Dünya ekonomisinin motoru değişiyor mu?

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Bir tatil yapalım dedik ortalık bir birine girdi. Piyasalar alt üst. Oynaklık fazlasıyla yükselmiş durumda. Risk iştahı  ise adeta dipten dönmüş gibi. Hoş bayram öncesi de durum pek iç açıcı değildi ama son birkaç günde ortalık hepten karıştı.

Aslında artık alışmaya başladığımız bir resim vardı. Gelişmiş ülkelerde, özellikle de ABD ve AB gibi büyüklerde, durum iyi gitmiyordu.  Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerde gidişat daha düzgün görünüyordu. Burada da bu grubun büyükleri sayılan Brezilya, Rusya, Hindistan  ve Çin (BRIC)  iyi performansları ile ön plan çıkıyorlardı.  Şimdi, yavaş ve sinsi bir süreçte, bu durumun değiştiği gözleniyor. Gelişmişler adeta düze çıkarken gelişmekte olan ülkelerde ciddi problemler gündeme geliyor.

Gelişmiş ülke haberleri  genellikle olumlu. ABD ekonomisinin potansiyelin altında da  olsa pozitif büyüme rayına iyice yerleştiği söylenebilir. AB, özellikle Euro bölgesinin de resesyon riskinden sıyrıldığı, çok  küçük de olsa pozitif bir büyüme hızına eriştiği gözleniyor.

Buna karşılık gelişmekte olan ülkeler grubunda  genel bir istim kaybı var. Küresel krizden (ya da büyük resesyondan) görece yüksek büyüme hızları ile çıkmış olan bu ülkelerde yaygın bir büyüme hızı kaybı olduğu anlaşılıyor. 

Benim kendi terminolojim çerçevesinde dünya ekonomisinde büyüyememe sorunun devam ettiğini ancak gelişmiş ülkeler bu sorunu aşacakmış gibi bir görüntü verirken gelişmekte olan ekonomilerde büyüyememe sorunun daha da derinleştiğini  söylemek mümkün.  

                                                        *                  *                   *

Dünya ekonomisinde ortaya çıkan bu  yeni görüntü  bir çok yeni olasılığı da berberinde getiriyor. Bunlardan birisi yeni bir küresel kriz olasılığı kuşkusuz. Bu günlerde özellikle batı basınında “yeni bir Asya kriz mi”, “Hindistan dibe vurdu mu” ya da “yeni gelişen piyasalar tıkandı” falan gibi manşetlere çokça rastlanıyor olması zihinlerin biraz kriz yönünde çalışmaya başladığını gösteriyor.

Durumun bu kadar vahim olduğunu düşünmüyorum. Asya’da Çin kaynaklı bir yavaşlama ve bundan üreyen bir risk olduğu söylenebilir. Ama bunun bir bölgesel krize yol açması olasılığı şimdilik yok.  Hindistan’ın mali piyasalarının alt üst olduğu da doğru. Ama bunun da ülkeden fon çıkışı ile bağlantılı bir oynaklık olduğu ve bu anlamda bir çok benzerlerinden pek de farklı bir durumu yansıtmadığı söylenebilir.

Yeni gelişen piyasalarda gözlenen oynaklık tırmanması da yine aynı dinamikle ilgili bir durum. Bunun da kaynağında ABD  Merkez Bankası (FED)in parasal miktar gevşemesini tersine çevirme niyeti var. Küresel likidite bolluğunun sonunun görünmesi gelişen piyasalarda genel bir tedirginlik yarattı ve risk algını yükseltti.  Bu sürecin neden olduğu fon kaçışları hem döviz kurlarını hem de faiz oranlarını yükseltiyor ve mali piyasalarda oynaklığı arttırıyor.  Bütün bunlar zaten yavaşlama eğilimine girmiş olan bu ülkelerde istim kaybını daha da arttırıyor büyüyememe sorununu besliyor. Bütün bunlara rağmen bu süreçten yeni bir küresel kriz doğması olasılığı pek yok.

                                                        *                 *                  *

Küresel kriz olasılığı belki düşük ama ülkeler arasında yeni bir küresel konumlanma olma olasılığı yükseliyor. Son oynaklık artışlarının perdelediği bir süreçte sanki önemli bir değişim devreye giriyormuş  gibi bir görüntü var.  Kendi adıma dünya ekonomisinin  motorunun  değişmek üzere olduğunu düşünüyorum. Uzun bir süredir dünya ekonomisinin motoru olarak düşündüğümüz gelişmekte olan ülkeler bu konumlarını gelişmiş ülkelere devrediyorlar gibime geliyor.

Gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisinin ana motoru konumuna edinmeleri yeni bir olgu değil. Küresel krizden önce bu yönde yeterli işaret vardı. BRIC muhabbetleri falan daha o zamandan başlamıştı. Ama kriz dinamiği ve sonrasındaki çıkış sürecinde söz konusu ülkelerin dünya ekonomisinin ana motoru olma durumu  iyice vurgulu hale geldi.  Son gelişmeler bu durumu  değiştirecekmiş gibi  görünüyor.  Gelişmiş ülkeler pozitif büyüme rayına yönelirken gelişmekte olan ülkeler  bu rayın dışına kayıyor. Bu durumda bunların dünya ekonomisinin motor u olma işlev  aşınıyor.  Motor değişiyor derken kastettiğim süreç bu.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018