Konuşulmayan sıkıntıların fiyatlanması gündeme gelebilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Bir yıl öncesinin küresel ekonomi gündemi ile bugünkü arasındaki farkları ve olası sebepleri irdelemeden, orta vadede ne tür eğilimler ve gelişmelerin yaşanabileceğini tahmin etmenin çok zorlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Kısa vadeli iyimser ve yapay zorlamalar bir süre daha günün kurtarılmasına yardım ediyor olabilir; fakat sorunların ağırlaşması ile birlikte sistemik risklerin de artmakta olduğunu unutmamak gerekiyor. Artık eğilimler nelerin istendiğine göre değil, nelerin hiç istenmediğine göre şekilleniyor; yakın bir gelecekte korkular ile yüzleşmek zorunda kalınması olasılığı güçlenmeye devam ediyor.

Geride bıraktığımız senenin ilk çeyrek dönemi, geleceğe yönelik beklentiler açısından tam bir kabusa dönüşmüştü! ABD para otoritesinin faiz yükseltme ve bilanço küçültme yönündeki kararlılığı, riskten kaçınma eğilimini güçlendirerek yıkıcı olabilecek panikler yaşanmasına sebep olmuştu. Hemen devamında gündeme gelen ticaret savaşları konusu rahatsızlığı derinleştirmiş, küreselleşmenin iflası ve korumacılığın geri dönüşü şeklinde algılanmıştı; durumun ciddiyetini kavramak zorunda kalan kurumsal yapı sakinleşmek zorunda kalmış ve olası beklenti değişimlerini fiyatlamaktan kaçınmıştı. İran konusundaki yaptırım zorlamaları ise endişeleri besleyerek, etkili ve yetkili kesimleri çaresiz bırakmıştı.

2018 yılının son çeyrek dönemi ise zaman kazanmak adına geçici ateşkeslerin devreye sokulduğu bir dönem oldu. Ticaret savaşları konusundaki karşılıklı hamlelerin yıkıcılığından kaçınmak adına, anlaşma amaçlı görüşme adı altında ne kadar süreceği tartışmalı ateşkesler devreye sokuldu. İran yaptırımlarına ilişkin tasarımlar altı ay ötelendi. ABD para otoritesi artan kırılganlığı dikkate alarak faiz yükselişlerini şimdilik durdurdu ve piyasaların duymak istediği şeyleri dile getirerek gelişmelerin kontrol dışına çıkmasını engellemeye çalıştı. Daha güçlü olmaya çabalayan ve uluslararası hukuku hiçe sayanların cüretkârlıkları ise tam anlamı ile rayından çıktı.

Bu konuları ve temelindeki sorunları, ekonomi gündeminden uzak tutmaya çalışmak durumun düzelmeye başladığı anlamına gelmiyor. Zira ortaya çıkan gerginliğin neden olduğu eğilimlerin hala güçlü olduğunu ve geriletilemediğini hesaba katmak gerekiyor. Güvenli liman da park etme arayışı hala güçlü ve bunun sonucu olarak gelişen ülkelerin ortalama risk primi bir yıl öncesinden daha yüksek! Risk alma isteği tüm çabalara rağmen uyarılamıyor ve finansal piyasalar derinlik kaybı yaşayarak güvensizliği beslemeye devam ediyor.

Riskli pozisyonda yakalananlar ve yozlaşmış düzeni oluşturan kurumsal yapının çaresizlikleri, gelişmelerin durum düzeliyormuş gibi pazarlanmasını gerektiriyor. İhtiyacı karşılama amaçlı yönlendirmeler pek işe yaramayınca olası panik eğilimlerin geri dönmesini önlemek adına mecburen, risklerini artırarak eğilimleri manipüle etmek ve iyimser haber türetmek zorunda kalıyorlar! Günü kurtarmanın giderek daha zorlaştığını ve olası maliyetlerin iyice ağırlaşmakta olduğunu biliyorlar!

Geride bıraktığımız yıl genelinde olumsuzluklar çok konuşuldu ama pek fiyatlanmadı; bu yıl ise tersi olabilir, pek konuşulmasa da fiyatlamaya başlamak zorunda kalınması ciddi sıkıntıları beraberinde getirebilir. Bu olasılık ciddiye alınması gereken türde bir belirsizliktir. ABD-Çin ticaret görüşmelerine ilişkin iyimser haberler, Avrupa Birliği ve Japonya’nın bu konuda gerginliği artırmaktan kaçınmaya çalışan yaklaşımları durumun daha farklı olduğu anlamına gelmeyebilir.
Tek kutuplu olmayacağı nerede ise kesinleşmiş bir gelecekte, siyasi hesap ile ekonomik çıkar takasları sorunların ağırlaşmasını ve kırılganlığın artmasını önleyemez. Herhangi bir gelişme, olumsuz eğilimlerin panikli bir şekilde geri dönüşünü tetikleyebilir. Sürdürülebilir olmayan eğilimler ve geleneksel olmayan politikaların, zaman kazandırma pahasına sorunları ağırlaştırıyor olması, çok seçici olunmasını ve iyi hesap yapılmasını gerektiriyor.

Ekonomimize ilişkin gelişmeleri ve geleceğe yönelik tasarımları irdelerken, küresel ve bölgesel ölçekteki koşulları dikkate almamak telafisi olanaksız kayıpların sebebi olabilir! Güvensizlikte artış, beklentilerde bozulma ve kırılganlık algılarında güçlenme yönündeki küresel eğilimler muhtemelen değişmeyecek. Böyle olmayacağı varsayımına göre yapılan hesaplar ise, çok büyük olasılıkla büyük başarısızlıklar olarak tarihteki yerini alacak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar