Farkında olmadığımız sorunlar daha yıkıcı olabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bir ay öncesinin küresel piyasa eğilimleri ile bugünküler arasında görüntü itibarı ile taban tabana zıtlıkların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Paniğe dönüşerek yıkıcı olabilecek türden bir riskten kaçınma dalgası, mucizevi bir şekilde yerini temkinli bir sakinliğe bırakmış gibi görünüyor ve bu durumun ne kadar devam edebileceği tahmin edilemiyor. Ne olup bittiğini anlayabilmek için dayatılan bakış açısını ve risk yönetimi kavramını sorgulamak gerekiyor.

Risk yönetimi kavramı, ortaya çıktığı dönemin olağandışı ekonomik koşullarının yarattığı bir ihtiyaç nedeniyle 1970’li yılların ilk yarısında doğmuştu. Ekonomik büyüme ve taşınan toplam riskler arasında doğrusal bir bağlantı vardı ve beklentilerin olumsuzlaştığı koşullarda sistemik kırılganlığın artması konusu sıkıntı yaratıyordu. Bu bağlantıyı etkisizleştirmek yönündeki arayışlar bu anlayışı doğuran faktör oldu. Fakat 1995 sonrasının sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalar seti, bu yaklaşımı yozlaştırarak kırılganlık yaratan devasa bir soruna dönüştürdü.

1995 sonrasının eğilimleri işleyişi bozdu!

Risk yönetimi kavramı, kurumsal yönetişim anlayışını disiplin altına alarak piyasa eğilimleri ile taşınan riskli pozisyonların hacmi arasında ilişki kuruyor. Büyümenin, ekonomik beklentilere göre şekillenmesi ve finansal piyasalar üzerinde belirleyici olması öngörülüyordu. Beklentilere ise para politikası dışında müdahale edilmemesi ve yapay bir şekilde yönlendirmeye çalışılmaması öngörülmüştü; tutarlı ve sürdürülebilir eğilimler böyle olmasını gerektiriyordu. Finansal cephede gelişmesi istenen türev ürünler, hem riskli pozisyonların yönetilmesini kolaylaştıracak ve hem de büyüme ile riskli varlık pozisyonları arasındaki doğrusal ilişkiyi ortadan kaldırabilecekti.

1995 yılında, ağırlaşmış sorunlar nedeniyle monetarist yaklaşımın terk edilmek zorunda kalması işleyiş açısından ağır bir darbe oldu. Taşınan riskli pozisyonlar ile piyasalardaki derinlik arasındaki ilişkinin bozulması, kırılganlık yaratan krizlerin sebebi oldu ve para otoritelerini veri bağımlısı haline dönüştürdü. Eğilimler sürdürülebilir ve politikalar geleneksel olmaktan uzaklaşınca, küresel sarsıntı yaratan krizler kronikleşti. Sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtarmak için, yönetilebilir olmaktan çıkmış riskli pozisyonlar yerine piyasaların ihtiyaçlar doğrultusunda yönlendirilebilmesi ihtiyacı öncelikli hale geldi! Zorunlu olarak bakış açısı kısa vadeye kalibre edildi ve geniş kitlelerin acil ihtiyaçlar doğrultusunda ve yapay beklentiler yolu ile yönlendirilebilmesi hedeflendi. Biraz olsun zaman kazanılması ve ağırlaşan sorunların ötelenmesi için başka bir yol bulunamadı.

Para otoritelerinin normalleşme çabaları eski normali hedeflemiyor

Bugün açısından küresel dengesizlikler çok büyük, sorunlar ise kalıcı çözümü göze almayı olanaksızlaştıran ölçüde ağır! Para otoritelerinin normalleşme çabaları ise eski normali hedeflemiyor, olası panik atakları yatıştıracak kadar alan yaratmayı ve sorunların ağırlaşma hızını düşürmeyi hedefliyor. Korumacı söylem ve girişimler, jeopolitik gerginlikler ile beklentilerin yönlendirilebilmesini zorlaştıran her şey korkuları tetikleyerek şok dalgaları üretiyor. 2018 yılı genelinde yaşadıklarımız, bu açıdan ilginç özellikler taşıyor. Tek kutuplu yeni bir Dünya Düzeni olasılığının sıfırlanmış olması ise bu kısır oyunda sona çok yaklaşıldığını düşündürüyor.

Geride bıraktığımız yıl genelinde ve küresel ölçekte, sistemik kırılganlık adına bilinen tüm olumsuzlukları eşanlı olarak yaşadık. Sabır sınırları fazlası ile zorlandı! Söz konusu kesimler benzer bir durumu yeniden yaşamak istemiyor ve sessizce stratejik tercihlerini değiştiriyor. Bu farklılık, olumsuz eğilimleri kendi çıkarları için kullanmaya çalışanlara geri adımlar attırdı; fakat uzlaşıya dayalı küresel bir çözüm olasılığı da mümkün olmadı ve olmayacak. Riskten kaçınma eğilimi bazen Aralık ayında olduğu gibi aktif hale gelecek, bazen ise halen yaşamakta olduğumuz dönemdeki gibi pasif yaklaşımlar ile hükmünü sürdürecek.

Gelişmeler faaliyet dışı gelir yaratma amaçlı kaldıraçlı pozisyonların dalgalı bir şekilde küçülmeye çalışacağına işaret ediyor. Bazen gerçekdışı iyimserlik pazarlayarak gel gel yapanlar, diğer zamanlarda arkalarına bakmadan kaçmaya çalışmak durumunda kalabilir! Her türlü olumsuzluktan kaçınmak yönündeki zorlamalar, sonucu değiştirmeyebilir! Zira son çeyrek asır genelinde yaşananlar, sistemik altyapının taşıyıcı kolonlarını onarılamayacak şekilde kırdı, nimet külfet dengelerini düzelemeyecek biçimde olumsuzlaştırdı!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar