Menülerde kalori değil, karbon ayak izi hesabı yapmak lazım

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

“Gıdanın az olması, savaş demek, açlık demek, düşük eğitim demek. Gıdanın fazla olması ise hastalık demek, obezite demek, çevre kirliliği demek” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO’nun “Sıfır Atık Sıfır Açlık” proje destekçisi olarak Türkiye’nin dört bir yanında sürdürülebilir beslenmenin hem insan hem de dünya için önemini anlatıyor.

Beslenme ve diyet konusunda çok fazla bilgi kirliğinin olduğu, kavramların birbirine karıştığı bir dönemde, “güven” duyulan başarılı bir kadın Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak. Hayat hikayesi ise yeni nesil için bir rol model niteliğinde.

Sorgulamak, cesaret etmek, öğrenmekten asla vazgeçmemek, değişimi yakından takip etmek, samimi olmak, gerçek olmak ve kendi ifadesiyle, “önce kendini beslemek” gerektiğine inanan Koçak, “İyi Yaşam”ın hayat boyu öğrenme ile ilgili olduğuna ve hayatımızın her bir dakikasını ilgilendirdiğine inanıyor.

Hacettepe Üniversitesi, “Beslenme ve Diyetetik” mezunu olan Dilara Koçak, yüksek lisansını da aynı üniversitede tamamlıyor. 2003-2004 yıllarında ABD’de farklı hastanelerde araştırmalar yapıyor ve edindiği tecrübe ile Mezura kliniğini kuruyor. Bireysel beslenme danışmanlığı ve diyet tedavisi hizmetlerine ek olarak, 2003 yılında Türkiye’yi “Corporate Wellness” kavramı ile tanıştırıyor. 2007 yılında “Dilara Koçak ile İyi Yaşam”, 2009 yılında “Afiyetle Diyet Kitapları” ve 2015 yılında “Afiyetle Diyet Tarifleri” adında 3 kitap yayımlıyor.

2006 yılından beri, sağlığına önem verenlerin klasiği haline gelen ve her sene farklı içeriklerle tasarlanan “İyi Yaşam Günlüğü”nü hayata geçiriyor. Yaşam ve beslenme konularında yazılar yazan ve programlar hazırlayan Koçak, son beş yıldır ise dijital iletişim kanallarını güçlü bir şekilde kullanarak tecrübelerini kendi mobil uygulaması ile takipçileriyle paylaşıyor. Bugün Instagram, Facebook, Youtube, Twitter ve web sitesi üzerinden her gün yaklaşık 1 milyon kişiye ulaşıyor.

Youtube kanalında paylaştığı sağlıklı yemek tarifi videolarında “beslenme bilimi ve yemek yapma becerisini teknik olarak geliştirmek için "Mutfak Sanatları Akademisi’nde 8 hafta eğitim bile alıyor. İstinye Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünde Meslek Etiği ve İletişim dersleri veren Koçak, İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünde eğitimine devam ediyor.

Ve tüm bu çalışmalara ek olarak, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO “Sıfır Atık Sıfır Açlık” proje destekçisi olarak çalışıyor. Seminerler veriyor, Türkiye’nin dört bir yanında çocuklarla, gençlerle bir araya gelerek sürdürülebilir beslenmenin hem insan hem de dünya için önemini anlatıyor.

Aynı anda bu kadar çok işi yapmak nasıl mümkün diye sorduğumda ise Dilara Koçak’ın cevabı son derece samimi; “25 yıldır işimi çok farklı alanlarda icra ettim. Birey sağlığı, kurum sağlığı için çok çalıştım ve toplum sağlığı için daha iyi ne yapabilirim diye düşündüm… İşimi çok seviyorum ve en iyisini yapmak için çok çalışıyorum. Gıdanın az olması, savaş demek, açlık demek, düşük eğitim demek. Gıdanın fazla olması ise hastalık demek, obezite demek, çevre kirliliği demek.” Koçak'ın, sürdürülebilir beslenme ve “Sıfır Atık Sıfır Açlık” projesi kapsamındaki çalışmaları ise şöyle:

Sıfır açlık için gıda üretimini artırmak değil, gıda israfını azaltmak gerekli

“Sürdürülebilir beslenme; besleyici, güvenli, sağlıklı, düşük çevresel etkisi olan, yerel, kültürel, ulaşılabilir ve adil gıdaların tüketilmesi anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün dünya genelinde 821 milyon kişi açlık çekiyor. Her 5 saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor. Dünya genelinde yaklaşık 1,3 milyar ton gıda masaya gelmeden israf ediliyor. Aslında kaynakların doğru dağıtımı ile açlığı önlemek mümkün. 2050 yılında nüfusun 9 milyarı aşacağı ve yüzde 60 oranında daha fazla gıdaya ihtiyacımız olacağı ifade ediliyor. Oysa gıda üretimin artırılması yerine, gıda israfını azaltarak açlıkla baş edebiliriz.”

Hayvansal protein tüketimi düşmeli

“Hayvansal protein tüketimini azaltmamız gerekiyor. Aslında günlük protein ihtiyacımız 56 gram. Oysa ortalama protein tüketimi 68 gramın üzerinde. Protein dengesi sağlanmadığı takdirde, yakında laboratuvar eti, yosun, böcek yemek zorunda kalacağız. Tarım alanlarının azalması, iklim değişikliğini hızlandırıyor. Menülerde kalori hesabı, karbonhidrat, protein, yağ hesabı kadar neredeyse karbon ayak izi hesabı yapacak duruma gelecek kadar durum kritik. Bu konu yeni yeni gündeme geliyor ama çok daha fazla konuşmamız gerekiyor. Bugün restoran ve otellerde atıkların en büyük bölümünü garnitürler ve büyük porsiyonlar oluşturuyor. Örneğin herkes köftenin yanında patates, ya da balığın yanında soğan yemiyor. Öncelikli olarak, seçmeli garnitür sistemine geçilmesi, büyük marketlerde önerilen tüketim tarihi yaklaşan ürünlerin gıda bankacılığı yoluyla ihtiyacı olan tüketiciye ulaşması önemli.”

Önce gülümse!

“Çukurova’da doğdum. 17 yaşıma kadar başka şehir görmedim. 20 yaşıma kadar hiç gülmezdim, çünkü gülmenin bana yakışmadığını düşünürdüm. Her defasında ağzımı kapatarak gülerdim. Oysa bugün insanlar gülmenin bana çok yakıştığını söylüyorlar. Şimdi dünyaya gülerek bakmaya başladım çünkü hayata gülme borcum var ve bütüne bakmayı öğrendim. İnsanlara da bunu anlatmaya çalışıyorum. Kusurlarınıza değil, güzelliklerinize bakın, pozitifi seçin ve değişim için, önce gülümseyin diyorum. Gülümsemenin hayat yolculuğu ve kariyerimde nasıl hikayeleştiğini anlamak için TEDx konuşmamı dinlemenizi çok isterim. Bireylere bütüne bakmayı öğretmek konusunda kendi yolculuğum ilham oluyor, insanlar 2 – 3 kilo fazlası olsa bile eğer sağlıklı ve mutlularsa, bunu kendilerine dert etmemeleri gerekiyor, herkesin önceki başarılarına ve pozitife odaklanmaları beslenme alışkanlıklarını değiştirmelerinde de önemli bir anahtar.”

'Şirketlerin beslenme risk haritalarını çıkararak yerinde danışmanlık hizmeti veriyoruz'

“Sağlıklı beslenme yaşamın her alanında doğru seçimlere bağlı. Kurumsal beslenme danışmanlığı, şirketlere yönelik sağlıklı beslenme eğitim hizmeti sunuyor ve çalışanların sağlıklı yaşamaları için çok önemli bir yatırım. ABD’den döndükten sonra, 2004 yılında Türkiye’de ilk defa kurumsal beslenme danışmanlığını hayata geçirdik ve 15 yıldır büyük şirketlerin beslenme risk haritalarını çıkarıyoruz. Çalışanlara ve yöneticilere doğru kilo yönetimi, su tüketimi, sağlıklı mutfak, spor için beslenme danışmanlığı, sağlıklı menü seçimi gibi birçok alanda hizmet veriyoruz. Ekibimizden diyetisyen arkadaşımız her hafta şirketlere gidiyor ölçümlerini, kilo takibini ve sağlıklı beslenme danışmanlığı hizmetlerini veriyor. Sağlıklı beslenme şirketlerin verimliliğini artırıyor, başarı ve motivasyonu güçlendiriyor, sağlık harcamalarını düşürüyor.”

Çöpleri ayrıştırmak yeterince etkili değil, çöpü azaltmamız lazım

“Çöpleri ayrıştırmak önemli ama tek başına sorunu çözmüyor. Bu noktada çöpü azaltmak daha kritik hedef olmalı. Dolayısıyla neyin ‘atık’ olduğunu da doğru tanımlamak gerekiyor. Atıkları, kullanım süresi dolmuş, yaşadığımız ortamdan uzaklaştırılması gereken maddeler olarak tanımlıyoruz. ‘Önerilen son kullanım tarihi’ ile ‘son tüketim tarihi’nin tanımlarını doğru yapmak; yani gıda okur yazarlığını yaygınlaştırmak da gıda atığını önlemek açısından çok belirleyici. Bu noktada gıda bankacılığının gelişmesi büyük önem taşıyor.”

SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME İÇİN 6 ADIM

Dilara Koçak, sürdürülebilir beslenme için gerekli olan 6 adımı şöyle sıralıyor:

1. Besin çeşitliliğinin artırılması ve denge.
2. Kırmızı et, işlenmiş et tüketiminin azaltılması.
3. Sürdürülebilir balıkçılığın desteklenmesi.
4. Bitkisel protein tüketiminin artırılması.
5. Meyve ve sebze tüketiminin yerel ve mevsiminde kalması.
6. Ekosistemi koruyan yerel besinlerin tercih edilmesi.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar