Ahiliğin uzantısı Loncalar ve Gedikler

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

 

Anadolu’da, Osmanlı’da esnafın ilk teşkilatlanma düzeni “Ahilik” düzenidir.

Loncalar ve Gedikler Ahiliğin uzantısıdır. Ahilik ilkelerinin değiştirilmesi, sulandırılmasıyla ortaya çıkan esnaf teşkilatlarıdır.

Basit anlatımı ile:

-Loncalar, Müslüman olmayan esnafın da katıldığı, katılma ve üyelik şartları gevşetilmiş ahilik teşkilatlarıdır. Loncalarda kalite, fiyatta devlet otoritesinin müdahalesi başladı.

-Gedikler, teşkilatlanma sayıları, üyelik sayıları, üyelerinin faaliyet alanları devlet otoritesince belirlenen, sınırlanan ahilik ve lonca teşkilatlarıdır.

Loncalar

Ahilik teşkilatının ilk uzantısı olan lonca, kent esnafının ve küçük çaplı üretim yapan zanaatkarların örgütlenme biçimidir. Ahilik, Osmanlı'da 15. Yüzyıl'ın sonlarında ortaya çıktı, 18. Yüzyıl'ın ortalarına doğru "gedik" biçimini alarak 20. Yüzyıl başlarına kadar varlığını sürdürdü.

Osmanlılar lonca sistemini Cenevizliler ve Bizans tacirlerinden öğrendi. Osmanlı Avrupa’da yayılmaya başlayınca, işgal edilen ülkelerde kurulu lonca teşkilatların rüzgarından etkilenildi. Batının lonca düzeni ahilik teşkilatlarının şekillenmesine yol açtı.

Loncalar, Ahi Evran'a bağlılıklarını sürdürürken, Ahilik'in kabul etmediği esnaf türlerini ve gayrimüslimleri içlerine aldılar.

Çırak, kalfa, usta biçimindeki yükselme aşamaları ile üretimde ve ticarette uymak zorunda oldukları ahlakî kurallar Ahilik'le büyük benzerlik gösteriyordu. Loncalar yöneticilerini kendileri seçiyor, işleyiş kurallarını da kendileri belirliyordu. Ancak devletin koyduğu kalite standartlarına (ihtisab) ve fiyatlara (narh) da uymak zorundaydılar.

Loncalar genellikle aynı tür işi yapan esnaf ve zanaatkarların toplu olarak bir arada bulundukları çarşı, han, arasta gibi yerlerde etkinliklerini sürdürürlerdi.

18. Yüzyıl'ın ortalarında çarşı ve dükkân sayısının çoğalması, gerçek esnaf ve zanaatkar olmayanların (bunların başında yeniçeriler geliyordu) da buralarda işyeri tutmaları lonca düzenini sarstı.

Bütün bunlara ek olarak Osmanlı’nın Müslüman olmayan egemenlik alanı genişledikçe, çeşitli dindeki kişilerin birlikte çalışma zorunluluğunu ortaya çıkardı.

Bu şekilde din ayrımı yapılmadan kurulan, loncaların uzantısı olarak oluşan yeni düzene “gedik” adı verildi.

Gedikler

Gedikler sıkı  devlet otoritesince kuralları belirlenen esnaf teşkilatlarıdır. Bir kişi çıraklıktan ve kalfalıktan yetişip de açık bulunan bir ustalık makamına geçmedikçe, gedik imtiyazı belgesi sahibi olmadıkça, dükkân açarak sanat ve ticaret yapamazdı.

Ancak, ellerinde imtiyaz fermanları olan kişiler, sanat ve ticaret yapabilirdi. Bu fermanlar, esnafın sayılarının artırılıp eksiltilmesi, mülk sahiplerinin kiralarını artırmaması, gediği olmayanların sanat ve ticaret yapamaması, açık olan gediklerin esnafın çırak ve kalfalarına verilmesi, dışardan esnaflığa kimsenin kabul edilmemesi gibi hükümleri kapsıyordu.

Gedikler, sabit ile seyyar olmak üzere iki türlü idi. Seyyar veya havzi gedikler, kişiye özgü olup, sahibinin istediği yerde (gezici olarak) sanatını ve ticaretini yapmasını sağlıyordu.

Sabit gedikler, dükkân, mağaza, atölye gibi yerlere bağlı olduğundan, sahipleri başka bir yerde sanat ve ticaret yapamazlardı.

