Başka neler olabilirdi?

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

Türkiye, Kuzey Suriye’de gerçekleştirdiği operasyon nedeniyle yoğun eleştirilere uğradı. Eleştirilerin çoğu YPG’nin Amerika’nın desteğiyle bölgedeki gelişmeleri belirleyecek temel güce dönüşme çabalarının Türkiye’yi bölgede ne gibi tehditlere maruz bıraktığı konusunda nüanslı bilgilere sahip değiller. Çoğu zaman Batı ülkeleri olaylara, örneğin IŞİD veya mültecilerin ülkelerine gelmemeleri gibi, kendi dar çıkarları açısından yaklaşıyorlar; YPG’nin denetimineki bir Kuzey Suriye’nin nasıl bir görünüm vereceğini ve bunun Türkiye için ne anlama geleceğini göremiyorlar. Bu bölgeyi gelecekte neler bekleyebilir?

Türkiye eğer operasyon yapmasaydı, Kuzey Suriye’deki gelişmeler ne gibi sonuçlar verebilirdi?

Önce şu temel noktayı vurgulayalım. Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmesini Türkiye’nin müdahale baskısı sağlamıştır. Bir an için aksini düşünelim. Türkiye müdahale öncesi koşulları kabul etseydi, YPG Kuzey Suriye’de bir “özerk bölge” kurma çabalarına devam edecekti. Çoğu gözlemci, özerk bölgenin aslında bağımsızlık ilanına giden yolda bir adım olduğunu düşünüyor. Bu mantığı izleyecek olursak, Kuzey Suriye’de kurulacak bir Kürt devletçiği tüm komşularıyla ihtilafl ı ve varlığını ancak Amerika’ya bağımlı olarak sürdürecek sürekli bir gerilim kaynağı oluşturacaktı. Amerika, YPG ile taktik işbirliğini sonlandırarak bağımsız Kürt devletçiğine giden yolu kapadı. Türkiye’nin ısrarı olmadan böyle bir sonuç elde edilemezdi. Bu noktada “taktik işbirliği” sözcüğünün üzerinde de duralım. Taktik işbirliği, iki veya daha fazla tarafın kapsamı tanımlanmış bir konu etrafında istenilen sonucu elde etmek için işbirliği yapması anlamına geliyor. Bu işbirliği genellikle ya istenen sonuç elde edilince ya da işbirliğinin maliyeti faydalarını aşmaya başladığı zaman sona erer.

İlginçtir ki, YPG ile yürüttüğü işbirliğini sonlandırması konusunda Türkiye’nin ısrarı karşısında Amerika bunun sadece taktik bir eylem olduğunu söylüyor, fakat Türkiye bu beyanları inandırıcı bulmuyordu. YPG’nin de, bu ifadeleri inandırıcı bulmadığına şüphe yoktur. Ancak en son tahlilde, işbirliğinin gerçekten de taktik olduğu ortaya çıktı.

Bu işbirliği sona ermeye mahkumdu mu demek istiyorsunuz?

Hayır. Amerika bölgede kalmaya devam ederek, Kürt devletçiğine olumsuz yaklaşan ülkelere karşı bu devletçiğin bağımsızlığını desteklemeyi sürdürebilirdi. Türkiye, Amerika’yı bu siyasetini gözden geçirmeye zorladı.

O zaman işbirliği taktik seviyeden stratejik seviyeye çıkardı herhalde?

Doğru, fakat olay stratejiye tırmanmadan taktik aşamada önü kesildi. Bu gelişmede Türkiye’nin YPG’nin Amerikan himayesinde devlet kurma tasavvurlarının ilerlemesi halinde Kuzey Suriye’ye askeri müdahalede bulunacağını belirtmesinin etkisinin kesin olduğunu düşünüyorum

Bir karşılaştırma yapmak için Kuzey Irak’a bakalım. Birinci Körfez Savaşı sonrası orada da benzer bir gelişme yaşandı. ABD ve İngiltere ülkenin kuzeyinde uçuşa yasak bir bölge ihdas ettiler ve Irak Kürtlerini koruyarak onların uygulamada bağımsız devlete yakınlaşan bir yönetim kurmasını sağladılar. Bu çözüm başarılı olmuşa benziyor; hatta, Türkiye de bu gelişmeden, özellikle inşaat sektörü itibariyle kazançlı çıktı denilebilir.

Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (KYB) kısa süre önce bağımsızlık ilan etmek amacıyla bir halkoylaması yaptığını da hatırlayalım. Ancak, bu davranış o kadar sert olumsuz tepkilere yol açtı ki, yönetim eylemini terk etti ve o güne kadar elde edilen kazanımlarla yetinmenin daha akıllıca bir tercih olduğunu kabullendi. Acaba Suriye’de de benzer bir tecrübe yaşanabilir mi, soru bu. Cevap spekülasyona açıktır. Suriye’deki Kürtler daha dağınık biçimde yaşıyorlar. Kuzey Irak’ta Barzanilerin oynadığı siyasi rolden farklı olarak, burada aynı rolü üstlenecek bir sosyolojik oluşum yoktur. Ayrıca YPG, Irak siyasi lider kadrosundan farklı olarak sert bir ideolojik çizgi izliyor.

İdeoloji konusunda ne diyorsunuz? Kuzey Irak Kürtleri genelde piyasa ekonomisini benimseniş ve hiç olmazsa şeklen demokrasiye bağlı görünüyorlar.

YPG, kendi ifadesine göre Marksist- Leninist bir örgüt. Bir örgütün kendisini ideoloji düzeyinde nasıl tanımladığı bize her zaman o örgütün uygulamada hangi politikaları izleyeceğini tahmin etme imkanı vermiyor. Bildiğimiz husus, YPG’nin kitle temelli, yani üye ve liderleri toplumsal seçkinler arasından gelmeyen bir örgüt olduğudur. Kent ortamında doğmuştur, dolayısıyla bölgedeki aşiret liderliğini esas alan siyasi yapıların da karşısındadır. Bu nedenledir ki, Suriye’nin Kürtlerle meskun bölgelerinde YPG ve yerel Kürt nüfus arasında da sık sık anlaşmazlıklar görülmektedir.

PKK ile bağlantıları dışında, YPG’ye yöneltilen eleştirilerden bir tanesi de Suriye’nin anayasal düzenini temelden değişirmeyi öngören bir ideolojik çizgi izlemesi. Buna karşılık Irak Kürtleri başlangıçta Irak’ta kurulan anayasa düzeninin içinde yer almayı kabullendiler, daha sonra halk oylaması yapmak, kendi sınırlarını denetlemek gibi girişimlerle, bu yapıdan uzaklaşmaya başladılar. Türkiye’nin YPG ile endişeleri biraz da bu ihtimallerden mi kaynaklanıyor?

Bazı ciddi anlaşmazlıkların devam etmesine rağmen, KYB sonuçta Irak merkezi hükümetiyle giderek daha barışık bir siyasete yönelmek durumunda kalmıştır. Gelecekteki muhtemel gelişmelere baktığımız zaman, ana soru Türkiye’nin Kuzey Suriye’de oluşabilecek bir Kürt siyasi yapısıyla, KYB ile kurduğu türden ilişkiler geliştirip geliştiremeyeceğidir. Mümkün değildir diyemeyeceğim ama çok zor olurdu diyebiliriz.

Pekiyi, bundan sonra ne beklenebilir? Türkiye kendisini asimetrik savaş deneyimi olan YPG karşısında yürütülen bir savaş bataklığında bulabilir mi?

Görünüşe göre YPG kendisinde ilerleyen Suriye ordusu unsurlarına karşı direnecek gücü bulamadı. Onlara katılmayı öngören bir uzlaşı aradı. Daha önceki mülakatlarımızda da dile getirdiğimiz gibi, YPG’nin tecrübeli savaş kadroları olabilir ama dış güçler tarafından desteklenmediği sürece kendisini bir skeri teşkilat olarak sürdürmesi olanaksızdır. Gerek Suriye gerek Rusya hükümetinin YPG’nin bağımsız bir askeri güç olarak varlığını sürdürmesini destekleyeceklerini sanmıyorum. Amerikan desteğini yitirince bağımsız varlığını sürdüremez duruma düşecektir .

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019
Mütehavvil dostluklar! 08 Ağustos 2019