İnovasyon iyi de Facebook ve Twitter bir lazerin yerini tutar mı?

Joseph STIGLITZ
Joseph STIGLITZ

 

Tüm dünyada Silikon Vadi’sinin sembolize ettiği teknolojik inovasyonlar için muazzam bir coşku var. Bu açıdan bakıldığında ABD’nin diğer ülkeler tarafından taklit edilmeye çalışılan inovasyon zekası, diğer ülkelere göre bu konudaki gerçek üstünlüğünü temsil ediyor. 

Fakat bir bilmece var. O da yapılan inovasyonun GSYH verilerine olan katkısının çok zor belirleniyor olması. Bugün yaşananlar kişisel bilgisayarlar çağının başladığı 20 yıl öncesiyle karşılaştırılabilir gelişmeler. 1987 yılında, Büyüme konusunda çığır açan çalışmasıyla Nobel ödülü almış ekonomist Robert Solow şu sözlerle fikrini belirtmişti; “Bilgisayarları her yerde görebiliyorsunuz, olmadıkları tek yer üretkenlik istatistikleri”. Bu durum için birkaç farklı açıklama yapmak mümkün.

GSYH inovasyonun katkısını tam ölçemiyor 

Bir ihtimal GSYH bilgisayar çağı inovasyonunun neden olduğu yaşam standartlarındaki yükselişi gerçek anlamda kapsamıyor. Ya da inovasyonun, toplam çıktıya tutkunlarının inandığı kadar ciddi bir katkısı yok. Görünen o ki, iki bakış açısında da doğruluk payı var. 

Finansal sektörün sadece birkaç yıl önce, Lehman Brothers çökmeden inovatifl ikleriyle nasıl da gururlandıklarını hatırlayın. Dünyanın her yerinden en iyi ve parlak çalışanları kendine çeken bu finansal kuruluşların çökeceğini kimse tahmin bile edemezdi. Öte yandan, daha yakından incelendiğinde görüldü ki, inovasyonun büyük bir bölümü daha iyi dolandırmak, piyasaları yasalara yakalanmadan daha iyi manipüle edebilmek ve pazarın gücünü kullanabilmek için gerekli düzenlemeleri kapsıyordu. 

Bu dönemde kaynaklar ‘inovatif’ bankacılık sektörüne kaydığında GSYH fark edilir biçimde önceki dönemlere göre daha düşüktü. Sektörün en iyi zamanlarında bile (bankerler hariç) yaşam standartlarında bir yükseliş sağlamadı. Ve sonunda da ancak şimdilerde toparlanamabildiğimiz bir finansal krize yol açtı. Tüm bu ‘inovasyon’un net sosyal katkısı olumsuz oldu. 

Benzer şekilde bu krizi takiben gelen dot-com balonu da yine inovasyon kaynaklıydı. Online meyve suyu ya da köpek maması sipariş edilebilmesini sağlayan inovasyon bu balonun da sebebiydi. Tabii en azından dot-com krizi ardında verimli arama motorları ve fiber optik altyapı bıraktı. Fakat online alışverişin sağladığı vakit tasarrufunu ya da artan rekabetten (online fiyat karşılaştırma kolaylığından) kaynaklanan maliyet düşüşünü, aynı şekilde yaşam standardına tam olarak ne kattığını ölçebilmek o kadar kolay bir mesele değil. 

İki konuya açıklık getirmek lazım. Birincisi, inovasyonun getirdiği ‘karlılık’ yaşam standardına olan net katkısını anlamak için doğru bir ölçüt olmayabilir.

İnovasyonun sosyal bedelleri bilançolarda görünmüyor 

‘Kazanan hepsini alır’ ekonomimizde, köpek mamasının online satın alınabileceği ve evlere kargo yapabilen daha iyi bir site yapan inovatif bir yazılımcı dünyanın her yerinden müşeri bulabilir ve bu süreçte inanılmaz karlar elde edebilir. Fakat dağıtım hizmetleri olmasaydı bu kar aslında başka noktalara gidecekti. Dolayısıyla Web sitesinin ekonomik büyümeye olan katkısı belki de gerçekte sanılandan daha küçük olabilir. 

Dahası, eğer bir yenilik, misal bankacılıktaki ATM para otomatları, artan işsizliğe yol açıyorsa, yeniliğin getirdiği sosyal bedeller, ya da mali yük yarattıkları için işten atılanların çektiği acılar şirketlerin karlılığında yansıtılan gerçekler değil. Keza, bizin GSYH ölçütümüz bireylerin işlerini kaybetmek için duyduğu endişelerindeki artışın, artan güvensizliğin bedellerini yansıtabilecek bir ölçüt de değil. Aynı şekilde inovasyonun sebep olduğu toplumsal refahtaki gelişimi de genelde doğru yansıtmıyor. 

Daha basit bir şekilde söyleyecek olursak, inovasyonun bir otomobilin maliyetinin düşürmek anlamına geldiği zamanlarda bu yeniliğin değerini ölçmek kolaydı. Fakat inovasyon otomobilin ‘kalitesi’ni etkilediğinde bu görev daha zor bir hal alıyor. Bu karmaşıklık ve ölçülemezlik diğer alanlarda daha da görünür hale geliyor. Örneğin yaşam beklentisinin ve kalitesinin arttığı bugün tıptaki gelişmeler sayesinde bir kalp ameliyatı geçmişe göre çok daha başarılı şekilde gerçekleştirilebiliyor. Bu gerçeğin değeri tam olarak nasıl ölçülebilir? 

Tüm bunlardan sonra yine de son teknolojik gelişmelerin yaşam standartlarının uzun vadeli artışına katkısı teknoloji coşkunlarının söylediği kadar fazla olmayabilir düşüncesinden kurtulamadığım oluyor. Teknolojik gelişmelerin sonucu özellikle alım gücü olan tüketicilere yönelik reklam ve pazarlama bütçelerini artırmak için bir yığın entelektüel çaba harcandı. Fakat belki de yaşam standartları bu inovasyon yeteneği daha temel bir araştırma alanına yönlendirilse hatta yeni ürünler üretebilecek uygulamalı bilimlere yönlendirilse belki de yaşam standartları daha da yükselecekti.

Facebook, Twitter önemli ama ne kadar? 

Evet Facebook ve Twitter’la birbirine bağlı olmak değerli bir şey. Fakat bu gelişme lazer gibi, transistor gibi icatlarla, Turing makinesiyle ya da insan genom haritasının bulunmasıyla, her biri binlerce yeni ürün yaratan bu buluşlarla nasıl karşılaştırılabilir? 

Tabii ki rahat bir nefes almak için sebeplerimiz var. Son teknolojik gelişmelerin refahımıza ne kadar katkıda bulunduğunu bilmesek de bildiğimiz bir şey var; Küresel ekonomik kriz öncesi gerçekleşen finansal inovasyonların aksine bu gelişmelerin etkisi olumlu.


Ekonomi alanında Nobel Ödülü sahibi Joseph E. Stiglitz, Columbia Üniversitesi Profesörüdür. Son Kitabı: The Price of Inequality: How Today’s  Divided Society Endangers our Future (Eşitsizliğin Fiyatı:Bugünkü Bölünmüş Toplum Geleceğimizi Nasıl Tehlikeye Atıyor)

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro kurtarılabilir mi? 04 Temmuz 2018
Davos sonrası depresyonu 14 Şubat 2018