İsabetsiz varsayımlar ve kırılganlıklar

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Acı tatlı anıları ile birlikte bir yılı daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz. Yaşamak zorunda kaldığımız ekonomik zorluklar açısından, özellikle ikinci yarıyılda son çeyrek asrın en sıkıntılı dönemi ile tanışmış olabiliriz. Farklı iş kolları açısından daha farklı değerlendirmeler yapılabilir; fakat genel açıdan baktığımızda 2018’in, 2001 ve 2008 senelerini aratacak ölçüde zor bir yıl olduğu düşünülebilir. Asıl önemlisi, 2019’a devreden beklentiler ve en kötünün geride kaldığının söylenemiyor olması tedbirli olunmasını zorunlu kılıyor.

Enflasyon hedefinden yukarı yönde sapmalar genişliyor

Yaklaşık yedi yıldır Türk Lirası dalgalı bir şekilde değer kaybediyor. Finansal piyasalarda fiyat oynaklıkları yükseliş eğilimi sergilerken kaynak sıkıntısının derinleşmesi önlenemiyor. Enflasyon hedefinden yukarı yönde sapmalar genişliyor, faiz oranlarındaki yükseliş bu olumsuzluklara eşlik etmek zorunda kalıyor. Makroekonomik görünüme ilişkin beklentiler olumsuzlaşıyor, brüt döviz rezervlerimiz eridikçe ülkemizin risk primi yukarı yönde dalgalı bir tırmanış eğilimi sergiliyor. Bu süreçte kırılganlık yönündeki endişelerin güçlenmesi önlenemiyor, sistemik risk algısı pekişiyor; kredi mekanizmasının çalışamaz hale gelmesi tüm sorunları ağırlaştırıyor ve çözüm üretilebilmesini zora sokuyor.

2018 yılını son çeyrek asırdaki en sorunlu dönem yapan koşulların başına küresel koşulları yazmak gerekiyor. 2001 yılı küresel ölçekte sıkıntılı bir dönem olmuştu; ABD’nin de durgunlukla tanışması sonrasında para politikaları seri bir şekilde gevşetilmiş ve takip eden senede risk alma çılgınlıklarının fitili ateşlenmişti. Sorunlu ekonomilerde, yoğun kaynak girişi sayesinde olumsuz eğilimlerin yönü değişebilmişti. Yatırım ve tüketim eğilimlerindeki patlama dengesizlikleri küçültmüş ve sorunları geri plana itmişti; ön plana çıkarılan kısa vadeli bakış açısı da yardımcı olmuştu. O dönem de, sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikaların orta ve uzun vadeli olumsuzlukları pek hesaba katılmıyordu!

2008 yılındaki küresel kriz döneminde ise anormal dalgalanmalara tanık olduk; paniğe dönüşen riskten kaçınma eğilimleri ciddi sıkıntıları beraberinde getirdi. Önce ABD para otoritesinin parasal genişlemeci tavrı ve daha sonra risk alma isteğinin seri bir şekilde güçlenmesi için alınan önlemler sıkıntılı dönemin görece kısa sürmesine ve krizin bulaşıcılık etkisinin sönmesine yardım etti. Bu dönemde ülkemizde kredi mekanizmasında ciddi sıkıntılar yaşatacak bir aksama yaşanmadı, para otoritemizin yapıcı yaklaşımları da çok yardımcı oldu.

Kırılganlığı tetikleyecek unsurlar seri bir şekilde çeşitlendi

2018 ise küresel eğilimler açısından daha önce tanık olduğumuz dönemlere benzemiyor. Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikalardaki aksamanın kronikleştiği, kırılganlığı tetikleyecek unsurların seri bir şekilde çeşitlendiği bir dönem olarak ön plana çıkıyor. Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı yönündeki algıların yaygınlaştığı ve güvensizliğin genişlediği bir dönemi temsil ediyor. Gelişmiş ekonomi para otoritelerinin normalleşme süreçlerinin yarattığı olumsuzluklara, ticaret savaşları ile jeopolitik gerginlikleri yükselten yaptırım dayatmaları eşlik ediyor. Bilançoların yıprandığı, faaliyet dışı gelir yaratması için alınan risklerin zarar üretimini hızlandırdığı, sermaye hareketlerinin daraldığı bir döneme rastlıyor. Aşırı borçlu olan ekonomi ve işkollarının kırılganlaştığı gözleniyor ve asıl önemlisi böyle olmaya devam edeceği beklentisinin güçlenmesi önlenemiyor.

Hemen yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız koşullara hazırlıksız yakalanmak, ülkemize ilişkin tüm algıları olumsuzlaştırıyor. Kredi mekanizmasının çalışamıyor olmasının, bu durumdan bağımsız olmadığını dikkate almak gerekiyor. Sosyal ve siyasi belirsizlikleri azaltmak yönündeki tercihlerin küresel koşullar hesaba katılmadan devreye sokulması, bizi fazlası ile yordu ve ekonomik kırılganlığın artmasına neden oldu; küresel koşuların tercihleri destekleyecek şekilde düzeleceği varsayımı çalışmadı. İnsanlarımızı sakinleştirmek üzere iyimser masallar üretmek, finansal piyasaları yönlendirerek durumu düzeltmeye çalışmak artık yeterli olamıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar