İZTO Başkanı Mahmut Özgener: Enflasyondaki düşüş politikaların inandırıcılığına bağlı

İZTO Başkanı Mahmut Özgener mayıs ayı meclis toplantısında enflasyon ve faiz indirimlerini değerlendirdi. Mahmut Özgener, enflasyon düşüşünün sıkı para politikaların inandırıcılığına bağlı olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Global büyümenin yavaşladığı bir ortamda, küresel refahı artırmanın tek yolunun, verimlilik artırıcı politikalara öncelik vermek olduğunu söyleyen İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, verimliliği artıracak kamu politikalarının itici gücü olmadan ve yapay zekâ gibi yeni teknolojilerden yararlanılmadan, geçmişteki güçlü büyüme oranlarına ulaşılmasının olası olmadığını vurguladı.

Mayıs ayı meclis toplantısında konuşan Özgener, 2024’ün ana konusunun düşen enflasyon ve faiz indirimleri olduğunu söyleyerek, “Önümüzdeki dönemde FED başta olmak üzere Merkez Bankalarının kararları; ekonomik, siyasi ile jeopolitik gelişmeler ışığında dünya ekonomisine yön vermeye devam edecek ve bizim uyguladığımız politikalar üzerinde önemli etkilere sahip olacak. Diğer ülkelere göre oldukça yüksek bir enflasyonla geç başlayan bir parasal sıkılaştırma uyguluyoruz. Merkez Bankası’nın da belirttiği gibi, enflasyonun, Mayıs ayında tepe noktasına ulaştıktan sonra, iç talebin kontrol edilmesiyle, yılın geri kalanında düşmesi bekleniyor. Merkez Bankası’nın yayınladığı son Para Piyasaları Kurulu Notu’nda da belirttiği gibi; tüketim ithalat kalemindeki yavaşlamanın hızlanması ve ithalat baskısının hafiflemesi gerekiyor. Bu bağlamda, enflasyon ne kadar hızlı düşerse, reel sektör olarak yüksek faizin yarattığı daraltıcı etkiden o kadar az etkileniyor olacağız. Enflasyonun hızlı düşüşünü sağlamak için atılacak adımlar ve sıkı para politikasının inandırıcılığı işte tam olarak bu sebeplerden dolayı önemli” dedi.

“Zombi şirketlere vergi teşviki gözden geçirilsin”

Proje Gayrimenkul Yatırım Fonlarının kurulmasına yönelik düzenleme ile kentsel dönüşümün finansmanına ve konut arzının artırılmasına katkı sağlanmasını, bu sayede fiyat artışlarının düşerek her kesim için konut erişilebilirliğinin kolaylaşmasını beklediklerinin de altını çizen Özgener, ayrıca bütçe dengelerini kontrol etmek adına kayıt dışı kazançların tespit edilmesi ve vergilendirilmesi gerektiğine de dikkat çekti. Özgener, “Kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesi için atılacak tüm adımları destekliyor, bu adımların enflasyonla mücadeleye de destek olacağı inancıyla bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz. Vergiyle birlikte teşvik sisteminin de gözden geçirilmesi gerekiyor. Daha önce de birçok kez ifade ettiğim gibi; mevcut koşullarda verimli olmayan her firmanın teşviklerle yüzdürülmesi ve muafiyetlerden faydalandırılması vergi adaletsizliğine sebep oluyor. Bu nedenle, ‘zombi şirketler’ olarak da adlandırılan bu firmalara yönelik vergi ve teşviklerin gözden geçirilmesi zorunlu hale geliyor” dedi.

“Asgari ücretteki artış süreci olumsuz etkiliyor”

Reel sektör açısından, enflasyonu düşürme sürecindeki en önemli konunun asgari ücret olduğunu da ifade eden Özgener, “Merkez Bankası’nın son raporunda yer aldığı üzere; hizmet sektöründe egemen olan fiyatlama davranışı etkisinin dezenflasyon dönemlerinde daha belirgin hale geldiğinden, sektör dinamiklerinin, enflasyondaki düşüşü yavaşlatan ana unsur olarak öne çıktığı belirtiliyor. Bunun arkasındaki en önemli sebep de hizmet sektöründe asgari ücretin yükü. Asgari ücretteki artış; hem maliyetler hem de beklentiler kanalı ile enflasyonist süreci olumsuz etkiliyor. Asgari ücrete yıl içinde herhangi bir artış yapılması, aynı sarmalı tetikleyecek ve Merkez Bankası’nın enflasyonu hedef patikasına indirmek için ek sıkılaştırma yapmasına sebep olacak. Bu durum, reel sektörü, daha uzun süreyle sıkı para politikasına ve yüksek faize maruz bırakacak. Daha önce de belirttiğimiz üzere, refah artırıcı politikaların özellikle sabit ve dar gelirli kesim açısından gerekli olduğunu vurguluyoruz. Fakat istenilen refah artışını, enflasyonist ortamda asgari ücret artışı sağlamıyor. Bilakis, enflasyonu körüklediği için alım gücünü daha da azaltıyor” dedi.

'İhracatta kısıtlamaların kaldırılması hızlanmalı'

İhracattaki kısıtlamaları da değerlendiren Mahmut Özgener, “Merkez Bankası’nın da bu süreçteki riskleri yakından takip ettiğini, 23 Mayıs’ta alınan Türk Lirası ve Kur Korumalı Mevduat zorunlu karşılıkların artırılması kararından anlıyoruz. Döviz kredilerine sınırlama gelmesinin de, şirketlerin açık döviz pozisyonunu daha da büyütmemeleri için önemli bir karar olarak görüyoruz. Bu süreçte de, ihracatçılara destek olmak için ihracat ve dövize yönelik tedbirler başta olmak üzere tüm makro ihtiyati kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik sürecin hızlanması gerektiğine inanıyoruz. Tüm bunları yaparken ekonomik programa bağlı kalınmasının ve programın desteklenmesinin kritik olduğu kanaatindeyiz” diye konuştu.