacaktır. Yatırımcı psikolojisinin ve güven unsurunun piyasaların sağlıklı seyri açısında son derece önemli olduğunu, tarihi çözüm çabalarının ise bu dengelerin kurulmasında belirgin rol oynayacağını düşünüyoruz. 2008'de hakim olan finansal stresin 2009'da aynı şiddette devam etmesini beklemiyoruz. Ancak reel sektöre ilişkin problemler, yatırım ortamının düzensiz seyri ve yüksek volatilitesi ile olumsuz veri akışı birkaç çeyreklik dönem boyunca daha devam edecektir.

Diğer yandan, talep düzeyinin gerilemesi ile emtia fiyatlarının gevşemesi fiyatların genel düzeyini aşağı çekmeye devam edecektir. 2009 yılında dezenflasyon sürecinin küresel ekonomilerin bir çoğunda devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye'de faizlerin gevşeme eğilimi de bu paralelde korunacaktır. Ancak, bu gevşemenin son iki ayki hızını aynı şekilde sürdürmesini beklemiyoruz. Dış finansman konusunda ise, geçen yılın ortalamalarına göre daralan enerji maliyetleri ve ithalat talebi nedeniyle 2009 yılında cari açığın azalmasını bekliyoruz. Diğer yandan, küresel yatırım ortamının içinde bulunduğu konjonktürün devam etmesi nedeniyle, 2009'da özelleştirme gelirlerinde ve yabancı sermaye girişinde zayıflama görülecektir. Buna rağmen, cari açığın GSYİH'ye oranı daralacaktır.

Gelişmekte olan ülkeler açısından, 2000'li yılların başında hissedilen likidite bolluğu 2009'un en azından ilk yarısında gündem dışında kalacaktır. Likidite akışının 2009'un ikinci yarısında daha fazla öne çıkacağını düşünüyoruz. Bu dönemde, önceki yıllarda gerekli tedbirleri alması nedeniyle krizden az hasarla kurtulmuş olan ülkeler dikkat çekecektir. Türkiye'nin de bu kapsamda önemli artılara sahip olduğunu belirtmekte fayda var.

İyi bir yıl olması dileğiyle...