Fed ve JMB devam etsin

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

 

Amerikan ve Japon faizleri son dönemde yükselince piyasalar panik oldu. Tahvil balonu patlıyor, Japonya iflas ediyor, ABD’de enflasyon yükseliyor, yorumları manşetlere çıktı. İçeride, ‘‘Dünya faizleri artıyor. Türk tahvillerindeki yükseliş trendi bitti’’ diyenler çoğaldı. Bu yorumların bazılarının yanlış olduğunu, bazılarının altyapısının da henüz oluşmadığını düşünüyoruz. 

Piyasadaki oynaklık ağırlıklı olarak Japonya kaynaklıdır. Japon politika yapıcılar, finansal varlıklar için hedef seviyeler verdiler. Bunu, dört yıldır parasal genişleme programı uygulayan Fed bile yapmadı. Japonya Merkez Bankası(JMB), borsa yatırım fonlarını, gayrimenkul yatırım ortaklıklarının hisselerini alıyor. Bir merkez bankası, değerleme açısından bir kontrolünün olmadığı varlıklarda büyük alımlar yaparsa dengeyi bozar. Piyasalardaki volatiliteyi artırır. Borsa endeksi bir gün yüzde 7 yükselip, ertesi gün yüzde 8 düşebilir. Faizlerdeki yükselişin nedeni de yaratılan bu dengesizliktir. Aslında, faizin bugünkü seviyeleri, Abe hükümetinin göreve geldiğinde görülen seviyeler ile aynı. Son dönemdeki artış ise sadece 20 baz puan(yüzde 0.20). Ayrıca, ‘‘Japonya iflas edebilir. Piyasalar kaosa hazırlıklı olmalı’’ deniyor. Finans piyasalarında kargaşa her zaman olabilir. Fakat bunun nedeni Japonya’nın iflas etmesi olmaz. Çünkü Japonya gibi ülkeler temerrüde düşmez. Japonya’nın bütün borcu kendi parası cinsindendir. Japon Yeni’nin değeri, başka bir para biriminin değerine bağlı değildir. Parasal bağımsızlık vardır. Böyle bir ülkenin borcunu ödememe sorunu olabilir mi? Borcunu ödemek için para basma yoluna giderse, enflasyon sorunu olabilir. Bugün ülkede deflasyon olduğunu da hatırlatalım.

JMB politikalarının yanı sıra, soru işaretleri yaratan diğer olay Bernanke’nin bugünkü basın toplantısı. Başkan, tahvil alımlarını azaltma sinyalini er geç verecek. Piyasalar bu operasyonları en başından beri ‘‘para basma’’ olarak algılıyor. Bu nedenle, Bernanke ‘‘Tahvil alımlarını azaltabiliriz’’ mesajını verdiğinde, bu verilen paranın geri alınması gibi anlaşılabilir. Fed para basmıyor. Bankalar ellerindeki tahvilleri Fed’e satıyor. Fed buna karşılık bankalara rezerv veriyor. Bu işlemin sonunda, özel sektörün finansal varlıklarında bir değişiklik olmuyor. Kaldı ki; bir banka, rezervlerini borç olarak vermez. Fed’in bilançosundaki varlıklar(aldığı tahviller), reel ekonominin dışında kalıyor. Bu nedenle yıllardır ‘‘Parasal genişleme programlarının reel ekonomi üzerindeki etkisi sınırlıdır. Enflasyon yaratmaz.’’ diyoruz. Tahvil alımlarının azaltılması, sıkı para politikasına geçiş anlamına gelmez. Tahvil alımlarının finans piyasaları üzerindeki etkisi daha farklıdır. Portföylerde ayarlama yapılmasına yol açıyor. Tahvil piyasasında çok büyük bir alıcı olduğu için(Fed), hisse senetlerine doğru kayış başlıyor. Son bir aydır azaltım konuşulmasına rağmen, ABD borsalarında sadece yüzde 5’lik bir düşüş yaşandı. Sonrasında endeksler toparlandı. Ekonomide bir resesyon tehlikesi yoksa, ki şu aşamada ABD’de olduğuna inanmıyoruz, piyasalar niçin çöksün?

Dış olayları Türkiye açısından değerlendirirsek; bu gelişmeler kötü bir zamana denk geldi. İçerideki olaylar piyasaları bozdu. Ekonomi üzerinde olumsuz etkiler de görülebilir. Ancak enflasyon düştükçe, yüzde 4’lük büyüme hedefine yaklaştıkça, Türkiye’ye sermaye girişleri hızlanabilir. JMB ve Fed’in politikalarına devam etmesi de önemlidir. JMB’nin politikalarını sürdürmesi, Fed’in mevcut operasyonlarında majör bir değişikliğe gitmemesi, Türkiye için hayırlı olur.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019