IMF ne diyor? 2

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ debrovian@gmail.com

 

 

2001 sonrası neler oldu? Birkaç başlık: (1) Derviş programı devam ettirildi ve fiilen 2005 ortasında sonuna geldi. 2006-7 yıllarında basında bile programın bittiği yazılıyordu. (2) Lehman ile ülkemize kriz geldi ve olay derhal gerçekleşti. Böylece 2008 son çeyrek-2009 ilk çeyrek reel sektörün son derece sert darbe aldığı krizin tepe noktasını oluşturdu. 2008 son çeyrek ile 2009 üçüncü çeyrek arasında, yani artarda dört çeyrek, ekonomi daraldı ve yüzde 7.8 oranında küçüldü. (3) Bu sert daralma sermaye çıkışları eşliğinde gerçekleşti. 2008 sonunda, sermaye hareketleri tersine dönmezse-kaynak bulunmazsa-IMF ile anlaşma imzalanmazsa 2009'da daha da büyük bir tıkanmanın gelebileceği kaygısı meşru bir kaygıydı. (4) Ancak net hata noksan kaleminin Lehman sonrası-Haziran 2009 arasında 19.8 milyar USD artı göstermesiyle IMF anlaşması gerekmeden finansman sağlanmış oldu. Net hata noksan kalemi IMF'den 3 yılda sağlanabilecek kaynağa yaklaşarak döviz piyasasını stabilize etti. (5) Mali sektör TCMB ve BDDK'nın son derece zamanlı ve başarılı politika kararlarıyla dönemi öz kaynaklarını ve karını artırarak geçirdi. Bankacılık sektörü canlanma başlayınca kredilerini artırarak ekonomiye ivme kazandırdı ve sağlam kalmasının ne kadar elzem olduğu bir kez daha görüldü. (6) Sermaye hareketi tersine dönünce iç talebe dayalı hızlı bir toparlanma yaşandı. Bu hem çıkış yılı olan 2010'u -ki beklenir bir gelişmeydi, hem de 2011'i kapsadı. Krediler hızla arttı, iç talep uyarıldı, sermaye malı ithalatı ve yatırımlar da hızla arttı. Yurt dışında sermaye mallarının ucuzlamasından da kaynaklanan öne çekilmiş ithalat/yatırım kararları alınırken, sonradan tersine dönecek olan aniden artan altın ithalatı da 2001 cari açığını olması gerekenden yüksek gösterdi. Tıpkı 2012 açığını düşük gösterdiği gibi. Sonunda daha da yüksek bir dış açıkla karşı karşıya kalındı ve yumuşak inişe geçilmek istendi. Biraz sertçe de olsa, iniş başarıldı denebilir. (7) Aynı şekilde büyümenin kaynakları arasında yeniden dengelenme de bir ölçüde başarılmış görünebilir. Fakat altın ihracatı manzarayı karıştırdı. Potansiyel büyüme 5 ise, ancak o civarda bir büyüme hızıyla cari açığın nereye gittiği ve yumuşak inişin başarı derecesi görülebilir kanısındayım. Gerçi IMF metodolojisi potansiyel büyümeyi ancak 4 civarında ölçüyor. (8) Enerji ithalat faturasının hızla yavaşlanan dönemde bile daralmadığı görüldü. Bu çok önemli çünkü hem fiyat, hem miktar etkilerini içeriyor. (9) Ancak FITCH -daha önce yapılmış olması gerekeni yaparak- risklerden ziyade artılara vurgu yaparak not artırdı ve normalde ikinci bir şirketin takip etmesi bekleniyor. (10) AKP döneminde kamu borcu özel sektörün dış borcuyla yer değiştirdi. Bütçe açığı ve kamu borç stoku/GSYH düzelirken daha önce olmayan cari açık sorunu büyüdü. Aynı anlamda, özel tasarruflar hızla azaldı ve 2001 öncesinde de azalmakta olan toplam tasarruf oranı düşmeye devam etti. 
 
Dönemin tümünde, geçmiş on yıllarla kıyaslarsak, öyle çok yüksek denecek bir büyüme hızı yakalanmış değildir. İlk dönemin global likidite bolluğuyla 2007 yılına kadar gelindi ve bu sürenin büyüme hızı yüksek (yüzde 6.8, yıllık). Sonrasında büyüme ortalama 3.8 ve on yılın ortalaması yüzde 5.3. Derviş modelinin doğal ömrü biterken ekonomi de yavaşlamaya zaten kriz öncesinde başlamıştı. 
 
Olumluluklarsa açık olmalı: kaynak girişleri sağlandı, özelleştirmelerin de katkısıyla bütçe düzeldi ve 1990'ların kronik bütçe açığı derdi ortadan kalktı. Enflasyon tek haneye indi ve genelde orada kaldı. Enflasyon ve risk primi düşünce hem nominal, hem de reel faizler düştü. DİBS ve Eurobond borçlanması rahatladı, faiz yükü azaldı. Ekonomi finansallaştı ve likitleşti. Kriz sonrası Fed ve 2011 sonundan itibaren ECB'nin parasal genişlemeleri görülmemiş boyutta olunca ve Fed faizi sıfıra yaklaşınca -öyle ki hem uzun vadeli ABD Hazine tahvillerinin getirisi, hem ABD'de şirket borçlanma maliyetinin düşmesi, hem de vade priminin negatife dönmesi- güvensizliğe rağmen gelişmekte olan ülkelere sermaye/portföy girişleri de yeniden başladı.
 
Peki IMF uzmanları neden piyasaların havasına daha uygun bir analiz yapmıyorlar ve (a) cari açıktaki iyileşmenin döngüsel olduğunu, büyüme hızı artınca cari açığın yükseleceğini (b) cari açık sorununun yapısal olduğunu (c) özel sektör dış borcunun birkaç yıl içinde cari açığın finansmanından daha yakıcı bir konu haline geleceğini (d) tasarruf oranının aşırı derecede düştüğünü vurguluyorlar? Fed faizi umulandan çabuk yükselmeye başlayacak mı diyorlar? "Size yeni bir program gerek" mi diyorlar? Belki de yeni ekonomik programı beraber tasarlayalım diyorlardır. Global piyasalardaki cari likidite etkisini kalıcı görmedikleri anlaşılıyor.  
 
Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Risk ve yavaşlama 01 Ekim 2019
Fed, resesyon, Türkiye 24 Eylül 2019
Coğrafya ve imparatorluk 17 Eylül 2019
Fed ve dolarizasyon 25 Haziran 2019