Hedefimiz sürdürülebilirliğin 'patronların gündemi' olması

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, sürdürülebilir kalkınmanın içselleştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizerken, “İş dünyasında patron seviyesinde sürdürüle bilirliğin sahipliğini yaratamadık. Patronlar sürdürülebilirlik konusuna daha fazla dahil olmalı” diyor.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), 2004 yılında 13 özel sektör temsilcisinin öncülüğünde kuruldu. Bugün 17 farklı sektörden, GSMH’nın üçte birini temsil eden 62 üyesi ile, sürdürülebilirlik konusunun hem iş dünyasında hem de kamu özelinde yerleşmesi için çalışıyor. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, geçen yıl devraldığı SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini, 19 Mart’ta gerçekleşen Genel Kurul Toplantısı’nda bir dönem daha üstlendi.

“SKD Türkiye olarak iş dünyasının, sürdürülebilirliği temel stratejilerinden biri haline getirmesi için çalışıyoruz” diyen Edin, iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığını artırmak amacıyla Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde 5 odak noktası belirlediklerini söylüyor. Bunlar; sosyal içerme ve kapsayıcılık; düşük karbon ekonomisine geçiş ve verimlilik; sürdürülebilir tarım ve gıdaya erişim; sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi; ve sürdürülebilir finans ve risk yönetimi olarak sıralanıyor. Ebru Dildar Edin, sürdürülebilir kalkınmanın içselleştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizerken, “İş dünyasında patron seviyesinde sürdürülebilirliğin sahipliğini yaratamadık. Patronlar sürdürülebilirlik konusuna daha fazla dahil olmalı” diyor. SKD’nin bu amaç doğrultusunda belirlediği odak noktaları hakkında ise şu bilgileri veriyor:

Sosyal içerme ve kapsayıcılık

"Şirketlerin sürdürülebilirliği, finansal karından öte tüm paydaşları için yarattığı katma değerle yakından ilişkili. İş dünyasının merkezinde insan ve toplumlara sunulan fayda olmalı. Şirketlerin sosyal içerme ve kapsayıcılığı gözeten bir iş modelini benimsemelerini önemsiyoruz. Sosyal içerme ve kapsayıcılık, sadece cinsiyet eşitliği değil, aynı zamanda çeşitlilik anlamına geliyor. Kadın konusu bugün her kurumun gündeminde. İş hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına uluslararası standartlara erişmemiz gerekiyor. Bu konuda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Örneğin Garanti Bankası bünyesinde ‘Bilinçsiz Önyargı Anketi’ adı altında bir çalışma yaptık. Çalışanlarımız böyle bir önyargı olmadığını söylediler. Bu anketi diğer üyelerimize de yapacağız ve iş dünyasının fotoğrafını çekeceğiz. TSKB ve ADF işbirliğinde SKD üyelerinin çalışmalarını, iyi örnekleri paylaşacağımız Eşit Adımlar internet sayfasını hayata geçirdik. Fakat Türkiye’de 3.5 milyon mülteci var. Artık şirketlerin bu nüfusa nasıl istihdam sağlanacağını, nasıl bir iletişim stratejisi belirlenmesi gerektiğini düşünmeleri gerekiyor.”

Düşük karbon ekonomisine geçiş ve verimlilik

“Düşük karbon ekonomisi demek; temiz enerjiye dayalı bir gelecek anlamına geliyor. Bu; binalarda, sanayide, ulaşımda enerji verimliliği; enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı; endüstriyel süreçlerde kaynak verimliliği demek. İş dünyası, bu dönüşümün gerçekleşmesi konusunda en önemli aktör konumunda. SKD olarak bu alanlarda en iyi örnekleri paylaşarak, farkındalığı artırmayı hedefliyoruz.”

Sürdürülebilir tarım ve gıdaya erişim

"Dünya nüfusu artarken, doğal kaynaklar tükeniyor. Küresel ısınma kaynaklı iklim olayları, sürdürülebilir olmayan tarım teknikleri ve tedarik zincirleri, yerel gelir kaynaklarının azalması gibi nedenlerden dolayı tarım ve gıdanın olumsuz etkileneceği bilinen bir gerçek. Global Compact ve Tüsiad işbirliği ile sürdürülebilir tarım ilkeleri ve iyi uygulamalarına yönelik rehber yayınladık. SKD olarak iş dünyasının bunun önüne geçmek için kuvvetli araçlara sahip olduğuna inanıyoruz.”

Sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi

“Döngüsel ekonomi konusunda Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası işbirliği ile Türkiye Materials Marketplace (TMM) projesini hayata geçirdik. TMM, bir şirketin üretiminden arta kalan hammaddeleri, yan ürünleri, üretim fazlaları ve kullanılmış malzemelerinin başka bir şirketin üretimine girdi olması için yaratılan dijital bir platform. Bu proje, uygulanacağı ilk 2 yıl için EBRD tarafından, atık azaltma projelerinin desteklendiği “Near Zero Waste” programı kapsamında fonlanıyor. Türkiye’de henüz yeni bir konu olan döngüsel ekonomi alanında farkındalık artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Şu anda 72 üyemiz var ve 8 işlem gerçekleştirdik. Hedefimiz üyelerimiz aracılığıyla kobi ve tedarikçilere ulaşmak ve ‘atık’ kavramını kökten değiştirerek, döngüsel ekonomiye önemli bir katkı sağlamak. Devlet bu konulara odaklanır ve gündeminini en tepesine koyarsa, işlerin daha hızlı ilerlemesi sağlanabilir. ”

Sürdürülebilir finans ve risk yönetimi

“2017'de UN Global Compact imzacısı 7 banka (Akbank, Garanti Bankası, ING Bank, İş Bankası, Şekerbank, Yapı Kredi ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), kredi süreçlerinde çevresel ve sosyal risklerin değerlendirmesi ve ilgili politikalara entegre edilmesi yönünde Global Compact Türkiye liderliğinde hayata geçirilen Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi’ne imza attı.

Son 15 yılda yaklaşık 45 milyar dolar yenilenebilir enerji yatırımı gerçekleşti. Bunun yaklaşık 35 milyar doları bankalar tarafından finanse edildi. Toplam 7 bin MW RES, 5 bin MW GES kuruldu. Hükümetin çok doğru kararlarından bir tanesi 2005'te çıkartılmış olan yenilenebilir enerji feed-in-tariff (minimum fiyat uygulaması) oldu. Bu karar, bankaların uzun vadeli gelirlerini garanti altına aldığı için, bu projeler finansman içinde yer aldı. Bu yasa 2020'de geçerliliğini yitiriyor. Eğer bu yok olursa, bankalar yenilenebilir projelerde eskisi kadar istekli olmayabilirler. Hükümetin alacağı kararlar çok önemli. Örneğin biz Garanti Bankası olarak, dört sene önce finanse edeceğimiz enerji projelerinin yüzde 70'inin yenilenebilir enerjiler olacağını söyledik. Buna rağmen 5 senede bu projelerin yüzde 100'ü yenilenebilir enerjiler oldu. Sonuçta bankalar, başkalarının parasını kullanıyor. Borsada hisse senetlerimiz var. Yatırım yapanlar yabancı şirketler. Yabancı yatırımcılar bize yatırım yaparken, kendi ülkelerindeki standartlara uyup uyulmadığını kontrol ederek yatırım yapıyorlar. Eğer bizler onların beklentilerine cevap veremezsek yatırımlarını çekebilirler. Örneğin kadın girişimcilere ya da enerji verimliliği projelerine yönelik krediler alıyoruz ve bunlar düşük maliyetli krediler oluyor. Bu kredilerin bilançomuzdaki payı giderek artıyor. Herkesin bu konuları çok daha fazla gündemine alması gerekecek.”

SKD bünyesinde “çevik” yaklaşım

İçinde bulunduğumuz bilgi çağı; karmaşık problemlere çözüm üretmeyi; ekonomik, teknolojik ve ticari açından yeni iş modellerine uyum sağlamayı gerektiriyor. Bu da “agile” yani “çevik” anlamına gelen yeni bir iş yapış şeklini gerektiriyor. Ebru Dildar Edin, “Büyük kurumlar, büyük projelere odaklanırken, bazı küçük projeler gözden kaçabiliyor. Bu nedenle, kurum içinde dinamik, farklı partilerin bir araya geleceği küçük yapılar kurmak gerekiyor. Bu yapılar, bazı projelerin daha dinamik şekilde hayata geçirilmesini sağlıyor. Biz de SKD özelinde farklı alanlarda ‘agile' gruplar kuracağız. Bu sayede daha fazla çözüm üretmeyi hedefliyoruz” diyor.

Şirketler de tedarikçileri ile bir “sürdürülebilirlik bildirgesi” imzalayabilir

“Şirketlerin tedarikçileri için, iş sağlığı ve güvenliği, çevre, çalışanlar, atık yönetimi gibi alanlarda standartlar belirlemeleri gerekiyor” diyen Ebru Dildar Edin, “Tedarikçilerin bu standartları yerine getirmesi ve denetlenmeleri çok önemli. Hatta şirketler tedarikçileri ile bu konulara yönelik bir bildirge imzalayabilirler. Biz nasıl bankalar olarak kredi alanlarını denetleyecek güce sahipsek, şirketler de tedarikçilerine sektörel bazda standartlar getirmeliler” yorumunu yapıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar