Gençler işsizlikten, patronlar vasıfsızlıktan yakınıyor. İşte çözüm öner

Hakan GÜLDAĞ
Hakan GÜLDAĞ hakan.guldag@dunya.com

Ekonomik gündeminin en önemli sorunu nedir?

Yanıt, Türkiye’nin her yerinde aynı:

İşsizlik…

Doğusunda da, Batısı’nda da…

Araştırmalar öyle diyor.

Aslında kimsenin bir şey demesine gerek bile yok.

Apaçık ortada.

Son yıllarda pek çok ailenin en önemli derdi oğullarını

ya da kızlarını bir işe yerleştirememek.

 ***

Geçen hafta bu konuda önemli bir proje başlatıldı.

Adeta sessiz sedasız…

Yanlış anlaşılmasın…

Duyurulmasına duyuruldu.

Hatta projeyi Başbakan Erdoğan ile TOBB Başkanı

Rifat Hisarcıklıoğlu kamuoyuna birlikte açıkladı.

Onların açıklamasından bir gün önce gazeteniz DÜNYA

manşetine taşıdı. Başlığımız, “Büyük istihdam projesine

start” idi.

Yine de gölgede kalmaktan kurtulamadı.

Siyasi gündemin ağırlığından sıyrılamadı.

 ***

Bir insanın daha iyi koşullarda yaşamasının koşulu

nedir?

Milli Piyango’nun size vurması…

Sayısal’ı tutturmanız…

İddaa’yı kazanmanız…

Size miras kalması…

Ama bunlar birer istisna.

İşin kader, kısmet, şans tarafını bir yana bırakalım.

Günümüzde daha iyi koşullarda yaşamanın temel

koşulu yeni iş ortamına uygun beceriler geliştirmek.

Belki sıkıcı ama gerçek bu.

Daha iyi yaşam, yeni yetenekler kazanmakla ilintili.

Kısacası değişmekle, gelişmekle…

 ***

Geçen hafta bir umut ışığı yakan proje de bunu

hedefliyor.

Adından belli; BECERİ 2010!

Temel, “Uzmanlaşmış Meslek Edindirme Merkezleri”

TOBB ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

tarafından organize ediliyor.

Hedef, 5 yılda 1 milyon kişinin istihdam edilmesi.

Bana sorarsanız, son dönemde ortaya atılan en iyi

istihdam projesi.

Hedefiyle başı göklerde ama ayakları yere basıyor.

Başbakan ile TOBB arasında ipleri geren “istihdam”

polemiğinin, somut bir adıma dönüşmesi de cabası.

Belki o gerilimin ortaya çıkardığı bir proje… Ama dostlar

alışverişte görsün kabilinden, “mış gibi” bir proje değil.

 ***

TOBB ve üniversitesinin attığı adım önemli.

Ama yetmez.

Başka umut ışıklarına, başka girişimlere de ihtiyaç var.

Konuyla ilgili kim ne yapıyor, ne söylüyor, ne öneriyor

diye bakarken, elime Kayseri Ticaret Odası’nın bir

yayını geçti:

Milletin Efendisi Girişimci…

Oda başkanı Hasan Ali Kilci’nin sunumuyla Mart

2007’de yayınlanmış.

İktisat kökenli gazeteci ağabeyimiz Faruk Türkoğlu

hazırlamış.

İşlenen konular sadece işsizlikle ilgili değil.

Ama bu konu da çeşitli cephelerden ele alınıyor

Devletin ekonomiden elini eteğini çektiği, büyük

şirketlerin otomasyona gittiği bir ortamda, girişimciler

dışında işsizlerinin umudunun kalmadığı vurgulanıyor.

Hem konunun ele alınışı derli toplu, hem de öneriler

dikkat çekici.

Özetle şöyle:

Gençler işsizlikten, patronlar vasıfsızlıktan yakınıyor.

Üniversite mezunları açısından bile durum böyle.

Her yıl yüksek öğretim kurumlarından, iş gücü

piyasasına girmeye hazır yaklaşık 200 bin genç mezun

oluyor.

Her yıl yurt dışında öğrenim gördüğü fakülteyi bitiren 5

bin gencin 4 bini kesin dönüş yapıp iş aramaya

başlıyor.

Ama nerede…

Gençler iş bulmakta zorlanıyor. İşsizlik denen o büyük

hapishane gençleri en verimli çağlarında bunaltıyor,

umutsuzluğa sürüklüyor.

Bu madalyonun bir yüzü…

 ***

Madalyonun öbür yüzünde, iş dünyası var.

İş dünyası cephesinde aynı sorun farklı bir tabloyu

yansıtıyor. O bakışı da özetleyelim:

“Şirketlere, aradığımız nitelikte eleman bulmak çok zor.

Ortada fakülte diplomasını her kapıyı açan bir anahtar

olarak gören, iş dünyası hakkında en ufak bir fikre sahip

olmayan on binlerce genç var. Kendilerini yetiştirmek

için fazladan bir çaba göstermemiş. Okurken, stajlara

önem vermeyen, kurslar izleyip sertifika almayan bu

gençleri sıfır kilometreden alıp yetiştirmek bizim için

fazla masraflı oluyor. Gençlerin önemli bir bölümü,

fakültede öğrendikleri ile yetiniyor. Onlara, öğrenimleri

sırasında kendi dallarındaki yeni gelişmeleri takip

etmeye yönelik bir merak duygusu aşılanmamış. İşleri

ile ilgili bir öğrenme ve uzmanlaşma hedefine sahip

olmayan gençler, şirketlerimize beklediğimiz katkıları

yapamaz. Biz, isteneni aynen yapacak gençlere değil,

eski sorunlara yeni çözümler bulacak ufku geniş ve

yaratıcı gençleri istihdam etmek istiyoruz.”

 ***

Tespit böyle. Çözüme gelince…

Hem genç nüfustaki işsizliği, hem de şirketlerin ihtiyaç

duyduğu vasıfta eleman temini için alınabilecek

önlemler şöyle sıralanıyor:

- Kentlerdeki üniversiteler, bulundukları bölgenin

ekonomik kalkınmasına somut katkılar yapacak

projeler geliştirmeli. Bu projelerde öğrencilere aktif

görevler verilmeli.

- Ticaret ve sanayi odaları ile işadamı dernekleri,

gençlere iş dünyasını tanıtmak için özel eğitim

programları ve kurslar örgütlemeli. Bu programlarda

girişimciler ve yöneticiler, gençlere küresel dönemin ve

bilgi ekonomisinin oyun kurallarını anlatmalı.

- Şirketlerde yılda ortalama 30 saatte kalan eğitim

süreleri, en az 80 saate kadar uzatılmalı. İş başında

eğitim için yeni yöntemler geliştirilmeli ve iş rotasyonu

ile gençlerin ufku genişletilmeli.

- Üniversiteler, odalar ve iş dünyası, kendi kendini

yetiştirmek isteyen gençlere yön ve yol gösterecek

çalışmalar yapmalı. İnternetin sunduğu uzaktan eğitim

imkanı, bu amaç için sonuna kadar kullanılmalı

- Şirketlerde ücret düzeyi ve terfi imkanları, kıdeme ve

yaşa göre değil, yeni bilgileri edinme isteği ve

performansa göre belirlenmeli.

- Çalışırken, lisansüstü yapmak isteyen gençlere, bazı

kolaylıklar sağlanmalı.

- Üniversitelerdeki eğitim sistemi, ezbere dayanmaktan

çıkarılmalı, öğrencilere analitik ve eleştirel düşünce ile

problem çözme becerileri kazandırmak üzere yeniden

örgütlenmeli.

- İşe alınmada istenen niteliklerdeki ayırımcılığa yol

açan koşullar asgari düzeyde tutulup, daha çok işteki

performans ve öğrenme azmine bakılmalı.

Katkı için kolları sıvayan, niyetlenen odalara, sivil toplum

örgütlerine, üniversitelere ve şirketlere duyurulur.

Yapılacak çok iş var, çok…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar