Olmayacak duaya amin

Gültekin KARA
Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Otomotiv sektörünün siyasetin en önemli oyuncaklarından bir tanesi olması sadece Türkiye değil, tüm dünyada geçerli bir olgudur. Yıllar önce Henry Ford tarafından, Model T imalat süreciyle başlatılan seri üretim felsefesi beraberinde farklı işkollarında eşine az rastlanır bir istihdam yaratmıştır. Bu istihdamın örgütlenmesi ile birlikte de sendikal hareketler ülkeleri yöneten kitlelerin en önemli oy bahçeleri arasına girmiştir. 

Aynı şekilde otomobilin en önemli ihtiyaçlardan bir tanesi olması tüketiciler nezdinde de bu alanı oldukça cazip kılar. 

Peki bu girizgahı niye yaptım? 

Son günlerde medya aracılığıyla yine Türkiye’nin otomotiv sanayisinde yapacağı devrimlerden bahsedilmeye başlandı. 

Zira, otomotiv cazip bir propaganda malzemesidir. 

Sadece Türkiye’de değil, Almanya, ABD gibi gelişmiş ülkelerde de otomotiv üzerinden oy toplama faaliyetleri tüm politikacıların başvurduğu kanallar arasında yer almaktadır. 

Durum böyle olunca, zaman zaman yerli otomobil konusunda üretilen, imal edilen ve servis edilen hikayelerin olması gayet normal geliyor. 

Çok net olarak başlıkta yazdığım gibi “yerli otomobil” olmayacak duaya amin demekten başka bir şey değildir. 

Geçen hafta siyasi olarak basına yansıyan demeçlerin tamamı, adı üstünde siyasidir. 

Bir otomobili üretmekten daha zoru, o otomobili satın alacak kitleyi bulmak ve onları ikna etmektir. 

Bireysel tüketicilerin devlet eliyle ikna olabilmesinin mümkünatı yoktur. Eğer hükümet, başta fiyat olmak üzere rekabeti engelleyici tarife dışı engellemeler ya da piyasaya girişi bloke eden kararlar almadığı taktirde bugün niş üretim yapmayan hiçbir üretici bu rekabet içinde başarılı olamaz.

Tabii ki istisnalar olabilir. Eğer devlet alım garantisi verdiği taktirde bugün bırakın otonom sürüşü, at arabası bile üretseniz başarılı olursunuz. Lakin bu sistemin getirisi ise ekonomik olmaktan çok siyasi imajdır. Yani bir anlamda devlet eliyle desteklenen bir sanayi, sıradan vatandaşların parasını ödediği siyasi bir reklam kampanyasından başka bir şey değildir. 

Net bir şekilde Türkiye, kendi markasını yaratma fırsatını bundan yıllar önce kaçırmıştır ve bu saatten sonra atılan her kuruş, iktidarın halkla ilişkiler politikasına yapılan yardımdır. Bu kadar eleştiriden sonra biraz da yapıcı fikirler ortaya atmakta fayda var. 

Hükümet hakikaten iyi bir şey yapmak istiyorsa, imaj yatırımları yerine katma değeri yüksek ama reklamı, gösterişi düşük alanlara yönelmelidir. 

Örneğin, Türkiye bugün startstop teknolojisini üretebilse ya da icat edebilseydi, her sene 30 milyon araca bu teknolojiyi satıyor olurdu. Japonya depreminde bir boya fabrikası, daha doğrusu boya molekülü üreten bir fabrika hasar görünce, dünya otomotiv üretimi aksadı. 

O yüzden eğer para yatıracaksak gelin kazancı bol bir alana yatırın. 

Gösteriş için yapılan yatırımların ekonomiye faydası maalesef çok kısıtlı kalmaya mahkumdur.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Hep bana… 18 Mart 2019
Baskınla olmaz 21 Ocak 2019
Rotası olmayan gemi 07 Ocak 2019
Umuda yolculuk 31 Aralık 2018
Otomobile soğan muamelesi 10 Aralık 2018
Feragat edilmiş 19 Kasım 2018
Nereye koşuyoruz… 12 Kasım 2018
Rica ederim yapmayın 05 Kasım 2018
Kurcalama arabayı 22 Ekim 2018
Çelik bile erir 08 Ekim 2018