Depremzede çocuklara nasıl davranılmalı?

Klinik Psikolog Beyza BEŞİKOĞLU
Klinik Psikolog Beyza BEŞİKOĞLU

Çocuklara deprem ile ilgili bilinç kazandırırken yaşına uygun olarak, gereğinden fazla ayrıntıya girmeden olabildiğince yalın ve basit bir dil kullanarak depremi tanımlamalıyız. Depremin yağmur gibi, kar gibi, gök gürültüsü gibi, güneş açması gibi bir doğa olayı olduğunu fakat sık gerçekleşmediğini, nadiren yaşandığını belirtmeliyiz. Çocuklara depremi somut nesneler üzerinden ifade edebiliriz. Lego ya da Jenga parçalarından destek alarak şu açıklamayı yapabiliriz: “Biliyor musun yerin altında çok büyük kayalar var ve bazen bu kayalar kırılıp parçalara ayrılıyor ve parçalanınca diğer kayalar da yer değiştiriyor böylece yeryüzü sallanıyor buna deprem adını veriyoruz.” Daha sonra beraber bir oyun oynamak istediğimizi söyleyerek ahşap Jenga parçaları ile bir kule inşa edip en alttaki parçalardan birisini çekerek veya elimiz ile sallayarak çocuğa tüm anlattıklarımızı görselleştirmesine yardımcı olabiliriz. Tüm bunlarla birlikte “bizim evlerimiz depreme dayanıklı için rahat olabilir” diyerek onları koruyacağımızı ifade ederek güven vermemiz gereklidir.

Depremzede çocuklar önce güven sonra sevgi ve ilgi ister

Travma beklemediğimiz anda aniden gelir, çocuklar bunları birincil travma olarak deneyimleyebilir ve çocuğun yaşamının o günden sonra bir daha eskisi gibi olmamasına ya da olmayacağını düşünmesine sebep olabilir. Doğrudan yaşanılan bu deneyim, temelde insanın güven duygusu için bir tehdittir ve güveni zedeler.

İnsanı yoğun bir yokluk, çaresizlik, eksiklik ve yetersizlik içinde bırakır. Travmaya maruz kalan çocuklarda kaygı, donakalma, hiperaktivasyon yerinde duramama, dikkat eksikliği, zihinde bulanıklık, ne yapacağını bilememe, ortamdan kopuk hissetme, güvensiz hissetme, dissosiyasyon meydana gelebilir.

Bu nedenle travma sonrası çocuğun temel ihtiyaçları sağlanırken aynı zamanda güvende, ait hissettiği bir ortam sunmak ve sevdikleri ile birlikte olabilmesini sağlamak duygusal açıdan çok kıymetlidir. Böylelikle yaşanan travmanın olumsuz etkileri azalabilir. Çocuk güvende olduğu mesajını aldıktan sonra sevgi ve ilgi görmek ister bu sebeple çocuğun yakınlarının kendisine gösterdiği sevgi ve ilgi duygusal yaralarını onarmaya olumlu etki sağlarken geleceğe umut ile bakabilmesi için destekleyici, birlikte gelecek ile ilgili hayaller kurduğunuz ve tüm bunları beraber gerçekleştireceğiniz mesajını vererek ifade etmeniz gerekir. Özel eğitim gerektiren çocuklarda ise aktarım engel grubuna göre değişir.

Farkındalık düştükçe güven verici daha çok temas, fiziksel sevgi gösterilmelidir. Özellikle bedensel engeli olup zihinsel engeli olmayan çocuklarda ailenin çocuğunun yanında olduğuna dair destek vermesi gerekir. Ailenin mutlaka çocuğunu güvenli bir yere götürmesi ve sonrasında psikolojik destek vermesi gerekir. Otizmli çocukların duyularla ilgili hassasiyetleri fazla olduğu için öncelikle çevresel koşullar iyileştirmeli çünkü otizmde rutinler bozulduğunda krizlere sebebiyet verebilmektedir. Rutinleri mümkün olduğu kadar bozmamak gerekir.

 Aynı zamanda ev düzeninin değişmesi, farklı mekanlara gitmeleri ve orada yaşamaları gerektiğinde bu onlar için ciddi sorunlara neden olabilir bu durumlarda da ailenin sabırlı olmaları ve yeni mekana uyum sağlayana kadar daha fazla çocuklarıyla vakit geçirmeleri ve yeni mekana oryantasyonlarını sağlamaları gerekir. Sorumluluk, bir kişinin bir duruma yanıt verme kapasitesine ve yeterliliğine denir.

Yoğun suçluluk ve yetersizlik hissi bizleri halihazırda yapabileceklerimizden de alı koyar. Yaşanılan süreçte çocukları için kendini yetersiz hisseden ebeveynlerin veya yakınlarının “Bu konuda elimden ne geliyor, neler yapabilirim?” üzerinde düşünmeleri, düşünürken kendi psikolojik sağlamlılığını korumaya gayret etmeleri, hayatta kaldıklarını fark ederek yaşanılan acıyı doğal akışında hissetmek için kendilerine alan açarak bu deneyimi yeni yaşantılarına entegre etmelerini ve sonrasında ise çocuklar için kademeli olarak uzun vadede sorumluluk almaları gerekir. Çocukların en temel ihtiyacı kendilerinin ve sizin güvende olduğunuzu hissetmeleridir. Beslenme, barınma, ilgi gereksinimlerini doğrudan siz karşılayın ve yanınızdan ayırmayın.

Çocuklarınıza yardımcı olabilmenin ilk koşulu sizin elinizden geldiği kadar sakin, güven verici ve tutarlı bir tutum içinde olmanızdır. Çocuklar için ilk adımda; beslenme, barınma, uyku sağlanmalıdır.

İkinci adımda çocukların yakınları ile beraber olması, hayat devam ediyor mesajını almaları çok önemlidir, önceki hayat rutinlerini olabildiğince sağlamaya çalışmak, çocuğun duygusunu ifade etmesine alan açmak verdiği tepkileri olağanüstü duruma olağan tepkiler olarak değerlendirmek ve anlamaya odaklı iletişim kurmak, desteklemek, keyifli vakit geçirmek üzere oyun oynamak, gelecek üzerinden hayaller kurmalarını sağlamaya yönelik etkileşimli iletişim kurmak ebeveyn ve yakınlarının alması gereken sorumluluklardandır.

Tüm bunlarla birlikte travmaya terapi ile müdahale etmek olağan süreci iyileşme yönünde hızlandırır.