Bürokrasi oligarşisine yönelik harekat başladı!

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

65. Hükümet kuruldu, bürokrasiyi sıkıntı sardı. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sıkça dillendirdiği “bürokrasi oligarşisi”ni dert aldı. 

Bir türlü çözülemeyen bürokrasiye yeni neşter vurulacağı haberleri ve biraz da spekülasyonları bürokratları telaşlandırmış durumda. Nasıl telaşlandırmasın ki; bürokrasiye yönelik “Yıldırım Harekatı” ile ilgili ilk sinyaller hem de çok güçlü bir şekilde Resmi Gazete’de yerini aldı bile. 

Daha 65. Hükümet güvenoyu almadan öncelikle Bakan Yardımcılarının kararnameleri 27 Mayıs ve 29 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Esasında bakan yardımcıları ile ilgili atamaların usulü biraz farklı. Bakan yardımcılarının görevleri ilgili bakanın görev süresi ile sınırlı olduğu için yasal olarak hepsinin süresi dolmuştu. Onun için yeni bakanlarla birlikte mevcut bakan yardımcıları eski görevlerine yeniden atandı. Tabii Bakanlara bir şey sorulmadan veya tercihleri alınmadan… 

Asıl önemli tayin furyası valilerin atamalarında yaşanmaya başladı. Malum, 65. Hükümet 29 Mayıs günü güvenoyu aldı, 1 Haziran 2016 günü de Resmi Gazete’de yayımlandı. 

Aynı gün, yani güvenoyu ile ilgili TBMM kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı gün adeta çarşaf liste gibi valiler kararnamesi yer aldı. Bu kararname ile; 22 ilin valisi merkeze alındı, 26 ilin Valisinin yerleri değiştirildi, 24 ile de merkezden yeni valiler atandı. Böylece toplam 72 vali için tasarruf yapılmış oldu. Yerine koruyan geriye sadece 9 ilin valisi kalmış oldu.

Anlaşılan o ki; bu çalışmalar çok önceden yapılmış ve yeni 65. Hükümet’in kurulması beklenmiş. Bu arada şu tespiti yapalım. Galiba AK Parti hükümetleri döneminde en fazla tasarruf yapılan ve atamalara muhatap olan kesim mülki amirler ve emniyet mensupları oldu. Ne yazık ki valiler, emniyet müdürleri daha yerlerine ısınmadan ve hatta çevresini tanımadan kendilerini merkezde veya başka bir yerde bulur oldular. Gündemde çok sayıda yani onlarca büyükelçi kararnamesinin olduğunu biliyoruz. 

Ankara merkez bürokrasisi zaten sıkıntıda. Özellikle değiştirilen bakanların bürokratlarının da büyük ölçüde değiştirileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Çok sayıda genel müdür ve müsteşarların yolcu olduğu spekülasyonları yapılıyor. Gidecek isimler ile birlikte yerine gelecek muhtemel isimler üst bürokrasi koridorlarında dillendiriliyor. Adalet teşkilatında hakim ve savcı tayinleri, gruplar itibariyle tam gaz devam ediyor. Açıkçası bu ramazan bürokratlar için çok sıkıntılı geçecek gibi görülüyor. Bir an için bütün tayinlerin en geç 1 ay içerisinde önemli ölçüde tamamlanacağını düşünelim. Bürokrasi düzelmiş olacak mı? Bürokratik oligarşi kırılacak mı? Her şey sütliman ve kamuoyu da rahatlayacak mı?.. 

Bu sorunun kocaman bir cevabı, ne yazık ki “bürokratik oligarşi”nin bu şekilde kırılmayacağı daha doğrusu bir şeyin değişmeyeceği yönündedir. Zira; sorunu sistemde aramak yerine kişilerde arıyoruz. Kişileri, sorunların temeli ve çözümlerin merkezi olarak görüyoruz. Güçlü bir siyasi iradenin her şeyi çözebileceğini zannediyoruz. Güçlü siyasi irade gerekli ama yeterli değil. Bu değerlendirmemizi, sezgilere veya duyumlara göre yapmıyoruz. Arkasında tam 30 yılın olduğu ve Ankara bürokrasisinin birden fazla çok önemli kuruluşu içerisinde daire başkanlığından müsteşarlığa kadar uzanan tüm kademelerin fiilen yaşandığı deneyim ile söylüyoruz. Hatta kariyer görevlerinin içinde çok müstesna yeri olan hesap uzmanlığı mesleğini de 10 yıl kadar sürdürmüş olmanın ayrıcalığı içinde bu yorumu yapıyoruz. 

Çok net ve samimi bir şekilde düşünelim… 

• Bürokrat atamalarında liyakat değil de sadakat aranıyorsa, 

• Atama yetkisini kendi yapısının üst amirleri değil de başka merkezler- kullanıyorsa, 

• Dolayısıyla bürokratı atayan iradeyle bağlı olduğu irade farklılaşıyorsa, 

• Belli okul, dönem ve anlayışlar atamalara egemen oluyorsa, 

• Bürokrat kendi alanına giren teknik konularda konuşamıyorsa, 

• Bürokrat kimliğine uymayan bir tavırla rol çalarak kendisini siyasetin yerine koyuyorsa, 

• Bulunduğu görevde kendisini siyasetçinin temsilcisi gibi görüyorsa, 

• Bürokraside yükselmenin objektif kriterleri kullanılmıyorsa, 

• Denetim mekanizması hiçbir şekilde çalıştırılmıyorsa, o bürokrasiden beklenen iş çıkmaz. 

Bu kez bürokrasi daha düşük profilli olmak üzere kendisine yeni bir oligarşi çizgisi oluşturur. Dolayısıyla doğru bir bürokrasinin işleyişi; sağlıklı kavram, kurum ve kuralları gerektirir. Bunlar yoksa bürokratların değiştirilmesiyle veya adeta bir yerden başka yere savrulmasıyla oligarşi sonlanmaz. Daha nice savrulmalar ve savurmalar birbirini izler durur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar