Küçük ölçek yapıyı işin niteliği belirler

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Yeni nesil küçük ölçekli iş yerleri :3

Küçük ölçek yapının, geçim örgütlenmesinin alet çantasında her aşamasında varlığını koruduğunu, yapısını, işlevini ve kültürünü sürdürdüğünü daha önce de belirttik. Geçiş aşamalarında, “arz eksikliği ve yüksek talep” koşulları da ara kesitler oluşturur. Ülkemizde, özellikle 1970’li yıllardan sonrası, “üret de ne üretirsen üret” algı ve anlayışını besleyen bir dönem o ara kesitlerden biridir. Dönemin karakteristik özelliği “ithal ikameci korumalar” da küçük ölçekli yapıları rekabet bağlamından uzaklaştırmıştır.

Ülkemizdeki küçük ölçek yapıların gelişme sürecini yakından izleyenler, 1950’lerde hızlanan, 1970’lerde, “toplu iğne bile üretemiyoruz” ezikliğini aşmaya dönük algının, küçük ve orta ölçek yapının hızla yayılmasını sağladığını bilir. Çeşitlilik, kalite, maliyet, fiyat, küresel rekabet gibi bugün gündemde olan birçok “iş değeri” ithal ikameci politikaların aşırı değerlendirilmiş korumacılık uygulamalarında da gündemde yeteri kadar sorgulanmamıştır. O dönemin koşullarında oluşturulan küçük ve orta ölçekli yapı, rekabet edebilir ölçekten uzak, rekabet edebilir teknoloji donanımına sahip olmayan, kolaycı bir ortamdan geldiği için rekabet edebilir yönetişim anlayışını da geliştirmeyen bir yapı olarak bugün de bir sorun olarak gündemimizdeki yerini korumaktadır.

Bugün, teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni yapılanmada, geçmişten ders alarak küçük ölçeğin yapısını, işlevini ve kültürünü küresel rekabet odaklı tasarlamak, oluşturmak, gözetmek ve denetmek gerekmektedir.
Kriz tehlike ve fırsattır

Küçük ölçek iş yerlerinin yöneticileri,”krizlerin tehlike kadar fırsat yaratan olgular” olduğunu bilmeleri gerekir. Krizler, dört önemli refleksi içerir: Birincisi, her kriz uyum gösteremeyen iş yerlerini piyasadan siler. İkinci refleks, öngörme ve önlem alma disipline uyan, gözetim ve denetimi önemse-yen, işlerini alışkanlıkla değil analizle yöneten küçük ölçek iş yerinin kiriz sonrası yeni normal koşullarında varlıklarını korumasıdır. Üçüncü refleks, kriz sonrasında oluşan geçim yapılanmasının yarattığı fırsat alanlarının değerlendirilmesidir; bu değerlendirme çok sayıda küçük ölçekli iş yerinin hayat bulması anlamına gelir. Dördüncü refleks ise, kriz sonrasında “öncü alan” dediğimiz yeni iş alanlarının ortaya çıkaran, Ar-Ge kaynaklı, tasarım-odaklı, inovasyondan beslenen alanların yaratılmasıdır.

Doğa kritik eşikte durmayı sevmez. Her gelişmenin olgunlaşma ve çöküş süreci olduğu gibi, çöküş sürecinden sonra yeni normları yaratan yükseliş dönemi yaşanır.

Küçük ölçek yapının varlığını korumada “sosyolojik” etkileri de vardır. Ülkemizde özel girişimciliğin küçük ölçekli geçimlik tarımsal işletmelerden endüstriyel anlamda nesnelerin oluşturulması ve hareket ettirilmesi işletmeciliğine geçişi bir yüzyılı bulmayan kısa tarihe sahiptir. Ayrıca, geçmişten getirilen birikimlerimiz, “alış-verişte gelenek ve görenek ilişkilerinin” yerini “sözleşmelerin” aldığı aşamaya da tam olarak geçememiştir. Toplumun kültürel oluşumunda üretilen artık değerin yetersizliği, yaşanmış olan deneyimlerin “ortak çalışmayı” besleyici özelliklere sahip olmaması da gündemdeki bir başka büyük sorunumuzdur. Bu sosyo-ekonomik yapının oluşturduğu kültür, “küçük olsun benim olsun” anlayışını egemen kılmış, değişik nedenleri olsa da, “ortak atın beli kırık olur”, “ortağın varsa, der-din de var”, “çatal kazık yere batmaz” gibi anlatımlarlarla yaratılan zihniyet “işbirliklerine” dayalı ölçek yaratmayı engellemiştir. Sermaye yetersizlikleri organik büyümeleri ve satın almalarla büyümeyi, kültürel kısıtlar işbirliğine dayalı büyümeyi engelleyicidir. Bütün bu engellerle yüzleşerek geleceği yaratmada doğru yol ve yöntemi bulabiliriz.

