Hükümetin eylem planı üzerine yorumlar…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA nevzatsaygilioglu@atilim.edu.tr

Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta 10 Aralık 2015 Perşembe günü 64. Hükümet'in “İcraat ve Reformlar”ını açıkladı.

Aynı gün TÜİK tarafından Türkiye’nin 3. Çeyrek büyüme rakamları ile 9 aylık büyüme rakamları da yayımlandı.

Bunları ekranlarda izlerken aynı saatlerde ve gün boyu döviz yukarı doğru ve özellikle de BİST endeksi aşağı yönlü seyir izledi. Yani her nedense döviz fırladı, borsa endeksi de ciddi bir şekilde düştü. Bu kadar önemli iki gelişmenin aynı gün ve aynı saatlerde ortaya çıkmasına rağmen piyasaların aksi bir refleks göstermesi kafaları karıştırdı. 

Her neyse… Biz Davutoğlu Hükümeti'nin eylem planında yer alan icraat ve reformlarına genel çerçeveden bir bakalım.

Önce şunu tespit ve teslim edelim. “Vaatler”, bir siyasi taahhüttür. Taahhüdün tam ve zamanında yerine getirilmesi o siyasi iktidarın güvenirliğinin bir göstergesidir. AK Parti Hükümeti'nin genelde verdiği sözlerinde durduğu bilindiği için bu vaatlerin de yerine getirilmesini beklemek normal. Zira 1 Kasım genel seçimleri öncesinde bizzat Başbakan tarafından taahhüt edilmiş vaatler bunlar. 

Ki bu vaatlerin içerisinde çok da önemli siyasi tercihler var. Örneğin; 

- Asgari ücretin 1.300 liraya çıkarılması,

- İşçi ve Bağ-Kur emeklilerine yıllık ilave 1.200 lira verilmesi (aylık 100 lira),

- 30 bin öğretmen tayininin şubat ayında öngörülmesi,

- Öğrenci burslarının artırılması,

- Bedelli askerliğin 1.000 Euro’ya indirilmesi, 

- Özellikle muhtar aylıklarının 950 liradan 1.300 liraya yükseltilmesi,

- …

Yukarıda birkaç tanesi sayılan eylemlerin hepsi 3 aylık vaatler içerisinde yer alıyor. 

Aslında bu kapsamdaki eylemler 3 başlık altında toplanmış: Sosyal politika ve ekonomi, gençlik ve tarım. 

Söz konusu eylemlerin toplam sayısı 44. Bunun 5 tanesi tarım, 10 tanesi de gençlik ve kalan 29 tanesi de sosyal politika ve ekonomi ile ilgili.

Kapsam, sunum, etki ve inanılırlık açısından bazı eleştirilerimiz var.

- Eylemlerin tek tek sayılması (kazuistik yöntem) yolu seçilmiş. 

Sanki aceleye getirilmiş ve perakende davranılmış gibi ilgili ilgisiz politika tedbirleri alt alta sıralanmış. Büyük resim ortaya konulmadan küçük resimler öne çıkarılmış. Hatta bir puzzle mantığı bile benimsenmemiş ve tüme varım yolu seçilmiş. Oysa; hukuk, devlet reformu, ekonomi, sosyal politika gibi büyük başlıklar kullanılmalıydı.

- Ana başlıklar ile alt eylem başlıkları uyumsuz.

Şöyle ki; polis ve erbaşların ek göstergelerindeki iyileştirme ile KOBİ’lere sağlanması öngörülen destekler aynı başlık altında toplanmış. Aynı şekilde tarihi şahsiyetlerle ilgili tanıtım amaçlı çizgi film ve animasyonlarla yoksul ailelere belli ölçülerde internet erişim imkanı aynı başlık altında yer almış. Konut hesabı uygulamasının başlatılması gibi büyük ve önemli bir konu 3 aylık vaatlere sıkıştırılmış.

- Metot veya yöntem eylem planı gibi öngörülmüş.

Hükümetin eylem planı maddeleri arasında “düzenleyici etki analizi yapılması” politika tedbiri de yer almış. Oysa bu bir politika değil, politikaya yönelik bir metot veya yöntem. 

- Bazı politika tedbirlerinin inandırıcılık sorunu var.

İmar kanunu değişikliği ile imar planı değişikliklerine ortaya çıkacak artıştan devlet ve belediyeler tarafından pay alınması konusu bunların başında geliyor. Kamuoyunun rant vergisi diye bildiği ve geçtiğimiz Ocak ayının sonunda ortaya konulan bu projenin başına neler geldiği belli çevrelerce biliniyor. 

Dilerseniz bir hatırlayalım. 27 Ocak 2015 günü Başbakan Ahmet Davutoğlu, inşaat sektörünün tüm oyuncularını bir araya getirmişti. Orada dönemin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İmar Kanunu değişikliklerini açıklamıştı ve imar plan değişikliğinden doğan rantların vergileneceğini açık bir şekilde ortaya koymuştu. Özellikle konunun bu yönünü bizzat Başbakan da öne çıkarmıştı. 

Kanımızca bu ve kamu yönetimi reformu gibi kocaman sorunların 3 ayda çözümü imkansız. Dolayısıyla inandırıcılık sorunu var.

- Bazı tedbirlerin 3 aya sıkıştırılması çok zor.

Yukarıda söylediğimiz 44 politika tedbiri için öngörülen süre 3 ay. Bu süre 21 Mart 2016 tarihinde doluyor. Bunların bir kısmını uygulamaya koymak ve sonuç almak mümkün. Ancak bazıları için zor. Hatta düzenlemesini bile bu süre içerisinde yapmak mümkün değil. Örneğin emek yoğun sektörlerde sembolik kirayla fabrika binası yapıp teslim etme modeli… 

Sözün özü: İmkanları, koşulları iyi okuyarak daha gerçekçi yol haritası olmalı. Hükümetin önünde koca bir 4 yıl varken bu acele niye?... Aynı zamanda siyasi senaryoların da başkenti Ankara’da senaryolar konuşulmaya başladı bile.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar