Demokratikleşme artarsa para akmaya devam edecek

Alarko CEO'su Ayhan Yavrucu, 2018'de sıkılaştırmaya yönelik tüm felaket senaryolarına rağmen Türkiye'ye para akmaya devam edeceğini düşünüyor. Yavrucu'ya göre burada Türkiye'nin özgürleşme ve demokratikleşme yolunda atacağı adımlar temel belirleyici olacak.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Özlem ERMİŞ BEYHAN

Alarko Holding CEO'su Ayhan Yavrucu, 45 yılı aşan iş hayatının verdiği vizyonla Türkiye ekonomisinin geçtiği evreler ışığında önemli bir tespit yapıyor: "Öngörülebilirlik arttıkça işler daha verimli ve kaliteli yatırım alanlarına yöneliyor. Regüle edilmiş bir serbestlik Türkiye'ye hep kazandırıyor." 2017'de bu yönde önemli bir gelişme gerçekleştiremediğimizi ancak 2018'den umutlu olduğunu söyleyen Yavrucu, bu yıl Suriye ve Irak pazarlarında stabilitenin artmasının büyük fırsatlar yaratacağını, Afrika pazarını da odağa almak gerektiğini vurguluyor.

- Bu yıl için para bulmanın zorlaşacağına dair analizler var. Siz nasıl bir öngörüde bulunuyorsunuz?

Şöyle bir kıyamet senaryosu dillendiriliyor: FED faiz artırımına devam edecek. Avrupa Merkez Bankası'nın da parasal genişlemeyi durduracağı belirtiliyor. Ancak dünyada dolaşıma çıkmış da 4-5 trilyon dolar para var. Bunu ne kadar sıkılaştırırsanız sıkılaştırın ne kadarlık bir süre içinde bu parayı çekebileceksiniz? Öyle ben 2018'de, 2019'da bu paranın çekilebileceğini düşünmüyorum. Bir şey daha söyleyeyim; dünya ekonomik sistemi bu paralara alıştı. Vücuda girmiş kan gibi... Enflasyon nedeniyle bu parayı azaltma ihtiyacı olabilir ama dünyada verim artışının olduğu, insanların alıştığı yaşam standardının altına da kolay kolay inmeye razı olmayacağı da bir gerçek. O nedenle ben 2018'de para bulmak açısından çok önemli zorluklar olmayacağını düşünüyorum. Elbette zorluklar olabilir ama bu böyle kıyamet senaryosu ölçeğinde değil. Bütün mesele şu; o paradan siz ne kadar pay alabileceksiniz? Para çok olmaya devam edecek. Peki siz o büyük pastadan ne kadar pay alabileceksiniz. Ortamınız buna ne kadar uygun?

- Ben bu röportajlarda görüyorum ki Türkiye'nin dev şirketlerinin yeni yatırım, yeni iş iştahı var. Bu iştahın işe dönebilmesi için bu payı büyütmek gerekiyor. Siz burada nasıl bir yol haritası olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Ben Türkiye'nin yatırım açısından çok olumlu bir perspektifte olduğunu düşünüyorum. Bütün mesele bizim içeride yapmamız gerekenleri ne kadar yaptığımız. Bizim bu hukuk sistemini kesinlikle en baştan düzeltmemiz gerekiyor. Hak arama yolu ve düzeni bu ülkeye yerleştirilmeli. Adalet sistemi hızlı çalışmalı. Sözleşme özgürlüğü ve sözleşmenin hukuk güvencesi altında olduğu atmosfer bu ülkede oluşmalı. Demokratikleşme, özgürlük ortamı çok önemli. Bizim 2008, 2009 sürecinde geldiğimiz noktayı devam ettirmemiz gerekir. Yatırım ve yabancı sermayeyi çekme yolu budur. Yoksa yetişmiş insan gücü, 80 milyon kişilik pazarı ve her riski almaya hazır, yatırım ve girişim iştahı yüksek müteşebbis sınıfı var. Ben bunu görüyorum, buna dokunuyorum. Bütün mesele buna uygun ortamı yaratmamız. Regüle ederek serbestleşme Türkiye'ye hep kazandırdı

- 2017'de Avrupa ve Amerika ile gerginlikler ve bu paralelde kurda aşırı oynaklık izledik. Sizin için bu ortamda işi yönetmek ne kadar zor oldu?

Biz hep zorluklarla yaşadık bu ülkede. 1972 yılından beri iş hayatındayım. 5 yılı devlette, 40 yılı geçti özel sektörde... 10 dolara muhtaç olduğumuz yılları da, insanların cebinde 10 doları var diye yargılandığı yılları da yaşadık. Ben şunu gördüm hep; serbestleşme; ama başıboş bir serbestleşme değil, regüle ederek serbestleşme Türkiye'ye hep kazandırdı. Öngörülebilirlik arttıkça işler daha verimli ve kaliteli yatırım alanlarına yönelir. 2017'de bu yönde çok bir gelişme yapamadık. Dünya konjonktüründeki belirsizlikleri de bunun üzerine koyarsanız geçtiğimiz yıl iniş ve çıkışları ile çok da kestirilemeyen zor bir yıl oldu. Ben 2018'den daha umutluyum. ABD'nin ulusal güvenlik stratejisinin İran üzerine odaklanmasının Ortadoğu'da nasıl destabil bir ortam yaratacağını kestiremiyorum. Ama Irak ve Suriye'nin bir stabiliteye doğru gitmesi Türkiye için çok önemli bir fırsat. Sanayicimiz, müteahhidimiz, ihracatçımız için bu iki pazarı ve Afrika'yı çok önemsemeliyiz. Büyük potansiyel var.

- Alarko olarak nasıl geçirdiniz 2017'yi?

Turizmde Avrupa'dan erken rezervasyonlardan çok olumlu haberler geliyor. Turizmle başlarsak... Ben turizm açısından 2018'e çok daha umutlu bakıyorum. Biz gerçi 2017'yi de çok iyi geçirdik. Ancak Türkiye'nin potansiyeli bu değil. Türkiye bugün 50 milyon turisti, 50 milyar dolarları, 100 milyar dolarları konuşmalı. Kıbrıs'taki yatırımımıza bu yıl başlıyoruz, inşallah 2019'da bitireceğiz. Enerjide 1.2 milyar dolarlık yatırımımızı tamamladık. Birinci ünite Kasım başı devreye girdi, şimdi ikinci ünite devreye giriyor. Enerjiye yatırım yapanlarda sorun var, nefes alacak alan gerek

- Enerji sektörü pek enerji bırakmıyor bu dönemde sanki, değil mi?

Orada kamunun politikaları bence değişmeli. Bakın, iş adamı para kazanmak için yatırım yapar. Varlığını sürdürebilmesi de kazanmasına bağlı. Nakit üretemiyorsa taahhütlerini yerine getiremez. Devlet fiyatları regüle ediyorsa, 'Burada arz fazlası var, fiyatları mümkün olduğunca düşük tutayım' diyemezsiniz. Fiyat adil olmalı, tüketiciyi de yatırımcıyı da koruyan optimal bir nokta bulunmalı.

- 2018'de firmaların sürdürülebilirliği açısından bir sorun yaşanabilir mi?

Fiyat serbest olsa, piyasa kendi kendini regüle eder. Burada arzı artıran devlet. Türkiye kaynakları sonsuz olan bir ülke değil. Devlet burada arzı da sınırlamalı. Türkiye'de enerji kıtlığı yaratmayacak şekilde arzı düzenlemeli, fiyatı da bu alana yatırım yapanların hayatiyetini devam ettirebileceği seviyede belirlemeli. O seviyenin altına indirdiniz mi bunun sürdürülebilirliği yok. Şunu söylemek gerek, enerji sektörüne yatırım yapanlarda problemler var. Bunu EPDK da biliyor ve yoğun bir çözüm gayretindeler. Umut ediyorum 2018'de bir düzenleme yapılacak. Demiyorum ki sektör ayağını uzatıp yatsın, hep bir miktar diken üzerinde olmasında yarar var; ama nefes alabileceği bir aralığın da verilmesi gerekir.

Yap işlet devrete odaklandık, Kazakistan ikinci vatanımız

- Müteahhitlikte neler yapıyorsunuz. Kazakistan'ı zorluyordunuz...

Her yeri zorluyoruz. Irak'ı zorluyoruz. Afrika'da Tanzanya, Uganda'yı zorluyoruz. Rusya, Kazakistan, Macaristan, Romanya'yı zorluyoruz. Dünyada çok iş var. Bütün mesele iş yapma gücünüzü doğru hesaplayıp doğru, rekabetçi fiyat verip onu hayata geçirebilmek. Yurt dışında yap işlet devret olarak yapılacak en büyük işlerden biri olan, Kazakistan'daki otoyol projesine başlıyoruz. 16 yılda 1.5 milyar dolar gelir getirmesi öngörülen, 530 milyon dolar yatırımı olan çok büyük bir proje. Kazakistan'daki bazı yeni projeler için çalışmalar yapıyoruz. Biz orada mevcut işimize ilave bir ray oluşturduk, müteahhitlik tarafımıza yatırımcı tarafımızı da ekleyerek yurtdışında büyük yap işlet devret projelerine odaklanıyoruz. Hem inşa etmek, finansmanını sağlamak ve işletmek... Bunu Avrupa'da da Afrika'da da yapacağız. Müteahhitlikte bu yeni rayla daha da başarılı olacağımıza inanıyorum. Ağırlığı buraya kaydırıyoruz. Hastane de metro da otoyol da havalimanı da rafineri de yapıyoruz. Uzmanlaşma değil çeşitliliğe yöneldik. Bunları işlete de biliriz.

- Orada nasıl bir büyüklüğe gidiyor Alarko?

Bir rakam vermem yanıltıcı olabilir. Ancak şunu söyleyebilirim, Kazakistan'da 1991'den beri varız. Orada en büyük yap işlet devret projelerini yapıp 1 numara olmaya gidiyoruz. Kazakistan bizim ikinci vatanımız. Alacağımız her proje milyar dolarlık olacak. Bu alanda iddialıyız, büyük ölçeklerde ilerleyeceğiz.

"Köyden kente göçen nüfusu eğitemedik, tuzağa düştük"

Biz 2000'li yılların başında çok hızlı bir şehirleşme yaşadık. Zaten bizim büyümemizin ardında da bu vardı. Ancak bu kitleyi eğitip meslek sahibi yapmamız gerekiyordu; bunu yapamadık. Şimdi o büyümenin sonuna geldik, orta gelir tuzağına düştük diyoruz ya; nedeni bu: Köyden kente göçen nüfusu eğitemememiz. Zannettik ki onların büyümeye yaptığı ivme devam edecek. Şimdi buradan atlamamız gerekiyor. Bunun için iki şey gerekiyor: Yeni teknoloji ve nüfusun eğitimini artırmak."

"10 yıllık ulusal bir sanayileşme planı hazırlayıp, teşvikleri ölçelim"

"Büyüme 11 olur, 5 olur... Ben bu yıl yüzde 4.5 ila 5 büyüme bekliyorum. Önemli olan büyümenin kalitesidir. Biz sanayiye dayalı büyümeliyiz. İşin esas odak noktası budur. Katma değeri yüksek mallar üretmeliyiz mottosunun gerisinde gözden kaçırmamamız gereken, teşvikleri vermemiz gereken yer sanayidir. 10 yıl perspektifl i ulusal bir sanayileşme planı hazırlamalıyız. Bu plan devlet tarafından özel sektörün katkılarıyla yapılmalı. Devlet için mecburi, özel sektör için yol gösterici bu perspektifle teşviklerin verilip, ciddi biçimde sonuçlarının ölçüldüğü bir plan hayata geçirilmeli."

"Bu kuru doğru tahmin etmiştik; 2018 tahminim 4.15 seviyesi"

- Biz bu kuru 2017 Ocak ayında planlarımızı yaparken doğru tahmin etmiştik. 3.86 olarak tahmin ettik. Sonra arkadaşlarımızdan itiraz geldi; çok yüksek tuttunuz buraya gelmez diye. O nedenle biraz revize ettik. Ama ilk yayınladığımız bilgi notunda 3.86 var. Ben doların bu yılsonunda da 4.10 - 4.15'e geleceğini öngörüyorum.

- Merkez Bankası reel bir faiz politikası uygularsa, bu uzun vadede doğru olabilir ama kısa vadede çok doğru olduğuna ben inanmıyorum. Türkiye'nin enflasyonu dizginlemesi gerekir.

- Enflasyon ortamında yatırım yapmak kolay değildir; hiçbir hesap yapamazsınız. Enflasyon bir ülkeyi çürüten mikroptur. Paranızın değerini korumak zorundasınız.

- Paranın enflasyonist baskılardan doğan değer kaybını önlemek zorundasınız. Bir yönetimin en temel görevi para birimini stabil tutmaktır. Elbette iniş çıkış olacak, dünya ticareti buralardan da para kazanıyor. Ama çok da oynaklık olmamalı.

- Yüzde 11, 12 enflasyon Türkiye için yüksek. Bizim için yüzde 5 enflasyon iyidir, bunu mutlaka gerçekleştirebilmeliyiz. Bunu başarabilirsek kurda çok fazla oynama beklemem; ama bunun kısa sürede yapılabileceğine de çok inanmıyorum.

- 2018'de erken seçim beklemiyorum. Belki erkene çekilir ama 2019 içinde çekilir.

- 2019'un seçim yılı olması nedeniyle umarım ve dilerim ki kamu maliyesi bu yıl daha da esnetilmez. Kamu açıkları enflasyon baskısı yaratıyor.

- İç talebe dayanarak büyümenin Türkiye'de sonuna gelinmiştir. Bu enflasyonu doğuruyor artık.

Kod yazma eğitimleri ilkokul müfredatına girsin
"Eğitim sistemini baştan sona yeniden düzenlemeliyiz. Kod yazma derslerini ilkokula sokmalıyız. Hindistan'ın geçen yıl yazılım ihracatı 47 milyar dolar. Genç, dinamik, bu alana iştahı olan bir nüfusa sahibiz. Biz de pekala bunu yapabiliriz. Eğitim sistemini buna göre yeniden kurgulamalıyız.

2018'de döviz kurunu ve kömürü izleyecek

- Holding olarak planladığınız 2018 büyüme hedefi ne? Tam bütçeleri bağlamadık ama yüzde 12-13 büyümeyi hedefliyoruz. Biraz önce anlattığım projeler bu büyümeyi daha da artırabilir.

- Şirket alımı gündeminizde mi? Değil. Ancak enerjide bu sıkıntılar devam ederse, özellikle yenilenebilir enerji alanında hidrolikte, güneş ve rüzgar konusunda ortaya çıkabilecek imkanları değerlendirebiliriz. Şirket değil ama proje alabiliriz.

- 2018'de en çok hangi rakamı izleyeceksiniz? Bir, döviz kurları. İki kömür fiyatı. Şirketler yatırımları uzun vadeli dolarla borçlandığı için kurlar bugün işimizden önemli hale geldi. Bir miktar para kazanıyorsunuz, kurdaki yüzde 3'lük artışla hepsini kaybediyorsunuz. Gözümüz tabii ki işimizde olacak. Hedging mekanizmalarına çok önem vermek zorundayız.

- Aman şunu asla yapmayın dediğiniz ne var bu yıl için? Benim kimseye verecek aklım yok. Biz bu şirkette tüm kararları kolektif akılla alırız. Elbette biri sonuçta evet ya da hayır diyecek ama o karara götüren, kolektif akıldır. Ama ben şöyle görüyorum, bizim önümüzdeki yıllarda bir yatırım için dövizle borçlanırken onun hiç olmazsa üçte ikisini karşılayacak döviz getirisi varsa o işe girmemiz, aksi halde o işe girmememiz gerek. İkinci olarak bizim ömrü dolmuş teknolojilere de yatırım yapmamamız lazım. İş dünyasına verebileceğim iki temel tavsiye budur.

Bizim yönümüz Avrupa, Türkiye Avrupa ülkesidir
"Bizim yönümüz Avrupa. Türkiye bir Avrupa ülkesidir. Osmanlı'da da bu böyleydi. Doğu'ya sefer yapan çok azdır, hep Batı'ya sefer yapılmıştır. Evet Orta Asya'dan geldik ama hep Batı'ya gittik. Avrupa bizim ticaretimizin yüzde 43'ü. Üstelik de büyüyor. Biz teknolojiyi Ortadoğu'dan değil Batı'dan alacağız."