Bilincin en üst düzeyi olan “beklenti yönetebilme” aşamasına geçiş yapılacaksa, geleceğin küçük ölçek yapısını rekabet edebilir özelliklerde olması için kültür bağlamının da dikkate alması gerekir.

Esneklik ve hız

Ülkemizde son yıllarda tekstil ve hazır giyim alanında rekabet edebilir ölçek yaratmayan yapının korunmasında küresel pazardaki “esneklik ve hız etkisini” de dikkate almalıyız. Özellikle hazır giyim alanında bugünkü yapı, Batı ülkelerinin kısa boylu siparişlerini en hızlı karşılayan küçük ölçek yapının hız ve esneklikle karşılama üstünlüğüdür. Küresel pazarlara erişebilirliği sağlayan büyük ölçek ile küçük ölçek yapının esneklik ve hızını birlikte ele alınmadığı zaman, bir Zara ve benzeri firmalar yaratılamaz. Bir ara dönem, var olan yapıları yaşatsa da, uzun dönemli geleceği güven altına alma odağından baktığımızda, doğru bir yapılanma olup olmadığı tartışmaya açıktır.

Gelecek planlanırken, e-ticaret ve internet ekonomisinin yarattığı platform yapıların etkileşiminde var olabilmek için gerekli olan küçük ölçek yapının ne olduğunu kavramak önemli bir gündem maddesidir.

Ölçek ekonomisi erişebilirliği, küçük ölçek hız ve esnekliğini birleştiren bir yapının uzun dönemli geleceği güven altına alması, değerlendirmelerimizin merkezindeki yerini korumalı. Değer yaratma zincirindeki değişmeleri dikkate alan ve yeni ihtiyaçlar hiyerarşisindeki konumla ilgili öngörme ve önlemle-re dayalı analizler yapıldığında, slogan haline getirilen “küçük güzeldir” genellemesi doğru değildir. Güzel olan, küresel erişebilirlik ile rekabet yaratan esneklik ve hızı bir araya getiren piyasa yapıcısı kuruluşlar yarmak ve onların çevresinde küçük ölçeğin hız ve esnekliğini değere dönüştürmektir.

Küçük ölçek yapıyı ayakta tutan bir başka etken, teknolojinin yarattığı kalite homojenliği ve yenilik yaratma ihtiyacının yeni iş alanları yaratması, yeni işlerin de küçük ve orta ölçek yapıları beslemesidir.

Piyasa düzenlemeleri

Ulaşım, erişim, bağlantı, iletişim ve işbirliği ihtiyaçları farklılaşınca geçim örgütlenmesinde yeni yapılanmalar ortaya çıkar. Üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerini iç bütünlükleri, dönüştürme ve işlem maliyetleri farklılaştırır; ağırlıklarını değiştirir. Bugün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, hizmet kesiminin payının imalata göre artması böyle bir gelişmenin hayata yansımasıdır. Yeni tekniklerin ve malzemelerin, yeni ürün kombinasyonları yaratması, yeni yasal düzenlemeler gerektirir. Platform yapılar otomobil kiralamasından, otel rezervasyona, mülkiyet olmaksızın ölçek yaratarak piyasa egemenliğini kurma bir “vergi-odaklı rekabet” ya da “haksız rekabet yaratma” gibi yasal düzenleme ihtiyacını artırır.

Dünya genelinde yeni geçim biçimlerinin örgütlenmesini dikkate alarak, yeni küçük ve orta ölçek yapıları teşvik ederken, geçmişteki zihni modeller işe yaramayacaktır. Yeni varsayımlara dayalı yeni zihni modellerle teşvik sistemlerini taslamak ve uygulamak gerekir.

Gelecek yazı, “ Küçük ölçek yapının yeni ekosistemi”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar