Merkez sıkışacak gibi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

İki yeni veri var. Birisi enflasyon verisi. Şubat ayı itibariyle fiyat artışlarının hızlandığını gösteriyor. Öteki işsizlik bilgileri. Bu biraz geriden geliyor. Dün açıklanan veriler 2013 yılsonu bilgileri. Geçen yılın sonu itibariyle işsizliğin yükseldiğini gösteriyor. 

Hafta başında açıklanan Şubat ayı fiyat istatistikleri hem tüketici fiyatlarında hem de üretici fiyatlarında yükselme olduğunu gösteriyor. Şubat ayında tüketici fiyatlarındaki yükseliş yüzde 0.43 olmuş. Bu yükseliş 12 aylık fiyat artış oranını (enflasyon hızı) yüzde 7.75 den yüzde 7.89 düzeyine çıkartmış. Yani, Şubat ayında enflasyon hızlanmış. Biraz daha güçlü bir veri sayılabilecek olan ortalama fiyat artışı verileri enflasyondaki hızlanmanın dört aydır devam ettiğini gösteriyor. Bütün bunlar fiyatlarda bir yükselme ivmesinin yerleşmekte olduğu izlenimi veriyor.  

Çekirdek enflasyon verileri de enflasyonun hızlanma ivmesi kazandığına işaret ediyor. Çekirdek enflasyon arızi iç ve dış etkilere açık olan kalemleri hesap dışı bırakarak yapılan bir ölçme. Bizde bu işi H ve I indeksleri olarak bilinen indeksler yapıyor. Şubat ayında (H) indeksinin ölçtüğü yıllık bazda çekirdek enflasyon yüzde 8.63, (I) indeksinin ölçtüğü çekirdek enflasyon ise yüzde 8.43 hızla yükselmiş. Küresel krizden bu yana ölçülen en yüksek çekirdek enflasyon rakamları bunlar. Çekirdek geneli besleyen bir etken. Çekirdeğin genelin üstüne çıkmış olması önümüzdeki dönemde enflasyonun daha da hızlanacağına işaret ediyor. 

Şubat ayında tüketici fiyatlarının döviz kuru artışından ciddi ölçüde etkilendiği anlaşılıyor. Bu bilinen ve beklenen bir etkileşim. Şubat verileri bu sürecin bayağı bir yol aldığını gösteriyor. Üretici fiyatları indeksi de bunu doğruluyor. Bu indeksle ölçülen fiyat değişmeleri daha çok işin maliyet tarafıyla bağlantılı. Yurt içi üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) Şubat ayında yüzde 1.38 oranında yükselmiş. Yıllık (12 aylık) bazda ise ocak ayında yüzde 10.72 olan üretici fiyatları artış hızının Şubat ayında yüzde 12.40 ye zıpladığı görülüyor. 

Yurt içi üretici fiyatları kur artışına karşı daha duyarlı olan, daha çok etkilenen fiyatlar. Uygun talep koşullarında üreticiler kurdaki artışı ulusal fiyatlara taşırlar. Şubat ayında döviz kurundaki artış yüzde 20’nin üzerinde. Üretici fiyatlarının henüz bu artışı bütünüyle içerdiği söylenemez. Bu durumda önümüzdeki dönemde kur artışından üretici fiyatlarına oradan da tüketici fiyatlarına taşınacak bir fiyat artış marjı olduğu söylenebilir. Önümüzdeki dönemde enflasyonun hızlanabileceğini ima eden bir başka olgu bu. 

Yeni işgücü verileri geçtiğimiz yılı yükselen işsizlikle tamamladığımızı gösteriyor. 2012 yılında yüzde 9.2 olan işsizlik oranının 2013 sonunda yüzde 9.7 düzeyine çıktığı anlaşılıyor. Küresel krizden çıkışta biraz gerileyen işsizliğin yeniden başkaldırdığı söylenebilir. İşsizliğin olmadığını gösteriyor. Bir yıl önce yüzde 11.5 olan tarım dışı işsizlik geçtiğimiz yıl sonunda yüzde 12.0 ye yükselmiş. 

Dikkat ederseniz, yeni açıklanan veriler enflasyonun hızlanacağına, işsizliğin yükseleceğine işaret ediyor. Bu çelişik bir durumdur. Enflasyon hızlanırken işsizliğin yükseliyor olması iktisat politikası yapanları sıkıştıracak bir kıskaç yaratır. Olağan koşullarda enflasyonu hızlandıracak kadar ısınan bir ekonomide büyüme hızının yükselme işsizliğin de düşme yönünde olması beklenir. Şimdi bizde durumun böyle olmadığı anlaşılıyor. Hem enflasyonda hızlanma eğilimi var hem de işsizlikte. Kıskacı yaratan bu. 

Türkiye ekonomisinin 2012 yılında yavaşladığı biliniyor. 2013 de bu yavaşlamanın daha da belirgin hale geldiği anlaşılıyor. 2014 yılında ise büyümenin çok düşük bir düzeye inmesi bekleniyor. Büyümenin yavaşlaması, özellikle tarım dışı alanda, işsizliği daha arttırıcı etki yaratacak. Bundan kaçınmak için büyümeyi desteklemek, kışkırtmak gerekir. Para politikası açısından bakılırsa bu durumda Merkez Bankasının para politikasını gevşetip, faiz oranını düşürmesi beklenir. Ancak, büyümeyi desteklemek amacıyla para politikasını görece gevşetmenin sonuçta enflasyonu hızlandıracak etkiler yaratacağı da bilinir. Kıskaçtan kasıt para otoritelerini çok zorlayan bu ikilemdir. 
2014 yılında Merkez Bankasının böyle bir ikilemde kalma olasılığının yüksek olduğunu düşünüyorum. Son iki yıldır Merkez Bankası enflasyon açısından büyük bir baskı altında kalmadı. Dolayısıyla daha büyüme dostu bir politika izleme imkanı buldu. Şimdi böyle bir imkanın olmayacağı anlaşılıyor. Türkiye ekonomisi düşük büyümeye terk edilecek mi, merak ediyorum doğrusu. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018