Gedik sahibi, başka bir yere göç edecek olursa, gediğini de resmen nakletmek ve senedini değiştirmek zorundaydı. Bu durumda yeniden araştırma ve soruşturma yapılırdı. Gedikler, izin veren otoritenin kararına göre çoğaltılıp azaltılabilirdi.

 Esnaf ve zanaatkardan belgesi olmayan kişilerin dükkân açması yasakladığı için ekonomik gelişmeyi ve rekabeti önleyici sistem pek başarılı olamadı. 1838 ticaret sözleşmeleriyle Avrupa malları Osmanlı pazarını istila edince sistem iyice çöktü.

Ahilik, lonca ve gedik sisteminin çöküşü

Osmanlı İmparatorluğunun zayıflamasından ve çöküşünden Ahilik de etkilendi. Giderek yozlaşmıştı. Loncalar işlevlerini yitirdi. Gediklere töreye göre değil, iltimasa göre atamalar yapılmaya başlandı. Esnaf ürettiği malı satamaz oldu.

1912 yılında loncalar tamamen ortadan kaldırılmıştır. Böylece 700 yıl boyunca yaşamış ve Anadolu halkının ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamında belirleyici rol oynamış olan Ahilik sistemi tarihe karıştı.

Osmanlı şehirlerinde ticaret ve sanatla uğraşmak belli şartlara ve kaidelere bağlanmıştı. Kişiler istedikleri ticaret ve sanat mesleğine hemen giremezler, istedikleri yerde ve biçimde çalışamazlardı. Her esnaflık ve sanatkarlık dalı kendi içinde teşkilatlanmıştı. Bu teşkilatlara lonca denirdi. Her loncanın kendine has gelenekleri ve kaideleri vardı. Bunlara titizlikle uyulurdu. Loncaya çırak olarak girilir, belli zamanlarda verilen imtihanlardan sonra dükkan veya sanat sahibi olunurdu.

Loncaya girip belli bir müddet sonra usta veya dükkan sahibi olmak yetmezdi. Özellikle büyük şehirlerde plansız şehirleşmeyi önlemek, şehirler ve bölgeler arası dengesizliklere mani olmak için belli mesleklerde çalışacakların ve iş yerlerinin sayısı dondurulmuştu. Bu sebeple meslek sahiplerinin gerekli çalışma yetkisine ve yerine sahip olmaları gerekirdi. Bu yetkiye Gedik, bunu sağlayan sisteme de Gedik Sistemi denirdi.

1727 senesinde getirilen gedik hakkıyla hizmetin veya zanaatın başkalarınca yapılması yasaklandı.

18. Yüzyıl'ın ikinci yarısında gedik sisteminin kapsamı genişledi. Her işyerine gedik adı verilen bir alamet asılması şartı getirildi.

Sultan 3. Selim Han, gedik sisteminde bazı düzenlemeler yaptı. Mecburi ihtiyaçları karşılayan işleri gedik sistemi içinde tutmak için bir nizamname çıkardı.

Sultan 2. Mahmud Han, gedik kapsamını genişleterek kurduğu vakıflara kaynak bulmak düşüncesiyle yeni gedikler kurdu. Birçok mülk gedikler, vakıf gediğe dönüştürüldü. Bunlara nizamlı gedik adı verildi. İstanbul’da ve taşrada bulunan han odaları, hamamlar, mahzenler, mağazalar gedik statüsü  kazanırken, han ağası, odabaşı, sakabaşı, sokakbaşı, muhallebici gibi kişilerle, dalyan, pazar kayığı, piyade kayığı işletenlere  ve hamal bölüklerine de gedik senetleri satıldı.

19. Yüzyıl'ın başında  gedik sistemi iyice yozlaştırıldı.. Çarşılardaki ve sokak köşelerindeki iğreti işyerlerine sokaklara tabla koyarak satış yapanlara, şerbetçilere,sütçülere gedik  hakkı verildi.

1860'ta çıkarılan bir kanunla gedik sisteminin sınırlı bir alanda tutulması ve serbest piyasa şartlarına geçilmesi için bir irade ve buna bağlı bir nizamname çıkarıldı.

Tezgaha ve dükkana bağlı gedikler ise 16 Şubat 1913’te çıkarılan bir kanunla yasaklandı.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018