Kapalı ortamda bitkisel üretim

Prof. Dr. Aykut GÜL
Prof. Dr. Aykut GÜL STRATEJİK DÜŞÜNCE aykut.gul@dunya.com

Tarım ve Orman Bakanlığı, kayıt dışılığı azaltmak ve üretim planlaması yapabilmek için daha güçlü veritabanları oluşturmayı sürdürüyor. Bu amaçla hazırlanan “Kapalı Ortamda Bitkisel Üretim Kayıt Sistemi Yönetmeliği” Resmî Gazete’de yayımlandı. Kapalı ortamda bitkisel üretim dendiğinde birçok soru işareti zihnimizde oluşabilir.

Bu soru işaretlerine açıklama getiren Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, mülkiyetine, nerede yapıldığına bakmaksızın kapalı alanlarda yapılan tüm bitkisel üretimin kayıt altına alınacağını belirtiyor. Yumaklı, seralar, dikey tarım ve mantar tesisleri gibi üretim yapılan, kısmen veya tamamen kontrol edilebilir kapalı alanlardaki bitkisel üretimin yönetmelik kapsamına girdiğini vurguluyor.

Örtüaltı Kayıt Sistemi Yönetmeliği ise yeni yönetmelikle yürürlükten kaldırılıyor. Yeni yönetmelik, yeni dönemin merkezinde yer alan üretim planlamasına katkı sağlayacak. Aslında örtüaltı varlığımız, bu yönetmelik kapsamının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Akdeniz ve Ege sahil kesimleri başta olmak üzere oldukça zengin bir örtüaltı üretimimiz mevcut.

Bakan Yumaklı, ülke olarak Avrupa’da ikinci, dünyada ise dördüncü sırada yer aldığımızı; örtü altı üretim alanımızın 2002 yılında 540 bin dekar iken 2023 yılında yüzde 42’lik artışla 764 bin dekara ulaştığını belirtiyor. Mantar üretiminde önemli fırsat Bu anlamda mantar yetiştiriciliğinin kayda alınması ve üretiminin desteklenmesi de ayrı bir öneme sahip.

Adana’da Seyhan Belediyesi’nde başkan danışmanlığı yaptığım esnasında, Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Saadet Büyükalaca hocam (mekânı cennet olsun) ve ekibi ile mantar yetiştiriciliği alanında, önemli bir bölümü sonradan yatırımcı olan yüzlerce kursiyer yetiştirmiştik.

Mantar üretimi, istihdam, halk sağlığı ve âtıl kapalı alanların değerlendirilmesi noktasında önemli fırsatlar sunuyor. Bu yönetmelikle sağlıklı bir kayıt sistemi oluşturularak daha etkili politikalar üretilebilecek. Bu açıdan Bakanlık, yerel yönetimler ve üniversiteler, güç birliği yaparak önemli projeleri hayata geçirebilirler.

FAO istatistiklerine göre üretimde dünyada 16. sırada yer aldığımız ve daha çok iç pazarda değerlendirdiğimiz mantarın üretimini ve ihracatını artırmak, artan nüfusun özellikle protein açısından beslenmesine katkıda bulunmak ve üretim planlaması ve uygun desteklerle teknolojik yatırımlar yapmak konusunda önümüzde önemli fırsatlar var.

Dikey tarım geliyor

Geleceğin tarım fabrikaları olarak tanımlanan dikey tarım, yine bu yönetmelik kapsamında tanımlanıyor ve kayda geçiriliyor. Dikey tarımı, topraksız tarımın dikey konumlandırılmış platformlar şeklinde yapılması olarak ifade edebiliriz. Akıllara hemen, “Ülkemizde âtıl durumda çok miktarda tarım arazimiz varken neden dikey tarım?” diye sorulabilir.

Dikey tarımın başlıca avantajları; mevsimden ve hava şartlarından bağımsız üretim, yüzde 95’lere varan su tasarrufu, sıfır pestisit ve minimum düzeyde fosil yakıt ve gübre kullanımı olarak sıralanabilir. Ayrıca verimde 10 kata kadar artış sağlayabilmek mümkün. Kent merkezlerine yakın yerlerde üretimi yapılabilen dikey tarım tesisleri, ürün nakliye giderlerinin ve aracı sayısının azlığı ile daha az pazarlama maliyetli, daha taze ve daha az kayıpla ürünlerin tüketiciye ulaşmasına imkân sağlıyor.

Enerji maliyetlerinin yüksekliği ve her üründe ekonomik olamaması ise dezavantajları olarak belirtilebilir. Bununla birlikte dikey tarımın yeni bir yönetmelikle planlı üretim kapsamına alınması önemli bir gelişmedir. Ezcümle; yeni yönetmelik, Bakanlığın geleceğe yönelik öngörüleri konusunda ümitlerimizi kuvvetlendiriyor. Yerel seçimlere giderken, yerel yönetimleri yakından ilgilendiren bu yönetmeliğin uygulanması aşamasında ilgili tüm paydaşların sürece katkı koyması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gıda güvencesi vizyonu 13 Şubat 2024