Küresel beklentilerdeki bozulma, olumlu düşünmeyi zorlaştırıyor

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN dunyaweb@dunya.com

Geride bıraktığımız hafta genelinde ilginç gelişmelere tanık olduk; Perşembe gününe kadar olumsuzluklar kontrol altına alınmaya başlamış gibi görünen ülkemizdeki piyasa eğilimleri, yeniden tehlike sinyalleri verir hale geldi ve moralleri bozdu. Küresel eğilimleri etkileyen bazı gelişmeler ve içeride daha fazla azaltılamayan çok yönlü belirsizliklere bağlı olarak kredi derecelendirme kurumlarından gelen hamleler, sonuç üzerinde etkili oldu. Siyasilerden ve ekonomi yetkililerinden gelen piyasa dostu söylemler, durumun böyle olmasını engelleyemedi.
Küresel ölçekte yaşanan gelişmeler, gelişen ekonomilere bakışı olumsuzlaştıran ve riskten kaçınma eğilimini güçlendiren unsurlar taşıyordu. Küresel fonlarda gelişen ekonomi risklerinin azaltılacağı anlamına gelen tasarım hazırlıkları kısmen görmezden gelindi. Fakat Ticaret Savaşları konusunu yeniden alevlendiren gelişmeler, olumsuz eğilimleri tetikleyince durum farklılaştı. Cuma günü beklenenden iyi çıkan ABD İşsizlik verileri ise, olumsuzluklar bardağını taşırmaya başladı.

Kredi derecelendirme şirketleri harekete geçti

Gerek hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız küresel gelişmeler ve gerek ise son bir ay genelinde ülkemizde piyasaları sert bir şekilde dalgalandıranlar, kredi değerlendirme şirketlerini harekete geçirdi. Kredi derecelendirme kurumlarından biri ülke notumuzu, diğeri ise yaklaşık 25 bankamızınkini artan not düşüşü olasılığı nedeniyle üç ay süreli yakın izlemeye aldı. Bu tablo, Ekonomi yönetiminden gelen eylem ve söylemlerin piyasalar üzerindeki etkisinin azalmasına sebep oldu. Hafta başından Perşembe gününe kadar gerileyen döviz kurları, yeniden yukarı yönde hareketlendi ve beklentilerin olumsuzlaşmasına sebep oldu.

Ne olup bittiğini anlamak için, ağırlaşmış sorunlar ve ciddi dengesizlikler nedeniyle ekonomimizin kalıcı olabilecek döviz kuru veya faiz yükselişine tahammülü olmadığı gerçeğinin dikkate alınması gerekiyor. Bu sebeple en kırılgan ekonomiler arasında anılıyoruz. Son bir buçuk ay genelinde içerde yaşanan ve diğer gelişenlerden olumsuz yönde ayrışmamıza sebep olan olumsuzluklar, döviz kuru veya faizdeki yükselişin kalıcı olacağı endişesinin güçlenmesinden kaynaklanmıştı. Geride bıraktığımız haftanın son iki iş gününde küresel ölçekte yaşanan gelişmeler, hem döviz kurlarımız ve hem de faizlerdeki yükselişlerin kalıcı olma olasılığını hatırı sayılır oranda artırdı. Kredi derecelendirme şirketleri de bu olumsuzluğu görmezden gelmedi.

Ticaret Savaşı enflasyon baskısı üretebilir

İçeride, geç te olsa sahnelemeye çalıştığımız senaryo belliydi! Para politikasının yeterli oranda sıkılaştırılması ve sadeleştirilmesinin ardından döviz kurlarının gerilemesi sağlanacaktı. Maliye politikasının sıkılaştırılması, makro ihtiyati önlemler ve yapısal reformlar yolu ile faizlerin yeniden gerilemesinin yolu hızla açılacaktı; döviz kuru ve faizlerde kalıcı olacak bir yükseliş bu yaklaşımla önlenecekti. Bu sürecin başarılı bir şekilde gerçekleşmesi olasılığı pek yüksek değildi! Son günlerdeki küresel olumsuzluklar bu olasılığı da yok sayılabilecek düzeylere geriletti; zira net sermaye girişleri yeterli olmaz ve dış finansman ihtiyacının karşılanması zora girerse, faizler gerilemez ve daha da yükseltilmesi gerekebilirdi; riskten kaçınma eğilimi güçlenebilir, hem döviz kurları ve hem de faizlerin daha da yükselmesi gündeme gelebilirdi.

Küresel ölçekte alevlenen Ticaret Savaşları, hem ticaret hacmini gerilemeye zorlayıp enflasyon baskısı üretebilir ve hem de faizlere ve enflasyona ilişkin beklentileri olumsuzlaştırabilir; sonuçta riskten kaçınma eğilimi yıkıcı olabilecek şekilde güçlenebilir ve sermaye akımları ile borçlanma olanakları daralabilir. Beklenenden iyi çıkan Mayıs ayı ABD İşsizlik verileri ise dolar faizlerini daha seri bir şekilde güçlenmesine ve doların diğer paralara karşı seri bir biçimde değerlenmesine neden olabilir. Bu koşullarda, gelişen ekonomilere yönelik ilginin hızla azalması anormal sayılamaz. En katı önlemleri devreye sokarak piyasaların tüm taleplerini fazlası ile karşılasanız bile, finansal anlamda umduğunuzu bulamayabilirsiniz.

Gelişmeler, ülkemizde faizlerdeki yükselişin kalıcı olması ve daha da yükseltilmesi olasılığının arttığına işaret ediyor. Bu durum, makroekonomik görünümün seri bir şekilde bozulması ve bilançoların yıpranması olasılıklarını güçlendiriyor; riskten kaçınma eğilimini ve istikrarsızlık endişelerini ön plana çıkartıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar