6,…3,…2,…0?

Çağlar KİMENÇE
Çağlar KİMENÇE PİYASA PERSPEKTİFİ caglar.kimence@gmail.com

Haftanın ajandası oldukça yoğun. Ekonomik konular daha önde olabilir. Jeopolitik tarafta ise sıcaklık biraz azalıyor.

Risk iştahı için destekleyici hava oluşabilir. Makro verilerin rehberliğinde ilerleyen piyasalar, FED’in sıkı parasal koşullarına “bir süre” daha devam etmesini bekliyor. Kaldı ki FED’in sinyali de bu yönde.

Atlantik’in diğer yakası Avrupa’da ise ekonomiler daha kırılgan olduğu için güvercin (gevşek para politikası lehine) sözler duyulur hale geldi. Majör merkez bankaları arasında bir ayrışma söz konusu. Yılın başında FED güvercin mesajlar vererek en kötünün geride kaldığı, faiz indiriminin uzak olmadığı sinyalini verdi ve piyasalar rahatladı. Son haftalarda ise FED yeniden sahne aldı ve bu kez faiz indiriminin yakın olmayabileceği mesajı verildi.

Piyasalar, bu şahinliği sindirmeye çalışıyor. Hatta geldiğimiz noktada, bazı FED üyelerinin şahin sözleri arasında zirveyi “yeniden faiz artışı olabilir” yorumu aldı. 2022 başında enflasyon yükselişe başladığında “yükseliş geçici” diyen, sonra dramatik şekilde harekete geçen ve çok sonra yanlış yaptığını söyleyen FED, piyasaların volatilitesine volatilite katmış olabilir mi?

Güncel durumda ise birkaç aylık süre içerisinde güvercin tavır yerine yeniden şahinleşen FED, oynaklığı yine artırıyor mu? Bu sorulara, “muhtemelen evet” cevabını vermek mümkün. Peki bu durum, piyasaların volatilitesini azaltacak, yatırımcıların ufuk çizgisini genişletecek ve onlara alıştıkları, bekledikleri şekilde rehberlik edebilir mi? Bu soruya ise şu anda “pek mümkün değil” diyebiliriz.

Zira pandemi ile başlayan sıra dışı süreç, yeni normale geçiş çabaları ile devam ediyor. İnsanların hayata bakışları, davranış kalıpları, işgücüne katılım dinamikleri, tüketim alışkanlıkları farklılaştı. Büyük miktarda para basıldı, bilançolar büyüdü, varlık fiyatları yükseldi. Doğal olarak ekonomiye dair ezberler de farklılaştı. Piyasaların rehberlik etmelerini bekledikleri merkez bankaları, farklılaşan dinamikten ötürü kestirim yapmakta güçlük çekiyor.

O yüzden de rehberlik rollerini yerine getirmekte zorlanıyorlar. Sonuç olarak piyasalar merkez bankalarından, merkez bankaları ise makro verilerden rehberlik bekliyor. Makro veriler ise değişen koşullar altında normalleşmeye çalışan ekonomilerden, tüketicilerden-üreticilerden, arzdan-talepten, siyasi ve bir de sürpriz jeopolitik gelişmelerden etkileniyor.

Hal böyle olunca FED kısa adımlarla ilerlemesine rağmen zıt sinyaller verebiliyor. Yılın başında 6, birkaç hafta önce 3, bugünlerde 2 seviyesine düşen “FED’in 2024 yılı faiz indirim sayısı” tahmininin bu seviyede kalması garanti değil. ABD ekonomisi böylesine canlıyken, petrol fiyatları yukarıda seyrederken, enflasyon riski yeniden canlanmaya başlamışken daha azı mümkün. Daha azı, risk iştahının baskı altında kalmasına yol açabilir. Bu haftanın ajandası yoğun demiştik. Biraz detaylandıralım.

Salı günü PMI verileri, Perşembe günü ABD 1. çeyrek büyümesi, Cuma günü ise ABD kişisel tüketim harcamaları endeksi (PCE) gibi dikkat çeken makro veriler açıklanacak. Ajandanın diğer öne çıkan unsuru ise ABD şirketlerinin 1. çeyrek finansal sonuçları.

Bir süredir çokça konuşulan ve piyasaları adeta “domine” eden Tesla, Meta, Microsoft, Alphabet başta olmak üzere teknoloji sektörü ile enerji, havacılık, iletişim gibi sektörlerde 1. çeyreğe ait karlılık, gelir rakamları takip edilecek, fiyatlanacak. Bir de yeni çeyreğe ait öngörüler de merak edilen ve fiyatlanacak diğer bir unsur. ABD şirketlerinin ağır toplarının finansal sonuçları, makro verilerin sonuçları beklentilerin neresine düştüklerine ve beklentilerden ne kadar saptıklarına bağlı olarak hareketlilik yaratabilir. Jeopolitik tarafta ise Orta Doğu’daki tansiyon düşüş kaydediyor.

Altın yatırımcıları için kısa vadede iyi haber olmayabilir ama diğer varlıklara yönelik iştah bir miktar artabilir. ABD yönetiminin Ukrayna, İsrail, Tayvan gibi sorunlu bölgeler yönelik mali-askeri destek sağlayacak olması güvenli liman talebini orta vadede canlı tutabilir. Diğer yandan FED’in Avrupa ve İngiltere merkez bankalarına göre daha şahin olması tahvil faizlerinin ve dolar talebinin yüksek kalmasına yol açabilir. Bu haftanın özelinde yatırımcıların, ekonomik ve jeopolitik haber akışı sonucunda 1 Mayıs’taki FED faiz kararı öncesinde pozisyonlarını büyük oranda ayarlamış olacaklarını değerlendiriyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar